04.02.2012 - 02:30 | Son Güncellenme:
EKONOMİ SERVİSİ
Avrupa ülkelerine göre genç nüfusa sahip olan Türkiye, yabancı şirketler tarafından potansiyel olarak görülüyor. Çünkü, çalışabilir çağda olan her genç aynı zamanda satılabilecek araba, beyaz eşya, bilgisayar, konut, elbise, kredi; kısacası, talep demek.
Türkiye’nin demografik avantasını kullanması için Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın sık sık dile getirdiği ‘her kadının üç çocuk doğurması’ gerektiği konusunu Fortune Türkiye dergisi son sayısında inceledi. “Başbakan üç çocuk konusunda haklı mı?” başlığıyla yayımlanan haberde, çalışma çağındaki nüfusun her geçen gün artıyor olmasının Türkiye’ye çok ciddi bir “fırsatı” altın tepside sunduğu belirtiliyor.
İlk 10 ekonomi hedefi
Demografik değişim geçiren Türkiye, çalışma çağındaki nüfusunun artmasıyla ‘demografik fırsat penceresi’ olarak tanımlanan bir dönemin içinde yer alıyor. 2000 yılında başlayan bu dönemin, 2050’lere kadar süreceği tahmin ediliyor. Çalışma yaşındaki nüfusun toplam nüfusun yüzde 68’ine kadar yükseleceği bu dönemin iyi değerlendirilmesi durumunda Türkiye’nin hedeflediği sıçramayı beraberinde getireceği vurgulanıyor.
Başka bir ifadeyle dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına girme hedefiyle hareket eden Türkiye, demografik anlamda bunu sağlayabileceği yegane dönemi yaşıyor. Nitekim Asya Kaplanları olarak görülen ülkelerin bu fırsatı nasıl başarıya dönüştürdükleri önemli bir örnek olarak duruyor. Dolayısıyla, bütün mesele bu potansiyelin değerlendirilmesine kalmış görünüyor.
Tabii bu ilelebet sürdürülebilecek bir durum değil. Bütün toplumlarda olduğu gibi Türkiye için de bu fırsatın bir sonu var. Demograflar, 100 milyon nüfusa ulaşacağımız 2050 sonrasında Türkiye’nin ciddi bir yaşlı nüfusla karşı karşıya olacağının altını çiziyor. Yine bu tarihten itibaren nüfusun azalmaya başlayacağına dikkat çekiliyor.
‘İş işten geçmeden önce’
Geleceğe ilişkin bu gerçeği gören Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ise kendi deyimiyle “iş işten geçmeden önce” en azından mevcut durumu korumak için her kadının en az üç çocuk doğurması gerektiğini her uygun ortamda dile getiriyor.
Demograflar, Türkiye’nin nüfus artışını sağlaması anlamında üç çocuk söylemini doğru buluyor. Ancak Türkiye’den önce bu süreci tamamlayan ülke örnekleri bunun pek de mümkün olmadığını ortaya koyuyor. İstisnalar ise yok değil. Başbakana en temel eleştiri ise yakalanan fırsatın kaçırılması üzerinden oluyor.
Nüfus artış hızı düşüyor
TÜİK verilerine göre, 2010 itibariyle 73.7 milyona ulaşan Türkiye’de nüfus artış hızı düşüyor. Özellikle köyden kente göçün başlaması, yani tarım toplumundan sanayi toplumuna geçişle yaşanan sosyo-ekonomik değişimin bir sonucu olarak doğurganlık oranlarında hızlı bir düşüş yaşanıyor. Başkent Üniversitesi Ticari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Şeref Hoşgör, Başbakan’ın nüfusun yeniden artışa geçmesi için dile getirdiği “üç çocuk” fikrinin doğruyu yansıttığına dikkat çekerek, “İki çocuk sahibi olursanız ülke nüfusu düşmeye başlıyor. Nüfusun az da olsa artmasını istiyorsanız üç çocuk ideal” dedi.
Türkiye’nin fırsatlardan faydalanabilmesi için çalışma çağındaki nüfusun eğitimi ve istihdam açısından doğru kararların alınmasına bağlı olduğu vurgulanıyor.