Ekonomi Türkiye’den iklim anlaşması hamlesi

Türkiye’den iklim anlaşması hamlesi

28.09.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:

.

Türkiye’den iklim anlaşması hamlesi

Paris İklim Anlaşması küresel ısınmaya karşı şu ana kadar atılan en somut adımdır. Evrenseldir ve bağlayıcıdır. İklim değişikliğinin yıkıcı etkilerine karşı uyum kabiliyetinin ve iklim direncinin artırılmasını; küresel ortalama sıcaklık artışının sanayileşme öncesi döneme göre 2°C altında tutulması; ayrıca bu artışın 1.5°C’nin altında tutulmasına yönelik küresel çabaların sürdürülmesini hedef olarak belirlemişti.

Haberin Devamı

Her ülkeye karbon salımını azaltmak için hedefler koyma yükümlülüğü getirmiş ve bu hedeflerin beş yılda bir gözden geçirilmesini istemişti. Dünyanın düşük sera gazı emisyonu yayacak bir kalkınma modeline geçişi öngörmüş ve bu geçişin finansmanının sağlanmasını hedeflemişti.

Onay gerekiyor

Ve bunun için tüm ülkelerin kendi imkanları ölçüsünde katkıda bulunmalarını amaçlamıştı. Küresel çapta temiz enerjiye geçilmesine vurgu yapmış ve kaynakların iklimi kirleten katı yakıtlara harcanmaması gerektiğini belirtmişti.

Anlaşma 2015’te Paris’te yapılan 21.Taraflar Konferansı’nda (COP21) kabul edildi. Yürülüğe girmesi için küresel sera gazı emisyonlarının yüzde 55’ini oluşturan en az 55 ülkenin anlaşmayı onaylaması koşulu vardı. Bu koşulun sağlanmasının ardından 4 Kasım 2016’da yürürlüğe girdi.

Haberin Devamı

Türkiye ise anlaşmayı 22 Nisan 2016’da imzaladı ancak hala taraf olmadı. Anlaşmanın yürürlüğe girmesi için ülkelerin parlamentoları tarafından da onaylanması gerekiyor. Anlaşmaya imza atan 197 ülke arasında parlamento onay süreci tamamlanmadığı için taraf olmayan 6 ülkeden biriyiz. Diğerleri İran, Irak, Libya, Yemen ve Eritre. OECD ve G-20’de ise tek ülkeyiz.

Neden taraf olunmadı?

Türkiye iklimle ilgili yeterli finans kaynağına ulaşamadığı ve gelişmekte olan ülkelerle eşit koşullardan yararlanamadığı için anlaşmayı şu ana kadar onaylamadı. Finans ve teknoloji desteklerine erişebilmek bakımından gelişmiş ülke muamelesine tabi tutulmak yerine, kendisi ile benzer konumdaki ülkelerle aynı şekilde muamele görmek istiyor. Taraf olmamanın ardındaki diğer bir neden ise ekonomik büyüme ve nüfus artışı gibi ölçütler dikkate alındığında Türkiye’nin mutlak emisyon azaltımı yapması imkansız olmasıydı.

Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan BM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, Paris İklim Anlaşması’nı atılacak yapıcı adımlara uygun şekilde ve Türkiye’nin ulusal katkı beyanı çerçevesinde önümüzdeki ay TBMM onayına sunmayı planladıklarını söylemesi ile konu yeni bir aşamaya geldi.

Türkiye taraf olmakla bazı yükümlülüklerin de altına girecek. Paris Anlaşması aslında statik olmayan bir anlaşmadır. Orada yer alan taahhütler ülkeler için maksimum yapılması gerekenler olmayıp minimum olanlardır. Anlaşma ülkeleri zaman içinde daha fazla katkıda bulunmaya zorlayacak şekilde tasarlanmıştır. Bu anlaşmanın ileri aşamalarında fosil yakıtlardan tamamen vazgeçmek bile yer almaktadır. Türkiye’nin “Taraf” olma hamlesi yeni taahhütleri getirse de doğru yönde atılmış bir adımdır.

Haberin Devamı

Zorunluluktan kaynaklandı

Paris’teki 2015 toplantısının ardından bir sonraki “Taraflar Konferansı” Kasım’da İskoçya’nın Glasgow şehrinde toplanacak. Aslında bu toplantı 2020 Kasım’da yapılacaktı ama pandemi nedeniyle toplanamadı. COP 26’da Paris Anlaşması çeçevesinde kaydedilen ilerleme değerlendirilecek. Ülkelerden her 5 yılda bir sunmaları gereken Ulusal Katkı Beyanları’nı güçlendirmeleri istenecek. Türkiye anlaşmaya resmen taraf olmasa da Ulusal Katkı Beyanı’nı 2015 Eylül ayında sunmuştu. 

Türkiye’nin önemli konulardaki görüşmelerde söz hakkı olabilmesi için Paris Anlaşması’na taraf olma işlemini Glasgow’daki COP26’ya kadar tamamlaması gerekiyor. Paris Anlaşması’na “Taraf” olmadan Glasgow’a gitmek Türkiye’yi zor durumda bırakabilir.

Haberin Devamı

Küresel ısınma

Türkiye küresel ısınmadan en fazla etkilenecek coğrafyalardan birinde yer alıyor. Akdeniz havzası iklim değişikliğinin olumsuz etkilerine karşı en hassas bölgelerden biri. Su kaynaklarının azalması ve çölleşme gibi ciddi tehditlerle karşı kaşıya bulunuyor. Bu nedenle havza ülkelerinden biri olan Türkiye’nin sürece aktif katılımı önem taşıyor.

AB’ye ihracat yapan ülkeleri gerekli uyum önlemlerini almadıkları takdirde olumsuz etkileyecek olan Avrupa Birliğinin “sınırda karbon düzenlemesi” gibi gelişmeler de Türkiye’yi aksiyon almaya zorluyor.  Nitekim Türkiye bu etkiyi sınırlandırmak için bir süre önce bir yol haritasi niteliğinde “Yeşil Mutabakat Eylem Planı” yayımlamıştı.

Tüm bunlardan dolayıdır ki; Türkiye’nin “taraf” olma açıklaması bir yönüyle zorunluluktan kaynaklanıyor. Ancak zorunluluk da olsa, gönüllülük de olsa desteklenmesi gereken ve doğru yönde atılmış bir adımdır. Çünkü Ağustos’ta yayınlanan Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli ‘Değerlendirme Raporu’ gösterdi ki; iklim değişikliğinin etkisiyle sıcak hava dalgaları, şiddetli yağışlar ve kuraklık şiddetini artıracak ve daha sık görülecek. Ve çok yakın gelecekte somut adımlar atılmazsa geri dönüşü olmayan bir süreç başlayacak.