Son Güncellenme:
Özellikle Türk toplumunun evlerinde buhar üretimi oldukça yüksektir. Ev yaşamını seven ve benimseyen insanlar olduğumuzdan faaliyetlerimiz genelde ev içinde gerçekleşir.
Sokaktaki is kokusu ya da yer sıkıntısı nedeniyle çamaşırlarımızı evin içinde kurutmayı severiz.
Banyolarda çok fazla cam olmadığından ve menfezler de bilinçli olarak kullanılmadığından ya da yetersiz geldiğinden evin içinde devamlı bir buhar üretimi söz konusu olur.
Camlarımızdaki buğudan da görebileceğimiz bu buharın fazlası, insan için de binalar için de zararlı olacaktır.
Fazla buharı solumak, insanlar için rahatsızlık verdiği gibi, binaların da erken yıpranmasına neden olmaktadır. Nefes alan boyalar ya da bina malzemeleri de bu fazla buharı dışarı çıkarmada yetersiz kalacaktır. Dolayısıyla rutubet, tavan ve duvarlarda kararmalar hatta daha kalıcı ve binanın erken tükenmesine neden olan arızalara yol açacaktır.
Bu yüzden evdeki buhar ve koku rahatsız edici seviyeye gelmeden önce evi havalandırmak gerekmektedir.
Yaşam alanımızı ısıtmak ve sıcaklığı korumak zaten yeterince zorken, havalandırma fikri biraz ürkütücü gelebilir.
Evi Havalandırmanın En Ekonomik Yolu
Evin ısı değerini kaybetmemek bizim için çok önemlidir. Doğalgazı ya da sobanın ısısını sokağa savurmamak için evi olabildiğince hızlı şekilde havalandırmak gerekmektedir. Bu nedenle genelde evimizi havalandırmak için kullandığımız, vasistas diye adlandırılan yukarı doğru açılan pencereleri saatlerce açık bırakmak, enerjiyi sokağa savurmamıza neden olmaktadır.
Evdeki buharı ve kokuyu çıkarmanın en etkili ve ekonomik yolu, ısı yalıtımı konusunda çalışan uzmanların savunusuna göre, birkaç dakika (sizin için yeterli geldiği süre) boyunca evin bir köşesinden diğer köşesine karşılıklı camları açarak; halk arasında "cereyan yapması" olarak nitelendirilen hava akımını sağlamak olacaktır.
Kısa sürede havanın değişmesiyle birlikte camlar yeniden kapatılarak, içinde oksijen bulunan yeni ortamı, tüm ev tamamen soğumadan yeniden ısıtabiliriz.