Ekonomi Dünya Bankası Türkiye Direktörü Zachau: Enflasyon ve işsizlik iki önemli zorluk

Dünya Bankası Türkiye Direktörü Zachau: Enflasyon ve işsizlik iki önemli zorluk

24.05.2010 - 12:35 | Son Güncellenme:

.

Dünya Bankası Türkiye Direktörü Zachau: Enflasyon ve işsizlik iki önemli zorluk


Dünya Bankası Türkiye Direktörü Ulrich Zachau, Türkiye’de, küresel mali krizin ve ekonomik resesyonun etkilerinden sonra, imalat sanayi üretimindeki kapasite kullanımının her ay tutarlı bir şekilde arttığını ve artık tekrar kriz öncesi düzeylere yaklaştığını belirterek, ihracattaki toparlanmanın da beklediklerinden biraz daha hızlı olduğunu söyledi.
Ulrich Zachau, AA muhabirinin, Türkiye ekonomisindeki son gelişmelere ilişkin sorularını yanıtladı.
“Türkiye ekonomisinin toparlanma hikayesi iyi bir haberlerden birisidir” şeklinde konuşan Zachau, şöyle dedi:
“Geçen yılın dördüncü çeyreğinde, ihracat bir önce yıla göre yüzde 6,4 büyümüştür; bu oran Türkiye’nin GSYH’daki artıştan biraz daha hızlı olmuştur ve Türkiye için iyi bir işarettir.
Aynı zamanda, Türkiye’nin ithalatı da artmıştır. Dolayısıyla cari açık bu yıl yükselecektir (belki de GSYH’nın yüzde 4’ü seviyesine) ve özellikle yabancı doğrudan yatırım olmak üzere dış finansmanın çekilmesi bu açığın finansmanında kritik öneme sahip olacaktır.”

Haberin Devamı

ENFLASYON VE İŞSİZLİK İKİ ÖNEMLİ ZORLUK
Türkiye’nin önünde bulunan iki önemli zorluğun yükselen enflasyon ve hala yüksek düzeylerdeki işsizlik olduğunun altını çizen Zachau, “Türkiye’de seyahat ederken özellikle gençler olmak üzere birçok insanın iş konusunda endişeli olduğunu görüyorum. Ancak hem aileler hem de şirketler yine geleceğe güvenle bakıyorlar. Geçtiğimiz yıla baktığımızda, eğilimlerin ve beklentilerin olumlu olduğu açıkça görülüyor” dedi.
Zachau, Yunanistan’ın ardından, borç krizinin Türkiye üzerindeki doğrudan ve dolaylı etkilerine yönelik soruya verdiği yanıtta, Türkiye’nin durumunun bazı avro bölgesi ülkelerden daha iyi olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
“Evet. Türkiye’nin şu andaki performansı AB’deki bazı ülkelerden daha iyi. Türkiye’nin kamu borcu gayri safi yurtiçi hasılasının (GSYH) yaklaşık yüzde 45’i düzeyinde; bu oran bazı ülkelerle karşılaştırıldığında yönetilebilir bir orandır.
Türkiye’nin yeni mali kuralla hedeflediği mali açık, avro bölgesindeki neredeyse tüm ülkelerdeki açıktan çok daha düşüktür. Ayrıca, Türkiye çoğu AB ülkesinden daha hızlı büyümektedir. Bununla birlikte, bu daha hızlı büyüme performansı, çoğu AB ülkesine göre daha keskin bir düşüşün ardından yaşanıyor ve Türkiye’deki insanların gelirleri hala AB’ye göre daha düşük. Türkiye’nin bu farkı kapatabilmesi için daha hızlı büyümesi gerekiyor. Uygulanacak iyi politikalarla birlikte, Türkiye’nin önümüzdeki yıllarda daha hızlı büyümesini bekliyorum.
Geleceğe bakacak olursak, Türkiye’nin kritik zorluklarla başa çıkmasında Dünya Bankası’nın Türkiye ile ortaklık ettiği alanlara iki örnek vermek istiyorum.
İlk olarak, Türkiye’deki her dört gençten biri işsiz durumdadır. Yeni ve daha iyi işler için bu gençlerin eğitilmesi temel bir gerekliliktir.
İŞKUR programlarını genişletmeye başlamıştır ve şu anda bu programlarının başarı oranının ölçülmesi ve zaman içinde bunların mümkün olduğunca etkin hale getirilmesi için bir çalışma yapmaktadır.
Daha fazla insana tekrar iş sağlayabilmek için bu konuda İŞKUR ile birlikte çalışıyoruz.
İkinci olarak, Türkiye insanlarına evrensel bir sağlık sigortası kapsamı sunuyor ve sağlık reformunda son birkaç yılda önemli başarılar elde edildi. Ancak, sistemin gelecekte mali açıdan karşılanabilir hale getirilmesi gerekmektedir. İnsanların bugün hastanelerde maliyetli bir şekilde aldığı tedavi hizmetlerinin çoğu için yerel hekimlerine başvuracakları aile hekimliği sisteminin oluşturulması önemli bir reformdur ve bu konuda da hükümetle birlikte çalışıyoruz.”

