Milliyet Enerji Stratejik noktalarda depolamalı sistemler zorunlu olmalı

Stratejik noktalarda depolamalı sistemler zorunlu olmalı

30.03.2023 - 09:08 | Son Güncellenme:

Konteyner depolama sistemleri hastanelerde olsaydı, hiçbir yakıt gereksinimi olmadan, birkaç günlük elektrik sağlanabilirdi. Bunlar şebeke elektriğini regüle ediyor, ihtiyaç halinde devreye giriyor. Depremde yaşadığımız gibi bir yakıt ihtiyacı sorunu da olmazdı.

Stratejik noktalarda depolamalı sistemler zorunlu olmalı

Enerji Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (ENSİA) Yönetim Kurulu Başkanı Alper Kalaycı:

Haberin Devamı

DEPREM SIRASINDA ENERJİ ALTYAPILARI, ELEKTRİK İLETİM HATLARI VE SANTRALLERİ SİZCE NASIL BİR SINAV VERDİ BU DEPREMDE?

Çok da kötü bir sınav vermedik aslında. Özellikle afet bölgesindeki rüzgar ve güneş santrallerinin, çatılarda bulunan güneş santralleri hariç, rüzgar türbinlerinin hiçbirinde hasar oluşmadı. Elektrik üretimine ara vermediler. Ama bu sürede Türkiye elektrik enerjisinin yaklaşık yüzde 2’sine karşılık gelen, 2800 MW’lık Afşin Elbistan Santrali durdu, tekrar devreye almak haftalar sürdü. Temiz enerji sektöründeki yatırımlar bu süreçte zarar görmedi. Keşke bu yatırımlarımızı bir kısım depolamalı sistemlerle de kombine etmiş olsaydık. Özellikle afetin ilk günlerinde hiç elektrik olmaması, insanların telefonlarını bile şarj edememesi, baz istasyonların devreden çıkması gibi olayları da hiç yaşamayabilirdik. Zaten temiz enerjinin en büyük önemi bu, tek bir noktada yüksek enerji üretip bu enerjiyi kilometrelerce kablolarla bir yere taşımaktan ziyade, tüketimi olduğu yerde noktasal üretim yapabiliyorsunuz. Yine hatırlarsanız, eskiden kesintili kaynaklar olduğu için çok laf edilirdi güneş ve rüzgara. Ama artık günümüzde ulaştığımız teknolojik seviye, depolama sistemleri, artık çok hızlı bir şekilde gelecek olan hidrojen konusu, buna fazlasıyla imkan veriyor. Yani bu depolama sistemleri vasıtasıyla oradaki üretimle-tüketim dengesini sağlamak, teknolojik olarak mümkün konuma geldi.

Haberin Devamı

Stratejik noktalarda depolamalı sistemler zorunlu olmalı

YENİ RES’LERİN ÇOĞU DEPOLAMALI OLACAK

GÜNEŞTE ÖRNEĞİN BATARYALI SİSTEMLER VAR, RÜZGARDA TÜRKİYE’DE KURULU DEPOLAMALI SİSTEMLER VAR MI?

An itibariyle rüzgarda depolamalı sistemler yok (Türkiye’de). Çünkü bununla ilgili yönetmelik yeni çıktı. Birçok başvuru var, o başvuruları değerlendirmeye aldıktan sonra, çok hızlı bir şekilde depolamalı RES’ler de devreye girecek. Şu an lisans almakla ilgili sıkıntılar var, daha doğrusu lisans verilmiyor devlet tarafından. Bu depolamalı sistemleri kuranlara direkt ön lisans verme hakkı tanındı ve çok uçuk sayıda başvurular geldi. Şimdi afet, ardından seçim nedeniyle ön lisans verme süreci bir süre gecikebilir. Ama sonrasında yeni yapılacak olan RES’lerin önemli bir çoğunluğu depolamalı olarak yapılacak. Bu yüzden şebekeyi de rahatsız etmeyecek, şebekedeki önemli bir durumda devreye girip şebekeyi besleyebilir sistemler olacak rüzgar olmasa bile.

Haberin Devamı

ŞEBEKE ALTYAPISINA YATIRIM EKSİK

Ancak GES veya RES de olsa bu santraller ana şebekeye ve iletim hatlarına bağlı. Deprem bölgesinde de nakil hatları çöktü. Yurtdışındaki örneğin mikro grid’ler (şebekeler) bağımsız merkezi olmayan yapılar ön plana çıkıyor.
Doğru, aslında hem mikro grid hem de smart grid (akıllı şebeke) çok önemli. Şu an Türkiye’deki şebeke buna uyumlu değil. Eski ve yatırımlar yapılmıyor şebeke altyapısıyla ilgili. Zaten o yüzden daha fazla rüzgar ve güneşin bağlanmasında sıkıntı yaşanıyor, şebeke tarafı yeteri kadar güçlü olmadığı için. Dediğiniz gibi, mikro gridler olduğunda ana sistemdeki bir çöküş olsa da en azından, oradaki bir sanayi bölgesi olabilir, o bölgeyi kurtaracak, ana şebekeden bağımsız elektrik alacak. Şunu söylemek isterim, yeni yapılacak sistemlerde tabii bir trafo merkezine bağlantı yapacaklar ama en azından o aradaki bağlantılar çok daha yeni teknolojiyle yapılacağı için bu olası bir depremde çok daha az hasar görecek.

Haberin Devamı

NEDEN VE NASIL YENİ SİSTEMLER KULLANILACAK BUNU BİRAZ DAHA AÇAR MISINIZ?

