Eğitim Aile öğretmenliği teklifi!

Aile öğretmenliği teklifi!

02.04.2012 - 15:38 | Son Güncellenme:

Dicle Üniversitesi (DÜ) Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Aytekin Sır, üniversitelerde ”Aile Öğretmenliği” bölümlerinin kurulması için YÖK’e başvuracaklarını söyledi.

Aile öğretmenliği teklifi

Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Aytekin Sır, düzenlediği basın toplantısında 30-31 Mart günleri düzenlenen Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin’in de katıldığı ”Tüm Yönleriyle Boşanma Çalıştayı’nın” sonuç raporunu açıkladı.

Haberin Devamı

Nüfus artışına rağmen son yıllarda evlilik sayısının azaldığını, boşanma oranının ise arttığını ifade eden Prof. Dr. Sır, boşanmasının önlenmesi için neler yapılabileceği konusunu tartışmak üzere alanında uzman 50 kişinin katılımı ile boşanmanın tüm yönlerini ele aldıkları bir çalıştay düzenlediklerini hatırlattı.

Prof. Dr. Sır, çalıştayın düzenlenmesindeki çıkış noktalarının boşanma sayısındaki artışa bağlı olarak boşanmanın toplum tarafından ’kanıksandığı’ yönünde endişe taşımaları olduğuna dikkati çekerek, toplumda evliliğe olan güvenin sarsıldığı hissinin hakim olduğunu belirtti.

Çalıştay kapsamında oluşturulan sosyoloji, iletişim, ilahiyat, hukuk ve psikoloji masalarında katılımcıların görüş ve önerilerini 14 maddede topladıklarını ifade eden Sır, hazırlanan raporların nihai bir çalıştay raporuna dönüştürüldüğünü söyledi.

Aile öğretmenliği teklifi

Prof. Dr. Sır, raporda öne çıkan çözüm önerilerinden birinin üniversitelerde ”aile öğretmenliği” bölümünün kurulması, ayrıca konuyla ilgili bölümler için seçmeli olarak ”aile eğitimi” derslerinin konulması olduğunu söyledi.

Haberin Devamı

Üniversitelerde okuyan tüm öğrencilerin ileride ya anne ya baba olarak aile kurumunun içerisinde yer alacağını ifade eden Sır, şöyle konuştu:

”Bu nedenle gençlerimizin evliliğe hazırlanması gerekiyor. Bu raporumuzu Aile ve Soysal Politikalar Bakanlığı’na gönderdik. Boşanmayı önleme açısından önemli olacağı kanaati ile üniversitelerde ’aile öğretmenliği’ bölümlerinin kurulması için YÖK’e başvuracağız. Bunun yanı sıra ilköğretim çağındaki çocuklara, kadın ve erkeğin rollerindeki farklılıklar gibi dersler verilmelidir. Ayrıca aile kavramı ve aile içi tartışmalarda uygun davranış modelleri ’psiko drama’ yöntemi de kullanılarak öğretilmelidir. Çocuğun, anne ve baba rolünü orada öğrenebilmesi ileride karşılaştığı bir sorunu nasıl çözeceği konusunda ve iletişim kurmada yardımcı olacaktır. Meclis’ten geçen 12 yıllık zorunlu eğitimin uygulanmasının bölgede yaygın olan 18 yaş altı evliliklerin önlenmesi bakımından oldukça önemlidir.”

Haberin Devamı


Medyada yer alan programların incelenmesi teklifi


Prof. Dr. Sır, medyada yer alan, halkın örf, adet, gelenek ve inançlarıyla uyuşmayan, aile birliğini tehdit eden, evlilik programları, bazı
diziler ve programların denetim altına alınması, gerekirse de yayından kaldırılması gerektiğini söyledi.

Medyada bazı dizi ve programlar ile izdivaç programlarının aile yapısını etkileyecek, kişinin boşanma yönünde kafasını bulandırabilecek nitelik taşıdığını vurgulayan Sır, bu tür yayınların yaygın bir kurul veya heyet tarafından
incelenerek, yayına koyulmasının gerekirse de yayından kaldırılmasının faydalı olacağını düşündüklerini belirtti.

Boşanmada sadece medyayı suçlamak kolaycılığına da kaçmamak gerektiğine dikkati çeken Sır, şöyle dedi:

”Bir takım izdivaç programları ve evlilikle ilişkili olumsuz örnekler herkesi rahatsız ediyor. Bir dizideki olumsuz baba ve anne rolü aile yapısına ve bütünlüğüne zarar verebiliyor. İzdivaç programlarında da insanlar çok özel bir takım konuları televizyon karşısında rahat bir şekilde anlatabiliyor. Bir psikiyatrist gözü ile baktığımızda burada konuşan bazı insanların psikiyatrik rahatsızlığı olduğunu tahmin ediyorum. Belirli rahatsızlıkları olan insanlar ancak televizyona çıkıp bu kadar rahat konuşabilir. Rahatsızlığı olmayan bir kişi çıkıp da kendilerine ait çok özel şeyleri insanların önünde bu kadar rahat paylaşamaz. Bu nedenle bu içerikteki yayınlar kontrolden geçmelidir. Bunun yanı sıra medyada aile içi iletişimi güçlendirecek filmler, diziler, cep kitapları çoğaltılmalı ve ’kamu spotları’ ailevi konularda da gündeme gelmelidir. Uzmanların danışmanlığında; ailede sabır, sadakat, hürmet, muhabbet, fedakarlık hislerini ön plana çıkaran televizyon dizileri, filmler, tiyatro, küçük cep kitapları gibi farklı yayın türleri üzerinde çalışılmalıdır.” yaygınlaştırılmalıdır.”