Haberin Devamı

“MALİ KURAL MÜKEMMEL BİR ADIM, ANCAK ETKİLİ UYGULANMALI”
Mali kuralın yeni bir çıpa olduğunu belirten Zachau, “mali kural çok önemli ve çok olumlu bir adımdır. Bu kuralı olumlu karşılıyoruz. İyi bir şekilde tasarlanmış. Açık için iddialı bir hedef ortaya koyuyor. Etkili bir şekilde uygulanması halinde, borcun oldukça yönetilebilir düzeylere (GSYH’nin yüzde 30’unun altına) çekilmesine yardımcı olacaktır. Dünyadaki deneyimler, iyi bir kural belirlendiğinden güçlü bir uygulamanın kilit bir öneme sahip olduğunu göstermektedir” dedi.
Mali kuralda uygulamasının önemine dikkat çeken Zachau, şöyle devam etti:
“Dolayısıyla, bir sonraki önemli adım güçlü bir uygulama performansı sergilemektir: bütçe süreci ile açık bağların kurulduğu, olası sapmalara karşı açık, tutarlı ve şeffaf müdahalelerin belirlendiği, Sayıştay’ın zamanında ve şeffaf denetimler yaptığı bir performans.
Ancak mali kuralın Türkiye’nin bu süreçte attığı mükemmel bir adım olduğunu bir kez daha vurgulamak istiyorum.”

Haberin Devamı

GENÇ NÜFUS TÜRKİYE’NİN EN ÖNEMLİ VARLIĞI...
İşsizlik ve istihdam konusuna da değinen Zachau, Türkiye’nin genç ve hızla artan genç nüfusunun, ülkenin en büyük ve önemli varlığı olduğunu ve gelecekteki büyüme için büyük bir fırsatlar sunduğunu kaydetti.
Genç ve hızlı artan nüfusunun bazı sorunları da beraberinde getirdiğinin altını çizen Zachau, şunları söyledi:
“(Genç ve hızlı artan nüfus) aynı zamanda eğitim ve istihdam konusunda en önemli yapısal zorluktur. Türkiye yapısal işsizlik sorununun olduğu tek ülke değildir. Buradaki sorun, işgücü piyasasına giren çok sayıdaki genç ile yeterli ve kaliteli işlerin eşleştirilmesi ve bunun uzun yıllar devam ettirilmesidir.
Neler yapılabilir? Bunun yollarından birisi şirketlerin yeni işçi işe almasını kolaylaştırmaktır. Birçok genç çalışan yarı zamanlı veya kısa süreli işçi olarak çalışma hayatına başlamaktadır. Türkiye’deki düzenlemeler bunu işverenler için güçleştirebilmektedir. Yarı zamanlı ve kısa süreli istihdamın kolaylaştırılması gençlere ve kadınlara yardımcı olacak ve daha fazla istihdam yaratılmasına katkıda bulunacaktır.
İkinci olarak, Türkiye, işsizler için çok az harcama yaparken, şirketlerin bu insanları işe almalarını daha maliyetli hale getirmektedir. İşsizleri daha iyi korumak ve aynı zamanda şirketlerin işgücü uyum çabalarını kolaylaştırmak, daha fazla istihdamın yaratılmasına yardımcı olacaktır ve eşit derecede önemli bir husus olarak, bu yardıma en fazla ihtiyaç duyan kırılgan gruplara yardımcı olacaktır.
Ayrıca, kısmen şirketlerin kayıtlı istihdamın katı maliyetlerine maruz kalmasından dolayı yüksek olan kayıt dışı istihdamın azaltılmasına yardımcı olacaktır.
Üçüncü olarak, işçilerin yeniden eğitimi ve yeniden iş bulmalarına yardımcı olunması da önemlidir. İŞKUR bunu yapmaktadır. İŞKUR şu anda iki yıl öncesiyle karşılaştırıldığında çok daha fazla mesleki eğitim sunmaktadır.
Buradaki kilit husus, bu hizmetlerin işverenlere ihtiyaç duydukları şeyi sağlamasıdır. Bu, işsizlerin sadece iş bulmalarına değil aynı zamanda daha iyi işler bulmalarına yardımcı olacaktır.
Uzun vadede ise eğitimin kalitesinin daha da yükseltilmesi gerekecektir:
modern bir piyasa ekonomisinde ihtiyaç duyulan becerilere yönelik eğitim; herkes için, kızlar ve kadınlar için, genç ve yetişkin erkekler için eğitim; çocuklar çok küçük yaşlardayken başlayan eğitim, daha iyi çocuk bakımı ve okul öncesi eğitim, bunlar Türkiye’nin uygulamaya başladığı ve Dünya Bankası olarak bizlerin güçlü bir şekilde desteklediği bir gündemi oluşturmaktadır.”