Türkiye’deki yüksek gerilim hatlarının önemli bir kısmı 30, 40, 50 yaşında. 30-40 sene öncesinin teknolojisiyle yapılmış, direkler, kablolar, trafolar veya bağlantılar. Bir de bugünün teknolojisiyle yapılmış, daha modern, daha düzgün, daha az kayıplı trafoların olduğunu düşünün. Daha güvenilir olacak. Şebekenin kalitesini de yükseltecek. Ama şunu da özellikle söylemek istiyorum, ülkemizin her ne kadar rüzgar türbini ve güneş paneli koymak gibi bir çabası olsa da şebekemizi de hızlı bir şekilde güncelliyor olmamız gerekiyor.

DEPREM SONRASINDA JENERATÖRLER VARDI AMA YAKIT SIKINTISI OLDU, YOLLARDAN GETİRİLEMEDİ. İŞİN TEMİZ ENERJİ KISIMLARI VAR, AMA HALA KULLANDIĞIMIZ BENZİN DE SIKINTI OLDU. ENERJİYE ÖZEL NASIL BİR SİSTEM KURMAK GEREKİYOR?

Haberin Devamı

Özellikle Kuzey Avrupa ülkelerinde insanlar kendi elektriğini kendi depolayabiliyor ve bunu hidrojenle bile yapabiliyor. Bu hanelere, çiftliklere kadar düşmüş durumda. Örneğin Kuzey Almanya’da konteyner şeklinde depolama üniteleri var. Böyle bir konteyner depolama sistemi bir hastanede olsaydı, hiçbir yakıt gereksinimi olmadan, hastanenin birkaç günlük elektriğini sağlayabilirdi. Bunları yan yana, üst üste gruplayabiliyorsunuz. Bu depolama üniteleri şebeke elektriğini regüle ediyor, ihtiyaç halinde devreye giriyor. Bir jeneratör olup onu tüketmek eski teknoloji, bu şekilde bir depolama sisteminiz olacak ve şebeke elektriği sayesinde, o depolama aküleriniz diyelim, dolu vaziyette bekleyecek. Olası bir kesintide direkt akünüzden enerjinizi sağlayacaksınız. Bu yüzden, son depremde yaşadığımız gibi bir yakıt besleme, yakıtım bitti derdi olmayacak. Konteynerleri üst üste koyduğunuzda, bir hastanenin, bir okulun 10 güne kadar elektriğini depolayabileceksiniz.

YENİ SİSTEMLERİN ZORUNLU OLMASI LAZIM

Bununla ilgili Tesla’nın da çalışmaları var, evlerde kullanılan depolama üniteleri şeklinde. Bildiğiniz lityum akülerle yapma şansı zaten var. Yurtdışında özellikle İskandinav ülkelerinde bunu hidrojenle yapıyorlar. Hidrojeninizi kendiniz üretip depoluyorsunuz, şebeke gittiği an depolamış olduğunuz hidrojeninizden tekrar elektrik üretip kullanıyorsunuz. Oradaki hazır enerjiniz bir hafta boyunca elektriğinizi sağlarken, dışardan mazot ya da jeneratör gibi bir şeye ihtiyaç duymayacak. Hastanelerde özellikle bu tip sistemlerin yüzde yüz zorunlu hale getiriliyor olması lazım. Bu tip sistemler çok daha kolay devreye girip çıkabiliyor.

TÜRKİYE’DE DURUM NASIL, BİZ ÜRETİYOR MUYUZ DEPOLAMA TEKNOLOJİLERİNİ YA DA YENİ TEKNOLOJİLERE ADAPTASYONUMUZ NE DÜZEYDE?

Birkaç tane firma hücreleri gruplayarak akü imal ediyor Türkiye’de. Ama orada hammadde bazında şu an değerli metallerde de Çin bağımlılığı var. Bu birkaç firma, Türkiye’de üretim tesislerini kurmaya başladılar, güzel bir hareketlenme var. Elektrolizör veya hidrojen tarafında şu anda resmi bir imalat yok, ama bununla ilgili de yine elektrik tüketimi ve enerji tüketimi çok yüksek olan Tüpraş gibi firmalar en azından kendi yatırımlarını yapacaklar ve bir gün tüm enerjisini hidrojenden karşılıyor olacak. Mesela İsveç’te bir çelik firması, yüzde yüz yeşil hidrojenden çelik elde edebiliyor. Enerji tüketimi çok yoğun olduğu çeliği özellikle örnek veriyorum. Çelik üretiminde bile hidrojenle halledebiliyorsanız, onun dışındaki her şeyi halledebilirsiniz.

DEPOLAMALI GES VE RES’LER İÇİN MEVZUAT HAZIR, LİSANSLARA TALEP VAR, PEKİ AFETLERE HAZIRLIKLI OLMAK ADINA BU SİSTEMLER NASIL YAYGINLAŞACAK?

Elektriği aslında ben ikiye grupluyorum. Bir tanesi bu işin ticaretini yapan yani yatırımcı tarafı, yani herhangi bir kaynakta elektriği üretip satan taraf, rüzgar, güneş, doğalgaz, her neyse. Bu yatırımcı tarafı özendirildi, teşvik ediliyor. Nasıl? Sen depolamalı RES başvurusunda bulunursan ben sana ön lisans vereceğim denildi. Yatırımcı tarafında çok büyük bir iştah var bununla ilgili. Yatırım tarafındaki sorun, bu lisanslar zamanında verilip, zamanında kontrol edilip devreye alınırsa çok güzel, yatırım tarafı çözüldü diyebilirim. Bir de işin, bireysel, kurumsal veya kullanıcı tarafı var. Hastaneler, askeri bölgeler vs.ler. Buralarda herhangi bir zorunluluk yok. Bence bazı önemli stratejik yerlerde de devletin zorunluluk koymasında fayda var. Ya da bu yapılırsa elektriği daha ucuza vermek gibi teşvikler söz konusu olabilir.