Kadıköy fatihi

Bülent Buda: İlk duran top Ömer’den. Hareketli oyunun ilk asisti Muğdat’tan ikincisi Eray’dan. Bu servislere dokunanlar, final vuruşları, goller. Serginho, Seleznyov, Larsson. Üçüncü gol en sevinçli olduğum andı. Haftalardır Larsson’dan bir gol gelmesini bekliyordum, oldu. Oyunun tümünde top yüzde 70’e 30 Fenerbahçe’nin egemenliğinde. Atak sayısında da açık ara önde. Lakin futbolun böyle günleri de oluyor. İnsan o zaman düşünüyor. Bu seçim taktiksel mi? Ya da şansla ilgili bir başarı mı? Maçın adamı Ömer Bayram’dı. Oyunun bitimine kadar ayaktaydı. O baskı altında öylesine yürekli çıkışlar yaptı ki söylendim kendi kendime. Bu gücü, bu futbolcu nasıl üretiyor? Ufak bir uyarım olacak. Seleznyov daha erken oyundan alınmalıydı. Yerine girecek isimde Henrique değildi. Bence Paulo Henrique paydos demiş. Muğdat ileri uçlardaki tek kişilik savaşımıyla ikinci goldeki sıradışı eylemleriyle muhteşemdi. Fenerbahçe’nin dalga dalga gelen atakları karşısında maçın büyük bölümündeki geriye yaslanmayı pek sevemedim. Biran düşündüm sanki bu tür maçlar başka türlü de oynanamıyor. Pazar akşamı Lukas’ın, Caner’in, Mustafa’nın, Lopes’in, Ömer’in yerinde olmak istemezdim. Müthiş direndiler, kutluyorum.

Fatih Tanfer: Akhisar, Fenerbahçe karşısında 3 gollü galibiyetle 3 puanı aldı. Kısaca harika bir sonuç elde etti. Bu bir tesadüf değildi. Haftalardır oynanan oyunun bir getirisiydi. Akhisar’ın oyun stratejisi çok iyiydi. Yeşil siyahlıların kalesi ve defansı şuan Süper Lig’in en istikrarlı mevkisi. (Sayın Lucescu herhalde Ömer Bayram’ı izlettiriyordur. Kişisel kanaatim bu form grafiğiyle de Milli takım aday kadrosunda olmalıdır.) Orta alanı Serginho, Sissoko, Eray, Larsson harika bir paylaşım yaptılar. Seleznyov önde ve sahanın her yerinde serbest oynayan bir Muğdat. Bu sonuç futbolcuların gelişimi, Akhisarspor’un büyümesinin nedenidir. Akhisar hücumda cesurdu. Topu kanatlara doğru taşıdı. Hızlı bir şekilde Fenerbahçe kalesine gitti. Zaman geldi öyle bir vites artırdı ki inanılmaz. Fenerbahçe’nin boşalttığı alanlara atılan derin ve dikine paslarla başta Muğdat olmak üzere o boş alanları iyi kullandılar. Akhisarspor, galibiyet sonrası psikolojik olarak geriye yaslandı. Ancak bu sefer kaleci Lukac ve defans direnç gösterdi. Akhisar artık haftalardır yaptığı doğrulara devam ediyor. Mücadele ediyor, koşuyor, taviz vermeden disiplinli oyununu sürdürüyor. Elbette bu kadar doğru anlayışın doğru sonucuda Fenerbahçe karşısında alınan 3 gollü galibiyettir. Her geçen gün takımın özgüveni de üst düzeye çıkıyor. Başarısızlıklarda toplum olarak suçluyu ararız. Peki başarılarda mimarlarını niye aramayız? Biz arıyoruz. 3 hafta evvel Okan Hoca ve ekibine teşekkür etmiştik, bu maç sonrası tekrar yineliyoruz.

Mehmet Demirtaş: Bu serinin ilk maçı Bursa maçıydı. Kazanmak motivasyon anlamında önemliydi. Kazandılar ve İstanbul deplasmanında Fenerbahçe karşısında 3 golle 3 puanı alarak galibiyet serisini taçlandırdılar. Kadro ideal kadro sayılabilirdi. Maçın en büyük eksiği ise Okan Hoca’nın cezası nedeniyle tribünde oluşuydu. Ancak kazanma hırsı, arzusu ve terinin son damlasına kadar savaşan öğrencileri onun yokluğunu hissettirmediler. Sahadaki isimleri tek tek incelemek istemiyorum. Ancak Lukac, Eray, Sissoko ve Ömer Bayram, Muğdat, Mustafa Yumlu alkışı hak edenlerin arasındaydılar. Eray ve Sissoko çok iyi bir ikili oldular. Kısaca Akhisarspor geçtiğimiz sezon olduğu gibi bu sezonda ligin ortalarından itibaren çıkışını sürdürmeye devam etti.