Sertifikalı evlilik okulları


Prof. Dr. Sır, sağlıklı evlilikler kurulabilmesi için evlenecek kişilerin evlenmeden önce konuyla ilgili evlilik okulu gibi bir eğitim programına katılmış olmalarının mutlaka aranması gerektiğini, bu konuda verilecek eğitimlere herkesin ücretsiz ulaşabilmesinin sağlanması gerektiğini söyledi.

Haberin Devamı

Bunun için de alınacak bir sertifakasyonun faydalı olacağı kanaatinde olduklarını bildiren Sır, üniversitelerde iletişim, çocuk yetiştirme, psikiyatri bozuklukları, bu rahatsızlıklarla mücadele, evlilikte sorun çözme becerisi konularında eğitim verilecek kurslar düzenlenebileceğini belirtti.Sır, herhangi bir iş için bile lisans ve diploma sorulduğuna, çocuk yapabilmek için ise hiçbir diplomaya gerek olmadığına dikkati çekerek, evlenmeden önce nasıl bulaşıcı hastalıklara karşı sağlık raporu isteniyorsa evlenecek çiftlere de bu eğitimlerin mecburi hale getirilmesinin üniversitelerin önünü açacağına inandıklarını söyledi.

Haberin Devamı

Raporda Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Evlilik ve Toplum Hizmetleri Genel Müdürlüğü bünyesinde ”Evlilik Dairesi Başkanlığı” kurulması gerektiği görüşünün de yer aldığını belirten Sır, devlet bünyesinde evlilik yapısı ile ilgilenecek bir temsiliyet olmasının faydalı olacağını kaydetti.

”Hakim boşanmama yönünde taraf olmalı”

Prof. Dr. Sır, açılan davaların yüzde 97’sinin ”şiddetli geçimsizlik” gerekçesi ile açıldığına dikkati çekerek, özellikle bölgede söylenmesinde sakınca görülen veya rahatsızlık duyulan gerekçelerin de bu oran içerisinde yer aldığını söyledi.

Hakimin evliliğe yapmış olduğu her türlü müdahale, takdir hakkı, nasihat ve barıştırma gayreti girişimlerine ”üçlü mekanizma” denilen ortak aile bireyi, psikiyatrist ve sosyal çalışmacının da dahil edilmesi gerektiğini dile getiren Sır, şöyle devam etti:

Hakim boşanmama yönünde taraf olmalı, aileyi koruma yönünde taraf olmalı. Biz bu konuda kanunun yumuşatılmasının yerinde olacağı kanaatindeyiz. Hakim burada açıkça ’biz evliliğe tarafız’, ’boşanmanın mümkün olduğunca gerçekleşmemesine aile bütünlüğünün korunmasına tarafız’ düşüncesi yönünde görüş kanaati olmalıdır. Bu konuda gerekirse ortak aile bireyleri veya akil insanlardan oluşan bir heyetin arabuluculuğu ile boşanmanın ele alınması kanaatindeyiz. Boşanma davasından önce arabulucuya başvurmak ve problemin arabulucu eliyle çözülmesi ve mümkünse evliliğin devamını sağlamaya çalışmak dava şartı haline getirilmelidir. Boşanma sürecinde eşler çabuk karar veriyor.”

Sır, boşanma sürecindeki bireylerin psikolojik bir değerlendirmeden geçmelerinin sağlanması, gerekli görülen durumlarda tedavinin mahkemece zorunlu tutulması gerektiğini de dile getirdi.


Ekonomik nedenlerle boşanmanın önlenmesi

Prof. Dr. Sır, Diyarbakır’da boşanma oranının Türkiye ortalamasının altında olduğunu, bunun sebeplerinden birinin bölgede boşanma olmaması için uygulanan yoğun baskı olduğunu söyledi. Akademisyenler olarak ”boşanmak yasaklansın” diye değil, ”boşanmaları
azaltmanın” üzerinde durduklarını vurgulayarak, hiç geçinilmesi mümkün olmayan, çocuğa ve aileye zarar veren durumların söz konusu olması halinde çocuğun arkasına saklanılarak evliliklerin devam ettirilmesinin zararlarını da
görüştüklerini söyledi.

Sır, kimi zaman evliliklerde yaşanan çatışmaların çocuğa daha çok zarar verebildiğini, çocuğun boşanma gerçekleştikten sonra daha iyi korunabildiğine dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

”Feodal yapıdan kaynaklanan boşanmaların baskı altında tutulması veya engellenmesi bölgede boşanma oranının düşük olmasının sebeplerinden olabilir. Bölgede en yoğun boşanma oranı Gaziantep’te yaşanıyor. Çünkü, insanların bireyselleşmesi ve ekonomik özgürlüğünü ellerine alması boşanma üzerinde etkilidir. Boşanmanın ardından en çok mağdur olanlar ekonomik seviyesi düşük olan kadınlardır. Çalıştayda, ekonomik sorunlar nedeni ile boşanması söz konusu olan çiftlerin tespit edilerek, aile bireylerinden en az bir kişinin sosyal güvencesi olan düzenli bir işte çalışmasını sağlayacak koşulların oluşturulması kararına varıldı. Ancak bunun kötüye kullanılması yönünde de endişemiz var. Boşanacak kişiye iş verilmesi, boşanmayı teşvik edici olabilir. Bu nedenle mahkeme sürecinde boşanmaktan vazgeçenlere iş bulunması yönünde destek olunması sağlanabilir.”