20.03.2009 - 15:26 | Son Güncellenme:
Yeni nesil oyunlar arasında belki de en ilginç atmosfere ve oynanabilirliğe sahip olan oyunlardan biri de Bioshock . İkinci dünya savaşı sırasında dünyadaki en yetenekli sanatçıları, bilim adamları, doktorları ve zenginleri su altında yaratılan bir şehirde savaştan izole bir şekilde koruma altına alan çılgınca bir deneyin ortasında buluyoruz kendimizi. Bir uçak kazasıyla başlayan oyunda gitgide gelişen olaylar ve deliliğin ortasında, genleriyle oynanmış insanlar ve bu genlerin peşindeki “Big Daddy” ve “Little Sister”larla çok uykusuz geceler geçireceğiniz garanti. Bu oyunu oynarken unutmamamanız gereken tek kural: “Hayatta hiçbirşey tesadüf değildir !”
Beyazperdeye de uyarlanan ve geçtiğimiz günlerde beşinci oyunuyla oyun severlerin beğenisine sunulan Resident Evil, t-virus olarak adlandırılan bulaştığı insanları zombiye çeviren bir virüsün ardından hayatta kalmaya çalışan insanları konu alıyor. Racoon City şehrinde başlayan ve bütün dünyaya yayılan bu virüsün etkilerini konu alan oyun gerek atmosferi gerek birbirinden karizmatik karakterleriyle “survival horror” isimli tarzın da öncülerinden. Resident Evil bulmacaları, insanı geren atmosferi ve hiç bitmeyen temposuyla gelmiş geçmiş en korkunç oyun serilerinden.
Cinayet araştırmacısı bir adli tıp dedektifiyken birden bire bir katil zanlısı olan bir adamın korku dolu öyküsününü konu alan oyun, piyasaya sürüldüğünde aşırı derecede yüksek olan şiddet dozu yüzünden çok eleştirilmişti . Oyunda bitmek tükenmek bitmeyen silahlı çatışmalar, her düşmanı öldürdüğümüzde üzerlerinden düşen kurşunlar veya her kapının arkasında bulacağımız ilk yardım paketleri ne yazık ki bulunmuyor. Eğer bir silah bulursanız ve içersinde yeterli sayıda kurşun varsa kendinizi şanslı hissetmelisiniz zira oyunda kullanacağınız silahlardan bahsetmek gerekirse güçlü yumruklarınız, yıkık bir duvardan sökeceğiniz bir demir parçası, kırılmış bir mobilyadan çıkan çivili bir tahta parçası veya kırık bir su borusu diyebiliriz. Sanırım bunlar oyunun şiddet ve korku dozu hakkında yeterli olmuştur. Aman dikkat ! Boşa harcayacağınız her kurşundan sonra çok pişman olabilirsiniz.
Dead Space için son zamanların en çok ses getiren, sessiz sedasız gelip gönlümüzde taht kuran oyunlardan biri desek abartmış olmam. Gelecekte geçen oyunda haber alınamayan bir araştırma gemisine yardım etmek amacıyla giden bir mühendisi kontrol ediyoruz ve kız arkadaşımızda bu geminin murettebatından biri. Vahşet dozu oldukça yüksek olan oyunun öncesini anlatan bir animasyon filmi de mevcut. Tavsiyemiz, önce bu animasyon filmini izleyip sonra oyunu oynamanız. Yaşasın “Plasma Gun” !…
Half Life’ı kelimelerle anlatmak gerçekten çok zor. Ters giden bilimsel bir deney, başka bir gezegenden açılan bir portal ve dünyaya doluşan uzaylılar. Böyle kısaca özetlemeye çalışmak bile gerçekten çok anlamsız. Her anını diken üzerinde oynayacağınız, gelmiş geçmiş en iyi oyunlardan sayılan Half Life serisi, gerek konusu gerek atmosferi gerek oyun tarihinde çığır açan ve bir çok oyuna örnek olan oynanabilirliğiyle korku ve heyecan dolu anlar yaşamanız için biçilmiş kaftan. G-Man’a dikkat !
