28.09.2008 - 00:01 | Son Güncellenme:
Ekonomi konuşmaları / İBRAHİM EKİNCİ - Fotoğraflar: Ozan Güzelce
Bu yılı yüzde 30 büyümeyle kapatacak. 2009’da da muhtemelen bu kadar bir yüksek büyüme gösterecek. Çünkü Aksara’da kurduğu fabrika aşama aşama devreye giriyor. Kapasitesi iki kattan fazla artıyor.
Fakat bu kadar da değil. Karacabey ve Aksaray’daki gibi iki bölgesel süt merkezi daha kuracak. Bunların her biri yaklaşık 100 milyon dolarlık yatırım demek. Önümüzdeki yıl birinin temelinin atılması muhtemel. Arkasından diğeri gelecek.
Sütaş’ın patronu Muharrem Yılmaz, işine aşık bir işadamı görüntüsü veriyor. “Sütçülüge gönülden bağlılığımız ve işimizi geliştirmek için samimi gayretimiz sütçülüğün bereketiyle bizi maddi ve manevi olarak çok zenginleştirdi ve çok onurlandırdı. Hayatımdaki en önemli çıkarım bu” diyor.
Sizin sütçülük işinizin başlangıcı babanız Sadık Yılmaz beyin, 1974’te, Bursa’nın Karacabey'de şirket kurmasıyla başlıyor. Nereden, nereye gelmiş oldunuz? O ilk tesisi anlatır mısınız?
O tesis kurluduğunuda ben Galatasaray Lisesi'nde öğrenciydim. Ama Sütaş AŞ’nin kuruluş yılından bahsediyoruz. Bunun öncesi de var. Ailenin sütçülük, mandıracılılık işi daha eski. Dedem (Celalettin Yılmaz) hayvancılığın içinde. İlk macera onun zamanında başlıyor.
Sütaş’ın ilk tesisi günlük 5 ton üretim yapardı. Çok sıkıntılı dönemdi. Anadolu tüccarının sanayici olma hevesiyle büyük işlere soyunduğu dönem. O tesisin mimarisi süt güğümü şeklindedir. Şimdi Karacabey fabrikamızın ortasında bir eğitim merkezi olarak duruyor.
Sütçülük bizim ruhumuza işlemiş. Ben, kardeşlerim, ekibim, arkadaşlarım, mesleğimizle yaşamımıza anlam katıyoruz. İyi vatandaşlar, iyi insanlar ve iyi sütçüler olmaya gayret ediyoruz.
Bugünkü kapasite nedir?
Sütaş Karacabey bin 200 ton/gün süt işleme kapasitelidir. Yüzlerce kilometrekarelik alanda kurulmuş toplama-soğutma merkezleri ile 25 bin süt üreticisinden yılın 365 günü, günde ortalama 1.000 ton süt topluyor. Bu süt her gün günlük pastörize süte, uzun ömürlü süte, yoğurda, ayrana, peynire ve tereyağına dönüşüyor.
Şimdi Aksaray fabrikamız devreye alınıyor. Tamamen devreye alındığında bin 300 ton/gün işleme kapasitesi daha olacak. Toplam 2.500 ton/gün.
Sektör için yüksek bir kapasite ama Türkiye için değil. Mutlu, sağlıklı insan kaynağıan güvenen bir Türkiye için daha çok sütçülük yapmamız lazım.
İşin teknolojisini geliştiriyoruz. Trabzon'da alınan siparişi anında görebilirim. Aksaray, Karacabey... hangi süt nereye gidiyor, hayvanları filan görebiliyorum. Kameram sürekli revire bakıyor. Hasta hayvan var mı, bir de doğum haneye bakıyorum.
Aksaray fabrikası üretime başlamış...
Çok güzel bir fabrika yaptık. Tecrübemizi yansıttık. Aksaray tesisinde boruların uzunluğu 50 km. 250 km. kablo var. Aksaray fabrikası bir günlük sütünü hiç işleyemezse bile stoklayabilir.
