Dünya ‘Artık eski Amerika yok’

‘Artık eski Amerika yok’

12.09.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:

İstanbul Bilgi Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü, Emeritus Profesörü İlter Turan, Milliyet’e yaptığı açıklamalarda 11 Eylül saldırıları ve sonrasında dünyadaki ortaya çıkan gelişmeleri değerlendirdi.

‘Artık eski Amerika yok’

11 Eylül saldırıları olduğunda bir üniversitenin rektörü olduğunu söyleyen Turan, bir Amerikan heyetiyle iş görüşmesi yaptıklarını ve saldırıları naklen izlediklerini söyledi. Turan, “11 Eylül 2001’e kadar ABD, gerek Avrupa’dan gerekse Asya’dan uzak bir ülke olduğunu düşünerek terör hareketlerine karşı iyi korunduğunu düşünmekteydi. ‘Sahte bir güvenlik duygusu’ içindeydi. Bu rüyanın gerçekçi olmadığı, bütün açıklığıyla ortaya çıktı. Amerikan toplumuna müthiş bir paranoya duygusu yerleşti, her an herkesten kötülük gelebilir gibi” dedi. İlter Turan, devamında da şunları söyledi:

Haberin Devamı

‘Dünyadan çekiliyor’

“ABD hem kendi kamuoyunu tatmin etmek için hem de kendisine yöneltilen bu terör hareketini karşılıksız bırakmamak için Afganistan’daki müdahaleye yöneldi. ‘Terörü kaynağında kurutma’ şeklinde bir sonuç elde etmeyi düşündüğünü söyledi. Fakat 20 yıl sonra geriye doğru baktığımızda, aslında Afganistan, Amerikan gücünün sınırlarını göstermiş oldu. 20 yıllık büyük bir yatırım ve askeri harekâta rağmen, ABD, Afganistan’a hakim olup kendisinin kabul edebileceği bir rejim oluşturmayı başaramadı.

Güçlü ülkeler kendilerinin benimsedikleri değerler üzerine bina edilmiş rejimleri sadece işgal ederek inşa etme imkânına sahip değil. Bugünse ABD, artık gücünün sınırlarına geldiğini, büyük kaynaklar aktararak dünyayı şekillendirmekte başarılı olmadığını düşünüyor. Bu kez tam tersi bir tepkiye yönelerek dünyadan çekilmeye dönük temayüller sergiliyor. Donald Trump zamanında dile getirilen ‘Amerika’nın dünyadan çekilmesi’, şu an tamamen aksi yönde fikirleri savunduğunu söyleyen Biden tarafından da uygulanmaya devam ediyor.

Haberin Devamı

Bugün ABD, dünyada karşılaştığı olaylar karşısında kısmen bir vicdan muhasebesi yapıyor, kısmen yapmıyor. Ama nihayetinde ABD’nin büyük kaynak harcamasına ve insan kaynağına rağmen çekilmesi, bunun kimin iktidarda olduğundan bağımsız olarak, bir “yüzleşmenin” tezahürü olarak değerlendirilebilir. Ancak bu kısmi bir yüzleşmedir.

Çok değişti

Amerika çok değişti, ama bunu sadece 11 Eylül’le açıklamak doğru olmaz. Benim geçmişte bildiğim ABD, merkezi eğilimlerin güçlü olduğu, uzlaşmaya değer verildiği, kitlelerin yönetimi denetleyebildiği bir ülkeydi ama bugünkü Amerika böyle değil. Yani yalan sanatını geliştirmiş bir liderin peşinde koşmaya, nüfusun önemli bir kesimi hazır. Uzlaşmanın değil, cepheleşmenin bir değer ifade ettiği, kutuplaşmış bir ABD’yle karşı karşıyayız.

ABD’nin geri çekilmesi, Trump’ın veya Biden’ın bir politikası değil, iktidarda kim olursa olsun toplumsal tercihleri ve deneyimleri yansıtan bir politika. Buna karşın ABD’nin yarattığı boşluğu henüz dolduracak bir yapılaşma oluşmuş değil. AB darmadağın ve pek kolay birlikte hareket etme kabiliyetini kazanacağı benzemiyor. Çin’in ilerlemesi aslında bazı iç sorunlar dolayısıyla yavaşlamış durumda, ki şu anda Çin hükümetinin uygulamaya koyduğu bir takım iktisadi tedbirler var. Bu Çin’in gelişmesini kanaatimce daha da baltalayacaktır. Yani bir ‘ABD’nin önemli ama tek başına dünyayı şekillendirme çabalarından uzak duracağı’, işlerin karmakarışık olacağı, bir çok yerel mücadelenin ortaya çıkacağı ve uluslararası ilişkilerin daha çok ‘transactionalism’ dediğimiz döneme giriyoruz. Belki yavaş yavaş bunun sonunda bir yeni düzen de şekillenecek.