Belli başlı bazı kısımları ile Türkiye’ye benzeyen İspanya, aynı zamanda sözleri üzerinden de bu topraklarda çok fazla seviliyor. Aşk ve sevgi ile beraber hayat üzerine kurgulanmış olan çok özel İspanyolca sözler, günümüzde Türkçeye çevrilerek değerlendirme imkanı tanınmaktadır. Üstelik bu paylaşım hem Türkçe hem de İspanyolca olarak yapılabilmesi için, bu derin anlama sahip olan cümleler yan yana verilmektedir. Özel olarak hazırlanmış İspanyolca sözlerini, Türkçe açıklaması ile beraber sosyal medya platformlarında paylaşabilirsiniz. Özellikle aşk ve sevgiyi anlatan İspanyolca sözler, günümüzde çok daha fazla tercih ediliyor. Duygu ve düşünceleri en iyi şekilde anlatabilmek için bu sözler arasından tercih yapabilirsiniz.
Si amas algo, déjalo libre. Si vuelve es tuyo, si no, nunca lo fue(Birini seviyorsanız, gitmesine izin verin. Dönerse zaten hep size aitti; dönmezse zaten hiç size ait olmadı)
La amabilidad es el lenguaje que el sordo puede oír y el ciego puede ver.(Nezaket, sağırların duyabildiği, körlerin de görebildiği bir dildir.)
Ser honesto puede no traerte muchos amigos, pero siempre te traerá los amigos correctos.(Dürüst olmak belki size çok sayıda arkadaş kazandırmaz; ama sizi daima en doğru arkadaşlara götürür.)
Soy un caminante lento, pero nunca caminaré hacia atrás.(Yavaş yürürüm ama asla geriye gitmem.)
Es mejor fracasar en originalidad que tener éxito en imitación(Başarılı bir taklit olmaktansa, başarısız fakat özgün olmak en iyisi.)
La vida es como una moneda. Puedes gastarla de la forma que quieras, pero solo la gastas una vez.(Yaşam para gibidir: Dilediğiniz gibi harcayabilirsiniz, ama yalnızca bir kez.)
Solo se ve bien con el corazón, lo esencial es invisible a los ojos(Sadece kalbinle gerçekten görebilirsin; esas olan göze görünmez.)
Si todavía estás hablando de lo que hiciste ayer, no has hecho mucho hoy(Hala dünden söz ediyorsanız,bugün pek birşey yapmamışsınızdır)
Podrán cortar todas las flores, pero no podrán detener la primavera.(Bütün çiçekleri koparabilirsiniz ama baharın gelmesini engelleyemezsiniz.)
Todo el mundo te va a lastimar solo debes encontrar por quien vale la pena sufrir.(Gerçek şu ki, herkes seni incitecek. Yapman gereken tek şey, acı çekmeye değer birini bulmak)
Quizás este mundo sea el infierno de otro planeta.(Belki de bu dünya başka bir gezegenin cehennemidir.)
Alguien está sentado en la sombra hoy porque alguien plantó un árbol hace mucho tiempo(Birileri bugün gölgede oturuyorsa, uzun zaman önce birileri ağaç diktiği içindir)
Nunca podrás cruzar el océano hasta que tengas el coraje de perder de vista la costa.(Sahili gözden kaybetme cesaretini gösteremezseniz okyanusu geçemezsiniz.)
Disfruta de las pequeñas cosas en la vida, porque un día mirarás hacia atrás y te darás cuenta de que eran las cosas grandes.(Hayatta küçük şeylerin keyfini çıkarın. Çünkü bir gün geriye dönüp bakacak ve aslında büyük şeyler olduğunu fark edeceksiniz)
No puedes tener un mañana mejor si estás pensando en el día de ayer todo el tiempo.(Her daim dünü düşünüyorsan, daha iyi bir yarına sahip olamazsın.)
Todos los hombres mueren, pero no todos los hombres realmente viven.(Herkes ölür ama herkes gerçekten yaşamaz.)
La paz comienza con una sonrisa(Huzur bir gulumsemeyle baslar.)
La imaginación es más importante que el conocimiento(Hayal gücü bilgiden daha önemlidir)
Nada es permanente en este mundo malvado, ni siquiera nuestros problemas(Şu zalim dünyada hiçbir şey kalıcı değildir; dertlerimiz bile.)
Eres responsable para siempre de lo que has domesticado.(Ölene kadar sorumlusun gönül bağı kurduğun her şeyden.)
Necesitas bailar como si nadie te viera, amar como si nada pudiera lastimarte, cantar como si nadie te estuviera escuchando, y vivir como si el cielo estuviera en la tierra(Hiç kimse izlemiyormuş gibi dans et, Hiç incinmemiş gibi sev, Hiç kimse dinlemiyormuş gibi şarkı söyle, Dünya cennetmiş gibi yaşa.)
Algunas personas sienten la lluvia, otras simplemente se mojan. (Bazı insanlar yağmuru hisseder, diğerleri ise sadece ıslanır)
No eres rico hasta que tengas algo que el dinero no puede comprar(Paranın satın alamayacağı bir şeye sahip olana kadar zengin sayılmazsınız)
El débil nunca puede perdonar. El perdón es el atributo del fuerte.(Güçsüzler asla affedemez. Affetmek, güçlülerin özelliğidir)
El Amor empieza con una sonrisa, crece con un beso y termina con una lágrima.(Aşk bir gülümsemeyle başlar, bir öpücükle büyür ve bir göz yaşıyla son bulur.)
Amo todo lo viejo – viejos amigos, viejos tiempos, viejas costumbres, viejos libros, vino viejo.(Her şeyin eskisini severim. Eski dostlar, eski zamanlar, eski terbiye, eski kitaplar, eski şarap)
Si eres lo suficientemente valiente para decir adiós, la vida te recompensará con un nuevo ‘hola'(Elveda diyecek kadar cesursanız hayat sizi yeni bir Merhaba ile ödüllendirecektir.)
Si dices la verdad, no tendrás que acordarte de nada.(Daima doğruyu söyleyin. Böylelikle ne dediğinizi hatırlamak zorunda kalmazsınız)
He aprendido que la gente olvidará lo que dijiste, la gente olvidará lo que hiciste, pero la gente nunca olvidará cómo la hiciste sentir(İnsanlar ne söylediğinizi unuturlar, ne yaptığınızı da unuturlar. Fakat nasıl hissettirdiğinizi asla unutmazlar.)
Tu mejor maestro es tu último error.(En iyi öğretmeniniz, en son hatanızdır.)
La risa es la distancia más corta entre dos personas.(İki insan arasındaki en kısa mesafe gülümsemedir)
En el amor no se trata de encontrar alguien con quien vivir, sino de encontrar a alguien con quien no se puede dejar de vivir.(Aşk, birlikte yaşayacağın kişiyi bulmak değil, onsuz yaşayamayacağın birisini bulmaktır.)
Anlamlı En Güzel Sözler için TIKLAYINIZ