Şu anda Aksaray’ın boruları doluyor. 200 ton süt var. O devreye giriyor. Günde 200 ton şimdiden işliyor. Samsun, Ankara, Konya, Mersin çizgisinin doğusunu bu fabrika besleyecek. Beni ilk üretime çağırdılar, çocuklar ellerinde laptop gibi bir cihazla geldiler. Bana 'Şurayı tıkla' dediler ve süt alımı başladı. Ama 30 saniye sonra durdu. Terslik çıktı sandım. Ama bunu özellikle planlamışlar. Meğerse tankerdeki sütün ısısı kabuledilebilir ölçülerin üstündeymiş.
Türkiye’nin sütçüsü olmaya çalışıyoruz. Her gün kapınızı çalan ve samimi olduğunuz kişi olmaya çalışıyoruz. Rakamlar filan benim için önemli değil.
Eğitim işi de sizde önemli. Neler yapıyorsunuz bu konuda?
Sütaş artık bir süt fabrikası olarak anlaşılmamalı. Karacabey’de süt fabrikası ile başlayan sütçülük eğitim merkezi, yem, damızlık yetiştirme ve seçme-belgeleme üniteleri ile birlikte bir hayvancılık projesi. Biz, Güney Marmara Sütçülük Projesi diyoruz. Aksaray'da aynı anlayışla Orta Anadolu Sütçülük Projesi oldu. Orda da süt fabrikası, yem fabrikası, eğitim merkezi ve eğitim çiftliği damızlık yetiştirme çiftliği ve damızlık seçme ve belgeleme merkezi olacak.
Ülke kendi damızlığını yetiştiremiyor, var olanları da seçip belgeleyemiyor. Biz 12 aylık bir karantina sürecinde gözlem altında gerekli aşılarını yapıp belgelenmiş, hastalıklardan ari damızlıkları üreticiimize vereceğiz.
Ottan sofraya kadar tükettiğiniz sütün kontrolünü, kalitesini, verimliğini yönetiyoruz, böylece güvenli ve kaliteli sütü üretiyoruz.
Çiftliklerde ne kadar hayvan olacak?
İkisinde de biner damızlık olacak. Ve tabi bunların yavrularıyla birlikte sürü büyüklüğü 2.500 olacak. Karacabey böyle, şimdi Aksaraya öyle olacak. 168 dönüm üzerinde kurulacak çiftlik bölge hayvancılığına büyük katkı sağlayacak
Yem fabrikamızda sadece Sütaş'ın ihtiyacı olan hayvan yemini yapıyoruz.
Marmara ve Orta Anadolu derken... Sizin iki büyük projeniz daha var...
Bu bilgi birikimini Türkiye’nin dört yanına taşıyacak dört projeye çıkmak istiyoruz. Hem coğrafyası, hem ekonomisi, hem pazarlara yakınlığı gibi faktörleri gözönünde bulundurarak üçüncü projeyi 2009 sonunda açıklarız. Şu anda yerine bakıyoruz.
Sonra dördüncüsü gelecek. Aksaray'da Türkiye'nin en kaliteli yoncası yetişiyor. Coğrafi koşulları, rekabet gücü yaratan bölgelerde önderlik etmeliyiz.
Gündemimizde yaklaşık 200 milyon dolarlık bir yatırım projesi var.
Siz üniversitelerle çalışıyorsunuz. Nasıl bir işbirliği geliştiriyorsunuz?
Üniversitelerle çalışmalarınız var. Süt Hayvancılığı Eğitim Merkezi'nde ve buradaki örnek çiftlikte, Bursa Uludağ Üniversitesi, 2000 yılında da Tarım Bakanlığı'yla yapılan Eğitimde İşbirliği Protokolü çerçevesinde, Uludağ Üniversitesi’ne bağlı Karacabey Meslek Yüksek Okulu’nun öğrencileri ile Türkiye’nin her yanından hayvan yetiştiricilerinin uygulamalı eğitim ihtiyacını karşılıyoruz.
Uludağ Üniversitesi'nin meslek yüksek okullarından biri Karacabey'de kuruldu. Bu okulda hayvancılık ve süt teknolojileri bölümleri Sütaş'ın sponsorluğunda. Öğrencilere uygulamalı eğitimleri Sütaş imkanlarıyla ve desteklediği eğitim kadrolarıyla veriliyor. Tarım Bakanlığı'nın dahil olmasıyla üreticilere de eğitim veren bir sonucu oldu. Ve bugüne kadar 80 ilde 8 bini aşkın kişi eğitim aldı. Sütaş Süt Hayvancılığı Eğitim Merkezi'nde eğitim gören çiftçiler Tarım Bakanlığı’ndan sertifika aldı.
