16.09.2008 - 11:07 | Son Güncellenme:
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) Başkanı Hasan Köktaş, Petrol Ofisi AŞ.’ye (POAŞ) rafineri lisansı verilmesi konusuyla ilgili henüz hiç kimseye "hayır" denilmediğini belirtirken, "Yalnızca mevzuatın olmayışından kaynaklanan bir gecikme var, başka bir şey yok" dedi.
EPDK Başkanı Hasan Köktaş, dün akşam iftar yemeğinde bir araya geldiği basın mensuplarıyla bir süre sohbet etti ve gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Basın mensuplarının "Neden PO’ya rafineri lisansı vermiyorsunuz?" şeklindeki sorusu üzerine Köktaş, POAŞ’ın Ceyhan’da rafineri lisansı için başvurduğu bölgede başka bir firmanın da elektrik santralı kurmak için lisans başvurusunda bulunduğunu hatırlatarak, şunları söyledi:
"Bir yere sektörün aynı alanında örneğin elektrikte iki başvuru birden oldu. Bununla izlenecek usul ve esaslar mevzuatta var. Fakat bir yere değişik enerji sektörlerinden (PO’nun rafineri lisansı, Diler İnşaatın da elektrik santrali kurmak için lisans başvurusunda bulunması gibi) birden fazla başvuru halinde izlenecek usul ve esaslar yok. PO’daki problem bu. Mevzuatın olmayışından kaynaklanan bir gecikme var, başka bir şey yok. Çünkü daha önce böyle bir durumla hiç karşılaşılmamış. Burada temel sıkıntı bu. Dolayısıyla biz şu anda bir yere farklı sektörlerde lisans başvurusu olması halinde izlenecek usul ve esaslarla ilgili düzenleme yaptık ve görüşe açtık. Burada süreç devam ediyor."
Konuyla ilgili düzenlemenin şu anda taslak halinde olduğunu vurgulayan Köktaş, tebliğ taslağında mülkiyet hakkına sahip olanlara lisans önceliğinin tanınması yönünde bir konunun kesinlikle bulunmadığını söyledi. Köktaş, "Taslak bir takım şeyleri öne arkaya koyarak sübjektiviteyi katiyen içermiyor, içermeyecekte. Tamamen objektif kurallar olacak" dedi.
"MELİH BEYLE HER GÜN GÖRÜŞÜYORUM"
PO Genel Müdürü Melih Türker’in "EPDK’dan resmen ’hayır’ denmedikçe, ısrarla rafineri kurma iznini bekleyeceğiz" sözlerinin hatırlatılması üzerine Köktaş, Melih Türker ile her gün görüştüğünü, konunun da devam eden bir dosya, sürecin de tanımlı bir süreç olduğunu kaydetti.
"HER İSTEYEN YATIRIMCI RAFİNERİ YAPABİLİR"
Bir gazetecinin, "Türkiye’nin toplam rafineri ihtiyacı ne kadar, Çalık
Ceyhan’a bir rafineri yapacaksa ikinci bir rafineriye ihtiyaç var mı?" şeklindeki sorusu üzerine Köktaş, yurt içinde yaklaşık olarak 30-32 milyon ton civarında bir petrol operasyonu olduğunu, piyasada birden fazla oyuncunun olmasının da rekabet, nitelikli mal ve hizmet üretmek açısından önemli olduğunu söyledi.
Köktaş, dolayısıyla liberal bir piyasada kaç tane rafinerinin olacağının yatırımcının riskinde olan bir konu olduğunu vurguladı.
"EPDK olarak siz karşılığı olmayacak bir rüzgar santrali lisansı verir miydiniz, bu tür düzenlemeler de sizin düşünmeniz gereken işlerin bir parçası değil mi?" şeklindeki soru üzerine Köktaş, rüzgar, HES gibi yatırımların kamu imtiyazı ve hakkı üzerine kurulu yatırımlar olduğunu, rafinerinin ise ticari riski alınabilecek bir yatırım türü olduğunu kaydetti.
Köktaş, "Yani Türkiye’de rüzgar ve HES yapılabilecek alanlar belli noktalardadır ve kamunun imtiyazındadır. O imtiyazı alan şirket o yatırımı yapmak zorundadır. Ama rafineri tamamen ticari bir operasyondur" dedi.
Çalık’ın lisans almasına rağmen neden yatırıma başlamadığına ilişkin sorular üzerine Köktaş, söz konusu lisansın daha yeni alındığını, enerji yatırımlarında yatırıma başlamak için belli bir süre verildiğini, zamanında başlamadığı için iptal edilen birçok lisansın da bulunduğunu bildirdi.
ÜST KURULLAR BAĞIMSIZ MI?
Üst kurulların gerçekten bağımsız olup olmadığına ilişkin sorular üzerine Köktaş, EPDK’ın idari ve mali özerkliğe sahip bir kuruluş olduğunu ve kararlarını 9 kişi ile verdiğini vurguladı.
Köktaş, "9 tane insanın yanlış karar vermesi mümkün değildir. Bugüne kadar EPDK’da alınan 80 binin üzerinde kurul kararı var. Bunların hiç birinde ayrımcılık olarak sayılabilecek bir karar yoktur" dedi.
PETROL FİYATLARI
Gazetecilerin ham petrol fiyatları düşmesine rağmen akaryakıt fiyatlarının aynı düzeyde düşmediğine ilişkin sözleri üzerine Köktaş, şunları söyledi:
"Dünyanın her yerinde bir malın fiyatı yükseliyorsa o malda stoka girersiniz. Petrol fiyatları da yükseldikçe piyasa maksimum stokla çalıştı. Bir de sektörde zaten stok yükümlülüğü var. Petrol fiyatlarındaki yükselişler hızlı bir şekilde fiyatlara yansıdı. Şimdi fiyatlar inmeye başladı ve elinizde bir stok maliyeti var. Yani sektör ortalama stok maliyetlerinin üzerinden hareket ettiği için petrol fiyatlarındaki düşme aynı hızlılıkla yansımıyor akaryakıt fiyatlarına."