Doğa üstü güçleri yüzünden korumaya alınmış, üzerinde türlü deneyler yapılan küçük bir kızın intikamını konu alan oyunda, ordu tarafından kurulan doğa üstü olayları araştıran bir özel timin üyesini yönetiyoruz. Birincil şahıs gözünden görerek ilerlediğimiz oyunda oldukça ter dökeceğiniz hızlı çatışmaların yanında gerçekten çok korkutucu sahnelere rastlamak mümkün. Sürekli bir görünüp kaybolan Alma isimli bu küçük kız oyunu bitirene kadar en büyük kabusunuz olacak.Karanlık atmosferi, güzel grafikleri ve özellikle zaman yavaşlatma özelliğiyle çatışma sahnelerini görsel bir şölen haline getiren oyunun ikinci bölümü de geçtiğimiz günlerde piyasaya sürüldü.
Kulağa bir ilaç ismi gibi geliyor olabilir. Birbirinden bağımsız iki bölüm olarak çıkan oyun bundan yıllar önce görselliğiyle ağzımızı iki karış açmamıza sebep olmuştu. İlk oyunda kocası lanetli bir büyücü tarafından ele geçirilen çaresiz zavallı bir kadının hayatının nasıl bir kabusa dönüştüğünü, ikinci oyunda ise hayal ile gerçeği birbirine karıştıran bir adamın kabus dolu yaşamını bizimle paylaşan oyun tamamiyle gerçek karakterler içeriyor. “Video adventure” olarak tabir edilen tarzın en güzel örneklerinden olan oyunu bulmak veya tekrar oynamak için iyi bir araştırma yapmanız lazım. Bulduğunuzda pişman olmayacağınız garanti.
Usta korku yazarı ve yönetmen Clive Barker’ın yazdığı, 2001 yılında piyasaya sürülen Undying isimli oyunda, tarih öncesinden kalma her türlü paranormal olayı ve normal gözle görülemeyenleri gösterebilen gizemli bir taşa sahip eski bir askeri yönlendiriyoruz. 1. Dünya savaşı sonrasında geçen hikayede, eskiden bizim hayatımızı kurtaran ordudan arkadaşımız bir gün bizden yardım ister. Hemen apar topar şatosuna gideriz ve olaylar başlar. Arkadaşımızın psikopat sülalesinin çevresinde gelişen olayları çözerken korkudan karnınıza ağrılar girebilir.Unutmayın hiç bir şey göründüğü gibi degildir !
“Sisler içersinde, lanetli bir kasaba.. Neden burada olduğunuzu bilmiyorsunuz. Ansızın siren sesleri yükseliyor.. sesler yükseldikçe kasaba değişiyor, çürüyor. Bir tarafınıza baktığınızda yerlerde sürünen veya üzerinize koşan acaip yaratıklar diger tarafınızda elinde boyunuz kadar kılıcıyla ve tüm ihtişamıyla Pyramid Head ve silahınızda sadece beş kurşun var.” Bu cümleler sanırım Silent Hill serisinin ne kadar korkunç bir oyun olduğunu anlatmaya yetmiştir. Silent Hill serisi belkide bir oyunda görebileceğiniz en etkileyici hikayeleri içeriyor. Bir bölümde kızını kaybetmiş bir baba, diğer bölümde ölmüş karısından mektup alıp Silent Hill’de buluşmaya giden bir adam gibi. Muhteşem müzikler eşliğinde yaşayacağınız korku ve gerilimi anlatmaya kelimeler yetmez. Eger bu tarz oyunlardan hoşlanıyorsanız mutlaka Silent Hill serisini oynamalısınız. Unutmadan belirtmekte fayda var. Silent Hill’in başarılı bir beyazperde uyarlaması da mevcut.