Çiftlik üreticilerin kendi kurup işletebilecekleri boyutta, 48 baş hayvanlı. Modüler bir şey, 12 ile başlayıp 48’e gidiyor.
Vizyon veriyoruz, "Gidin bunu şöyle yapın" diye anlatıyoruz. İşletme kurallarını öğretiyoruz. Bugün parası olmayabilir ama biz onun aklına temel atıyoruz. Türkiye’nin özel sektörün ilk ve tek eğitim merkezidir burası.
Grubun yapısı nasıl? Holding olmanız sözkonusuydu...
Bütün süt fabrikalarımız Sütaş AŞ ticari kimliği altındalar. Yem ve hayvancılık yatırımları, tarımsal faaliyetlerimiz ise Tarfaş'ın sorumluluğundadır. Ottan süte kadar Tarfaş'ın, sütten sofraya kadar Sütaş'ın sorumluluğunda. Toplamı da Sütaş Grubu oluyor. Böyle gidecek. Ailenin bir Yılmaz Holdingi var ama bu konuların dışındadır. Sütaş sütten aş yapar, bu kadar.
Peki sadece süt mü, başka işler olmayacak mı?
Hiç başka bir işe bakmadan aile olarak kendimizi sütçü olarak konumlandırdık. Türkiye'nin sütçüsü! İnşallah daha sonra bölgenin sütçüsü olacağız. O yüzden dikkatimizi hiç dağıtmadan bu işe bütün gücümüzle çalışıyoruz, işimizi geliştiriyoruz. İşini samimiyetle yapmaya gayret eden büyük bir sütçü aileyiz.
Yeni çalışmalarımız var tabi ama yine işimizle ilgili. Sperma üretimine başladık. Karacabey'de çok değerli damızlıklar var. Bunlardan sperma üretimine başladık. Uludağ Üniversitesi ve Tarım Bakanlığı işbirliğinde. Bunlar üreticilere, ellerindeki hayvan ırklarının islahı amacıyla dağıtılıyor.
Biz veterinerlere veriyoru. İsteyen çiftçi orada aşılatıyor. Maliyetli bir iştir, binlerce doları bulan spermalar var.
Uludağ ve bir Amerikan üniversitesiyle embriyo transferi için çalışıyoruz. Bütün çalışmalar çiftlikte sürdürülüyor. Onlara gerekli imkanları sağlamaya çalışıyoruz. Karacabey'deki meslek yüksek okulunun Sadık Yılmaz Yerleşkesi’nde şimdi bir hayvancılık araştırma merkezi inşa edeceğiz. Burada sütçülüğün, hayvancılığın bilimiyle uğraşılacak. Aynısı Aksaray’da olacak.
Portakal suyu üretiminiz var. Meyve suyunda işleri büyütmeyi düşünüyor musunuz?
Portakal suyunu taze meyva suculuğunu geliştirmek için yaptık. O portakal suyu, 15 gün ömürlü taze bir ürün ve alternatifi yok memlekette. Sütaş tazelikle, doğallıkla algılanıyor, istedik ki portakal suyunu da kahvaltı sofrasına kazandıralım. Simgesel bir işti bizim için. Ticari olarak büyük hedefler koymadık, tüketicinin bilincini oluşturmaya çalışıyoruz. Geleceğe bir yatırım olarak görebiliriz. Karacabey’dedir. Şu anda 5 ton ürün çıkıyor günde.
Bunun yanına başka şeyleri koymayı düşünmüyoruz ama belki bir gün sütün içine girebilir. Bakarsınız karışmışlar, karşınıza çıkmışlar.
Ketçap, mayonez üretimimiz yok, başka yerlere ürettirip satıyoruz.
Sütaş bir aile şirketi mi? Yönetimde aileden başka kimse var mı?