Tek gercek Goztepe tribünü

Bülent Buda: Günay’ın kalesinde büyüdüğü süreçte Başakşehir’den gol ya da goller gelse kimsenin diyecek sözü olmaz. Seyrek de olsa Göztepe karşı ataklarında Demba Ba, Castro ile Göztepe öne geçebilirdi ona da kimse söz edemezdi. 46’da Sabri’nin eylemine sayın FIFA kokartlı Ali Palabıyık’ın çaldığı faul düdüğü tam bir heyyamcılık örneği. Yetmedi gol ve üstüne Sabri’ye sarı kart. Oyunun bu aşaması kırılmadır. Bir tarafı kendine getirme diğer tarafı silkeleyip bitirme. Üstelik Castro’nun da 17. dakikadaki sarı kartı da özel imalat. Durum böyle. Hakem diyelim ki ön yargılı. İlk yarı bitiyor, sol kanattan o atış yapılıyor. Yüksek top, Cipriano kafayı çakıyor ve gol. Cipriano’nun kaçıncı kafası? Peki bu arada Göztepe savunmasının adam paylaşımı bir biçimde yerlerde sürünüyor. Bu maçtan her şeye karşın bir puan çıkardı. Eğer Demba Ba uzak mesafeli şut denemeleri yerine cezalanına kendini topla taşıyabilseydi. Ya da boşverin geriye yaslanmayı, yüklenin basın Başakşehir’in üstüne üstüne. Öyle bir karakter oyun alanında olsaydı. Neyse yenilgi sorun değil. Bu maçın tek galibi var. O da tribünlerdeki Göztepe taraftarı.

Fatih Tanfer: Göztepe, Başakşehir’in oyun yapısını bildiği için maça önde pozisyon alarak başladı. Savunma ile orta sahası arasındaki bağlantıyı kesmeyi hedefledi. İlk yarının büyük bölümünde de bunu başardı. Sakin ve savunma güvenliğini ön plana alan oyun tarzıyla rakibinin kadro yapısını bilip ona uygun bir oyun anlayışıyla oynadı. 45. dakikaya kadar başardı da. Ancak bence olmayan bir faul sonrası önce Sabri kartı sonra golü kalesinde gördü. Maç boyunca kaleci Günay’ın harika denilebilecek oyunu da Göztepe adına bir artıydı. Aslında maçı izlediğimizde oyun iki taraf arasında gitti geldi. Göztepe mağlup olacak bir oyun oynamadı. Peki galip gelebilecek bir oyun oynadı mı? Artık haftalardır üst düzeye gelen hücum futbolu olmadığı için bir şey söyleyemeyiz. Bulduğu pozisyonları da değerlendiremedi denilebir. Başakşehir’e mağlup oldu iyi takım. Ancak ben şahsen bu mağlubiyeti kabullenemiyorum. Bülent Abim’in ifade ettiği gibi Göztepe seyircisi maça damgasını vurdu. Eğer Göztepe Avrupa’yı düşünüyorsa ve düşünmelidir de bu haftaki Antalya maçından başlayarak iyi bir galibiyet serisi yakalamalıdır.

Mehmet Demirtaş: Göztepe için Avrupa yolunda her puanın önemi var. Bunun bilincinde İstanbul deplasmanına giden sarı kırmızılılar karşılaşmanın düdüğü çaldığında ilk görünen, hem sahada hem de tribünde Göztepe'nin üstünlüğüydü.. Defansta yerleşim hataları gözden kaçmıyordu. İlk yarı bitmek üzereyken hakem olmayan bir faulü verdi, Başakşehir öne geçti. Göztepe çok kötü bir günündeydi. Yeterli istek ve arzu yoktu. Buna rağmen buradan yine de puan çıkarabilirdi. Maçın kahramanı ve kazanını yense de yenilse de takımına sahip çıkan sarı kırmızılı taraftarlar ile Günay oldu. Günay kendine verilen şansı çok iyi kullanarak güven vermeye devam etti. Baktığımız zaman Göztepe için henüz oynanmamış olan 10 hafta kalırken, bu maçların 6’sını içeride oynayacak. Fikstür avantajını iyi değerlendirerek, en az kayıpla Avrupa hedefini gerçekleştirmesi hayal bile değil. ‘Asla vazgeçme. Kaybettiğinizde değil, vazgeçtiğinizde yenilirsiniz’ Che Guevara.