Mehmet Çelik

Mehmet Çelik

bizans@gmail.com

Tüm Yazıları

Jaguar, Amazon yağmur ormanlarının derinliklerinde yaşayan kabileler için rüyaların efendisi ve ormanın hükümdarıdır. Yerlilerin inançlarına göre bu kutsal hayvana, tanrıların habercisi olma görevi verilmiştir: güçlü kükremesiyle fiziksel dünya ile ruhlar alemini birleştiren ve gerektiğinde insana dönüşebilen bir kılavuzdur. Sebastiao Salgado işte böyle bir jaguardı; iki dünya arasında gezinen bir fotoğrafçıydı.

25 Mayıs 2022’de Roma’daki Maxxi Müzesi’nde Salgado’nun fotoğraflarından oluşan Amazonia sergisinin karanlık atmosferinde dolaşırken ürperdiğimi hatırlıyorum. Amazonia sergisi, fotoğrafa meraklı herkesin aklını başından alacak bir tecrübeydi, ben de çok etkilendim. Jean-Michel Jarre’ın eseri olan orman seslerinin elektronik müzikle karıştığı bir ortamda Salgado’nun gözlerinden yağmur ormanlarında yaşayan insanları ve diğer canlıları gördüm. Nasıl bir ses teknolojisi kullanılmış bilmiyorum fakat sergiyi gezerken sanki ormanın tam kalbindeymiş gibi hissettim.

Haberin Devamı

Jaguar ile Salgado

Salgado altı yıl Amazon’da yaşadı. Yanomami’den Kuikuro’ya, Awá’dan Macuxi’ye kadar on iki farklı yerli kabileyle zaman geçirdi. Tıpkı şamanların ruhlar aleminde yolculuk etmesi gibi, o da bu toplulukların en mahrem anlarına, ritüellerine, boyama sanatlarına, avcılık geleneklerine sızdı. Salgado, modern dünyanın hiç görmediği bir gerçekliği görüntüledi. Jaguar, kutsal gücüyle iki farklı boyut arasında köprü kurabilirmiş. Salgado’nun fotoğrafları da görünen ile görünmeyen, çağdaş dünya ile ilkel bilgelik, fiziksel görüntü ile ruhsal deneyim arasında geziniyordu.

Salgado’nun en çarpıcı özelliği, toplumun gözden kaçırdığı insanları görünür kılma yeteneğiydi. Afrika’nın kırsal bölgelerindeki çiftçilerden Brezilya’nın altın madenlerindeki işçilere Ruanda’daki mültecilere kadar fotoğraf makinesini hep yoksullara ve ezilmişlere çevirdi. Salgado, sıradan insanların hayatlarını destansı bir boyuta taşıyarak, onları görünmez olmaktan kurtardı.

Brezilyalı fotoğrafçı ve çevreci Sebastiao Salgado, Paris’te daha doğrusu ikinci vatanında 23 Mayıs 2025’te 81 yaşında lösemi nedeniyle vefat etti. Aslında bir iktisatçı olan Salgado 1973’ten itibaren kendini bütünüyle fotoğrafçılığa adadı, 1960’ların sonuna doğru Brezilya’daki askeri diktatörlükten kaçarak eşi Lélia Wanick Salgado ile birlikte Paris’e yerleşmişti. Salgado 1944’te, Amazon yağmur ormanlarından sonra Brezilya’nın en yüksek biyolojik çeşitliliğe sahip bölgesi olan Atlantik Ormanları’na yakın Aimorés şehrinde doğmuştu. Hayatının son dönemlerinde çevre aktivizmi ve doğa fotoğrafçılığına ağırlık veren Salgado, “Genesis” projesiyle dünyanın el değmemiş doğal güzelliklerini kayıt altına aldı. Eşi Lélia ile birlikte kurdukları Instituto Terra (Toprak Enstitüsü) aracılığıyla Brezilya’da doğduğu topraklarda 1500 dönümden büyük tahrip edilmiş bir araziyi sadece 23 yılda bir ormana dönüştürerek somut bir çevre mirası bıraktılar.

Haberin Devamı

Hayatı boyunca hep siyah-beyaz fotoğraf çeken Salgado, eserlerindeki teknik mükemmellik ve güçlü kompozisyonlarıyla tanındı. Fotoğrafları dünyanın en iyi müzelerinde sergilendi ve 2024’te Sony Dünya Fotoğrafçılık Ödülleri’nde Fotoğrafçılığa Üstün Katkı Ödülü’nü aldı. Wim Wenders ve Salgado’nun oğlu Juliano Ribeiro Salgado’nun yönettiği 2014 yapımı “Toprağın Tuzu” belgeseli mutlaka izlenmesi gereken belgeseller arasında ilk sıralarda yer alıyor.

Haberin Devamı

Salgado’nun sağlığı, 1990’larda geçirdiği sıtma, 1999’da İstanbul’da uğradığı saldırı, 2010’da Endonezya’da kaptığı kemik iliği fonksiyonlarını etkileyen falciparum sıtması nedeniyle bozulmuştu. Son yıllarında lösemiyle mücadele ediyordu.

“Tüm kalbimle, tüm enerjimle, sahip olduğum tüm tutkuyla dileğim, 50 yıl sonra bu kitabın kayıp bir dünyanın kaydına benzememesidir. Amazonia yaşamaya devam etmeli.” Bu cümleler sergi kataloğunun girişinde yer alıyor ve bir şamanın, bir koruyucunun, bir jaguar-insanın sözlerinden başka bir şey değil.