Biz toplam 4 bin kardeşiz. Sadece Sadık beyin çocuklarını sorarsanız 4 kardeş. Benim üç kızkardeşim var. Yönetime katılıyorlar. Bir de yeğenim yönetimde. Profesyonel yönetici olarak Yaşar Ulukaya var. Genel Müdür Hasan Tulgar. Koç’un SEK'i aldığı yıllarda Koç’taydı. Sonra Sabancı'da çalıştı. Paçasına süt bulaşan herkes gibi sütçülüğe geri döndü ve esas mabedine döndü.
Sizin pazardaki durumunuz nedir?
Markalı ürünler pazarında yoğurtta, ayranda, tereyağında, beyaz peynirde, kaşarda, meyveli yoğurtta lideriz.
Günlük içme sütünde pazar lideriyiz. Pastörize günlük sütte lideriz.
Fonksiyonel ürünlerde Yovita var. Sindirim sisteminin düzenlenmesi ve bağışıklık sisteminin güçlendirilmesini destekleyen bir ürün. Bebekler için de babymix var. Beslenme desteği. Yine bağışıklık sistemini güçlenmesini destekleyen bir üründür.
Bizim pazardaki durumumuzu soruyorsunuz... Sütçülüge gönülden bağlılığımız ve işimizi geliştirmek için samimi gayretimiz sütçülüğün bereketiyle bizi maddi ve manevi olarak çok zenginleştirdi ve çok onurlandırdı. Hayatımdaki en önemli çıkarım bu.
Siz reklamda oldukça başarılısınızÖ "Çalkala" hit olmuştu. Sütaş inekleri internette dolaşıyor. Çok seveni var?
Bu bir sevginin, inancın beslediği yaratıcılıktır. Bu işin profesyonelleri de bizimle beraber bu heyecanı ve sevgiyi paylaştıkları için iyi sonuçlar alıyoruz. İyi işler çırkardılar.
Sütçülük, çiftçiye onurlu hayat sağlar, sosyal sorunları çözer
Nihayet Ulusal Süt Konseyi Kuruluyor... Bunun için çok mücadele ettiniz...
Sütün iki boyutu var. Stratejik önemi var. Tüketilmesi bakımından süt ve ürünlerinden daha faydalı ama daha hesaplı hiç bir ürün yok. Cebinizdeki parayla alabileceğiniz en hesaplı fayda süt ve süt ürünleridir. Bizim gibi düşük gelirli, kalabalık ülkelerde toplumun geleceği bugünkü beslenmesiyle çok alakalı. Fiziki kapasitesi ve zihin kapasitesiyle çok alakalı. Dolayısıyla insanlarımızın daha fazla süt ve süt ürünü tüketmeleri, bu ülke insanına yapılabilecek en önemli ve öncelikli yatırımdır.
Herhalde bu iş o kadar kolay bir iş olmalıki o kadar ihmale uğrayabiliyor.
İnsanlara sürücü ehliyeti için heyet raporları, sınırlar, kurallar vs. vardır. Bu kadar aklı başında, sağlığını heyet raporu ile kanıtlamış insanlara kendilerini öldürmesinler diye trafik dersi veriyoruz. Hani bunlar aklı başında insanlardı. Bebelerimizin sağlıklı beslenmesi için neden bir toplumsal hareket başlatmıyoruz? Bu büyük yatırımı, niye büyük bir toplumsal bilinçle başlatmıyoruz?
Gelir yaratma açısından da önemi büyük...
Üretilmesi de var tabi.. Bir üretimin çıktısı üründür. Bir katma değer yaratırsınız. Hayvancılıkta aynı zamanda üretim aracı kendini de üretir. Yani sermaye de yaratır. Bizim gibi kırsal nüfusu kalabalık üretme ve gelir yetersizlikleri nedeniyle büyük kentleri zorlayan dar gelirli bir nüfusa sahip ülkede, insanları yerinde servet sahibi yapmanın ve onurlu bir yaşam sürmelerini sağlamanın sütçülükten başka bir yolu varsa, bunu biri söylesin. Serveti 1,2,4,8 diye artan bir ticaret yoktur.
Fiktif değerler bir bir çözülüyorlar, gerçek değerler hayatta kalıyor. Süt böyle bir değerdir. Bunun için ulusal bir politika lazım, ulusal platformlarda oluşturulursa politika ulusal oluyor. 10 yıldır ulusal süt konseyinin oluşturulması için çalışıyorum, bu talebi dillendiriyorum. Bugün atık kurulacak olmasından çok büyük memnuniyet duyuyorum, emeği geçen herkese çok teşekkür ederim. İnşallah bir ulusal politikanın ve Türk insanın süt tüketmesi konusunda önemli bir gelişmenin vesilesi olur.
