26.02.2012 - 02:30 | Son Güncellenme:
DIŞ HABERLER SERVİSİ
ABD Başkanı Barack Obama’nın Afganistan’da Amerikan askerlerinin Kuran yakması nedeniyle Cumhurbaşkanı Hamid Karzai’ye gönderdiği özür notu ülke gündemine oturdu. Cumhuriyetçiler, Amerikan Başkanının özür dilemesinin ‘zayıflık’ olduğunu söyleyerek Obama’yı eleştirdiler. Cumhurhuriyetçi Parti’nin başkan adaylığı yarışını önde götüren Mitt Romney, Obama’nın sürekli ‘ülke tarihinde meydana gelen hatalar’ için özür dilediğini, ancak bunların bir bölümünün ‘hayal ürünü’ olduğunu söyledi.
‘ATEŞİ KÖRÜKLEDİ’
Romney, Obama‘nın bu davranışı ile ‘tüm dünyada yanan Amerikan karşıtı ateşi körüklediğini’ savundu. Diğer bir Cumhuriyetçi aday adayı Newt Gingrich de özrün Obama’nın Ortadoğu’daki zayıflığını gösterdiğini, ‘radikal İslamcıları yatıştırmaktan başkomutanlık görevini yerine getiremediğini’ söyledi.
Peki başkan olmak asla özür dilememek anlamına mı geliyor? Özür, gerçekten bir ülke ya da lideri zayıflatıyor mu? Amerikan haber ajansı AP, uzmanlarla görüşerek bu sorulara cevap aradı. Illinois Üniversitesi’nde başkanların söylemleri üzerine çalışan Profesör John Murphy’ye göre konu özre geldiğinde uluslar insanlardan farklı değil. Murphy, insan ilişklilerinde olduğu gibi başkanlar için de yanlışlıkla yapılan hatalar için özür dilemenin daha kolay olduğunu söylüyor.
‘YANLIŞLIKLA’ KOLAY
ABD’nin yanlışlıkla Çin’in Yugoslavya’daki Büyükelçiliği’ni bombalaması ya da Japon balıkçı gemisini batırması nedeniyle özür dilemesi bu nedenle yaygın kabul görüyor. Ancak ahlaki boyutu olan felaketler ve uzun süreye yayılmış devet politikaları nedeniyle özür dilemek tartışma yaratıyor. Örneğin bugüne kadar hiçbir Amerikan başkanı kölelik için doğrudan özür dilemedi. Kongre olayları kınasa da Amerikan başkanları köleliği en fazla ‘insanlık tarihinin büyük hatası’ olarak yorumladı.
KÖLELİK HALA TABU
1998’de dönemin başkanı Bill Clinton, Uganda’da ‘Avrupalı Amerikalılar köleliğin meyvelerini topladı ve biz çok yanlış bir şey yaptık” demesi üzerine görevinin onurunu aşağılamak ve yabancı bir ülkede vatanını kötülemekle suçlanmıştı. Murphy’ye göre liderlerin özür dilemesinin güçlüğü bütün ülkeyi temsil etmelerinden kaynaklanıyor. Hatta halk tarafından seçilen yasama organının özür dilemesi bile bir başkanın özür dilemesi ile aynı ağırlığı taşımıyor. Birçok Amerikan başkanı bu nedenle özür dilemek için Kongre’nin karar çıkar-masını, hatta tazminat ödemesini bekliyor.
İKİ AMERİKALI DAHA ÖLDÜ
ABD Başkanı Obama, Afganistan’da iki Amerikan askerinin Kuran yakmasıyla çıkan olaylarda şimdiye kadar dördü Amerikalı
26 kişi öldü. En son dün Tabilan, İçişleri Bakanlığı’na yaptığı saldırıda iki Amerikalı danışmanı öldürdü.
Willy Brandt Yahudiler için diz çökmüştü
Dünya tarihinin en çok konuşulan özrü Almanların Nazi döneminde Yahudilere yapılanları kabul etmesi oldu. Batı Almanya Başbakanı Willy Brandt 1970’te Polonya gezisinde Varşova Gettosu Ayaklanması anıtı önünde süpriz bir şekilde diz çökmüştü. O sırada hiçbir şey söylemeyen Brandt’ın bu hareketi özür olarak algılanmıştı. Brant daha sonra “Alman tarihinin uçurumunda, öldürülen milyonların yükünü taşıyarak sözler yetersiz kaldığında ne yapılırsa onu yaptım” demişti. Almanya, resmi olarak da 2000 yılında özür diledi. Almanya Cumhurbaşkanı Johannes Rau, İsrail parlamentosu önüne çıkarak “İsrail halkı izlerken; öldürülenler, mezarı bile olmayanlar önünde eğiliyorum. Kendim ve kuşağım adına, geleceğini İsrail’in çocukları ile birlikte görmek istediğim çocuklarımız ve torunlarımız adına, Almanların yaptığı şey için affınızı istiyorum” demişti. Kanada Başbakanı Stephen Harper 2008 mecliste Kızılderililerden özür dilemişti. “Ailelerinden koparılıp Hıristiyan okullarına gitmeye zorlananlardan ve ailelerinden Kanada hükümeti adına içtenlikle özür diliyorum. Bizi affedin” demişti.