20.12.2008 - 00:39 | Son Güncellenme:
Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) arasında 2005’ten bu yana 6.’sı düzenlenen hükümetlerarası konferansta, “Sermayenin Serbest Dolaşımı” ile “Bilgi Toplumu ve Medya” başlıkları müzakereye açıldı.
Türkiye, dünkü toplantıyla birlikte, açtığı başlık sayısını 10’a yükseltti.
İki başlığın açılması AB kanadınca “önemli bir başarı” olarak nitelendirilirken, 2009’da ilişkilerin geleceği açısından belirleyici bir rol oynayacak olan Kıbrıs konusundaki telkinler, giderek yoğunlaşıyor.
Gerek Dönem Başkanı Fransa gerekse AB Komisyonu, Ek Protokol’ün uygulanmasının müzakere sürecine yeni bir soluk katacağı mesajı verdi.
Yükümlülükler yerine gelsin
Fransa’nın Avrupa İşlerinden Sorumlu Bakanı Bruno Le Maire, Türkiye’nin Rum Yönetimi’ne yönelik yükümlülüklerine saygı göstermesinin, bazı başlıklardaki çalışmaların yeniden başlamasını sağlayacağına vurgu yaptı.
Ek Protokol vurgusu
AB Komisyonu’nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Olli Rehn ise, Türkiye’nin liman ve havalimanlarını Rum bandıralı gemi ve uçaklara açmasını öngören Ek Protokol’ü ayrım gözetmeden uygulamasının önemini, “Bu, müzakerelere yeni bir soluk katabilir. Bazı yeni başlıklar açılabilir, bazıları da kapatılabilir. Ek Protokol’ün uygulanması, Türkiye’ye önemli kazanımlar sağlayabilir” dedi.
Dışişleri Bakanı Ali Babacan da protokolle ilgili olarak Türkiye ile AB arasında algılama farkı bulunduğunu yineleyerek, özellikle Kıbrıs sorununun kapsamlı çözümüne odaklanılması gerektiğini söyledi. Babacan, AB’den Rumları çözüme teşvik etmelerini istedi.
2009’da Kıbrıs kaynaklı sıcak gelişmeler beklenirken, Fransız Bakan Le Maire, “öncelikli amacın müzakere sürecinin serinkanlı şekilde yürütülmesi” olduğunu belirterek, “İlişkilerimizin devamı konusunda endişelenmemizi gerektirecek bir durum yok” dedi.
Parkta yürümeye benzemez
Rehn de Türkiye ile müzakere sürecinin “pazar günü parkta yürümeye benzemediğini” ifade etti ve “2009’un AB’ye götüren yolda belirleyici bir yıl olmasını sağlamak için tüm kartlar Türkiye’nin elinde. İki zor yılın ardından reformları canlandırma zamanı geldi. Müzakerelerin hızını, reformlar belirleyecek” diye konuştu.
AB içinde, kısmen Türkiye’nin stratejik önemiyle de bağlantılı olarak, önceki yıllara oranla daha iyi bir hava olduğunu belirten Rehn, Türkiye’nin reformlar aracılığıyla bunu kazanca çevirebileceğine dikkat çekti.