Türkiye'de bu işlerde önemli yanlışlar yapıldığını düşünüyorsunuz...
Süt işinde büyük hatalar oldu. Bir zaman 300 bin hayvan ithalatı yapıldı. Dünya, "Türkiye’nin dünyada süt liderliğine soyunduğunu" sandı ama olmadı. Olmazdı da. İthalatla süt hayvancılığı yapılamaz. Bu otaya çıktı. İthalat ancak ihtiyacımız olan damızlıkları yetiştirmek için yapılırsa anlamlı olur. Süt üreticisinin ihtiyacı olan damızlığı ithal etmek anlamlı. Bizzat süt üretmek için yapmak doğru bir yol değil. Bizm üreticilerimiz de buna hazır değil. İşin hayvanı getirip vermekle bitmediğini gördük. Bakımı, yedirmesi, içirmesi bir projedir. Üreticiye hayvan verip "Gel süt üret" demek doğru değil.
Bir tercih meselesi ama işsizliğin bu seviyede olduğu, tarımsal nüfusun bu kadar yüksek olduğu bir ülkede, tarım nüfusunun servetini artıracak sağlam projelerin peşinde olmalıyız. Ne için süt üretiyoruz? Sonuç da başlangıçta mutluluk olmalı.
Muharrem Yılmaz kimdir?
Sütaş AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Yılmaz, 2 Ağustos 1957, Bursa doğumlu. Ortaöğrenimini Galatasaray Lisesi'nde tamamlayan Yılmaz, 1980 yılında Uludağ Üniversitesi İktisadi ve Sosyal Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü'nden mezun oldu.
Üniversite öğrenimi sırasında, babası Sadık Yılmaz'ın kurduğu Sütaş'ta çalışmaya başladı. Üretimden pazarlamaya çeşitli kademelerde çalıştı. 1989'da genel müdür oldu. Sadık Yılmaz’ın 22 Nisan 2005'deki vefatının ardından Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini üstlendi.
TÜGİAD, Avrupa Genç İşadamları Dernekleri Konfederasyonu, SETBİR gibi iş örgütlerinde başkanlık, yönetim kurulu üyeliklerinde bulundu. Ekonomist’in Yılın İş İnsanları değerlendirmesinde, 2003'te 'yılın girişimcisi', BUSİAD tarafından da 'yılın işadamı' seçildi. İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi de 2004 yılında Yılmaz’ı 'yılın işletmecisi' seçti.
Sütaş’ın gündemi
- Toplam 90 milyon dolara malolacak Aksaray fabrikasının tam kapasite devreye alınması
- Aksaray'da çiftlik kurulması
- Yine Aksaray'da Damızlık Süt Sığırı Yetiştirme Merkezi kurulması
- Yaklaşık 200 milyon dolara mal olacak iki yeni proje
- Dört bölgeye kurulacak dört büyük üretim tesisinin yanına eğitim merkezi ve çiftliklerle, Sütaş, yalnızca süt ve süt ürünleri satan bir şirket değil, memlekete sütçü yetiştiren bir şirket olmayı amaçlıyor.
Rakamlarla Sütaş
- 2006 cirosu 387 milyon YTL
- 2007’yi 460 milyon YTL ile kapattı
- 2008 yılını 650 milyon YTL ile kapatmayı hedefliyor.
- Bu gerçekleşirse yılı yüzde 30 gibi yüksek bir büyüme oranıyla kapatacak
- Üretim kapasitesi tamamlanmakta olan yatırımla birlikte 2.500 ton gün
- Sözleşmelilerle birlikte 4 bin kişi çalışıyor
- Kadrolu personel sayısı 2.000.
- Sütaş Grubu'nun altında iki ana şirket var. (Sütaş AŞ ve Tarfaş.)
- Ürünlerini 800 araçtan oluşan filo dağıtıyor.
- Her gün 45 bin satış noktasına ulaşıyor
- Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu-2007” sıralamasında 91’inci sırada