Konuyla ilgili EPDK’nın yetkisini kullanmamasıyla ilgili çok eleştiri aldıklarını söyleyen Hasan Köktaş, piyasalara suni müdahalelerin topluma farklı zamanlarda ilave maliyet olarak geri döneceğini kaydetti.
"PETROLDE ŞEFFAF BİR SEKTÖR İÇİN ÇALIŞIYORUZ"
Petrol piyasası sektöründe rekabetin kalıcı tesisi ve şeffaflığı konusunda çalıştıklarını da anlatan Köktaş, söz konusu çalışmada son aşamaya geldiklerini bildirdi.
Rafineri çıkış noktasından tüketiciye varış noktasına kadar petrol fiyatlarının metodolojisinin şeffaflaştırılacağını kaydeden Köktaş, "Rafineri, dağıtım şirketleri metodolojilerini kamuoyu ile ya da paylaşması gerekenlerle paylaşacak. Yani rafineri, dağıtıcı firmalar ve bayilerin yani 3 ayağın fiyat metodolojisi de görülecek. Çünkü piyasa şeffaflaşmadığı sürece şikayetler hep olacak" diye konuştu.
"DOĞAL GAZ PİYASASI KANUNU DEĞİŞMELİ"
2001 yılında yürürlüğe giren 4646 sayılı Doğal Gaz Piyasası Kanunu ile
"doğal gaz fiyatlarının serbestleştirilmesi, denetime tabi bir piyasa modelinin oluşturulması, BOTAŞ’ın ticari ve işletim kısmının farklılaştırılması ve 2008’in sonuna kadar BOTAŞ’ın toptan piyasadaki payının yüzde 20’in altına indirilmesi" gibi hususların öngörüldüğünü, fakat bunlardan hiç birinin oluşturulamadığını ifade eden Köktaş, söz konusu kanunun değiştirilmesi gerektiğini söyledi.
EPDK, Enerji Bakanlığı ve BOTAŞ’ın oturup Doğal Gaz Piyasası Kanununda değişiklik yaparak bir piyasa modeli oluşturmaları gerektiğini kaydeden Köktaş, çok oyuncu, rekabetçi bir piyasanın ancak yeni bir kanun ile sağlanabileceğini bildirdi.
ELEKTRİK ENERJİSİNDE TASARRUF
Elektrikte maliyet bazlı fiyatlandırmanın çok daha önce yapılması gerektiğini kaydeden Köktaş, maliyet bazlı fiyatlandırmanın orta ve uzun vadede tüketicilerin lehine cereyan edeceğini, dünyada da bunun uygulamalarının bulunduğunu söyledi.
Köktaş, projeksiyonlarına bakıldığı zaman 2011 yılından sonra çok önemli yatırımların devreye gireceği için elektrik arz-talebinde bir problem yaşanacağını düşünmediğini bildirdi.
Enerjinin nasıl elde edileceğinden çok, uygun fiyat ve koşullarda elde etmenin daha anlamlı olduğunu kaydeden Köktaş, dünya ülkelerinin enerjiye bu şekilde yönettiklerini söyledi.
Elektrik tasarrufunun sadece bir ampul olayı olmadığını ifade eden Köktaş, üretim ve iletim ayaklarındaki tasarrufun çok daha önemli olduğunu vurguladı. Köktaş, "Talep yönetimini sadece bir ampul olayı ile gösteriyoruz. Halbuki Türkiye’de termik santrallerin kapasite kullanım oranı inanılmaz düşüktür. İletim ayağında da çok büyük kayıplar vardır. Dolayısıyla ben tasarrufun bir ampule indirgemeden tartışılması gerektiğini düşünüyorum. Son dönemde tartışılan verimli ampul, izolasyon gibi şeyler çok önemlidir ama 2 kalem yani üretim ve iletim mekanizmaları ulusal gücün verimli kullanılması açısından çok daha önemlidir" dedi.
ERMENİSTAN’DAN ELEKTRİK İTHALATI
Ermenistan’dan elektrik ithal edilmesi konusuna değinen Köktaş, EPDK’nın bu işleme izin vermesi için kontratın yapılarak EPDK’ya sunulması gerektiğini söyledi. Köktaş, konuyla ilgili izlenecek süreci şöyle anlattı:
"Ermenistan’da iletim hattı var, uzun yıllar alınmış zaten kısıtlı miktarda da olsa. Tedarik anlaşmalarını yaptıktan sonra lisans için bize gelecekler. Sonra ön izin verilecek. Ardından TEİAŞ’tan iletim hattı kiralama yöntemiyle alınacak. Ardından kime satacaksa, devlete satacaksa TETAŞ ile masaya oturacak veya doğrudan piyasaya satacak." EPDK’nın daha önce yapılan Ermenistan’dan elektrik ithalatı izin başvurusunu reddetmesine açıklık getiren Köktaş, "Bir başvuru yapmışlar, usul ve esasları tamamlamamışlar. Hali hazırda bize başvurduğu yeni çıktı ortaya. Biz reddettiğimizde Ermenistan’la ilişkiler gelişmemişti. TEİAŞ’ın sitesine girin, Ermenistan hattı kapalıdır. Dışişleri Bakanlığından gelen bir şeydir o. Bir ülkenin dış politikası ile ilgili şeylerdir. İletim hattı olmadan elektrik veremem ki" diye konuştu.