16.10.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:
Perşembe günü başkent Beyrut’ta yaşanan ve 56 kişinin öldüğü 32 kişinin yaralandığı çatışma, ülkenin 30 yıl önce patlak veren ve 15 yıl süren iç savaş günlerine geri döneceği yönündeki endişeleri artırdı. Beyrut Limanı’ndaki patlamayla ilgili görülen dava, gittikçe siyasi bir güç mücadelesine dönüşürken, ülkenin toplulukları arasındaki gerilimi de artırıyor. Bu duruma ülkenin son yılların en büyük ekonomik buhranını yaşaması da eklenince, ortaya şiddet için bulunmaz bir ortam çıkıyor.
Ülkede bir türlü son bulamayan gerilimin nedenleriyse muhtelif.
Gerilimin sebepleri
Patlamayla ilgili süren dava: Ağustos 2020’de Beyrut Limanında meydana gelen ve 200’den fazla kişinin ölümüyle sonuçlanan, kentte de büyük yıkıma neden olan patlamayla ilgili karşılıklı suçlamalar devam ediyor. Patlamanın sorumlularının cezalandırılması için süren dava, siyasi çekişmelere ve gruplar arasında suçlamalara sahne oluyor.
Mezhepsel kavgalar: Sorun ülkenin köküne işleyen mezhepsel ve dini çekişmelere de dayanıyor. İç savaş döneminde ve öncesinde temeli atılan sorunlar, günümüzde hala geçerliliğini koruyor. Özellikle son dönemde İran ve Suriye’nin desteğiyle gücü artan Hizbullah, ülkedeki mezhepsel gerginliğin sebeplerinden biri olarak görülüyor.
Ekonomik çöküş: Küresel anlamda etkili olan ekonomik krizi en derinden hisseden ülkeler arasında yer alan Lübnan, ülkedeki yolsuzluk sorunu ve finansal kötü yönetim nedeniyle tüm halka yansıyan bir gerileme içinde. Mezhepsel çekişmeler ülkenin ekonomi politikaların da etkisini gösteriyor ve bu durumdan tüm Lübnan halkı payını alıyor.
Yabancı etki: Ülkedeki farklı mezhepler ve dinlerle bağlantılı olarak dış ülkelerin Lübnan’ı etkileme çabaları da ülkenin bu duruma gelmesindeki önemli nedenlerden biri olarak gösteriliyor. Özellikle İran’ın Hizbullah’a olan etkisi, Fransa gibi Batı ülkelerinin Hrıstiyanlar üzerindeki etkisi ve Körfez ülkelerinin Sünniler üzerindeki etkisi ülkedeki düzeni daha da karmaşık bir hale sokuyor.