29.10.2020 - 15:50 | Son Güncellenme:
DHA
Türkiye ve Yunanistan arasında 'Oruç Reis' ile Doğu Akdeniz'de sismik araştırmalara başlanmasıyla diplomatik gerginlik yaşanırken, ülkenin Türkiye'ye en yakın kara parçası Meis Adası'nın Limanağzı bölümüne, Kaş'tan çıplak gözle görülebilen dev bayrak dikildi.
Cumhuriyet Bayramı'nın 97'nci yıl dönümü kutlamaları öncesi Meis Adası'na dün sabah çekildiği tahmin edilen bayrağı görenler şaşırdı.
Türkiye, bugün Doğu Akdeniz'de gerçekleştireceği tatbikat ile ilgili, Yunanistan da yarın yapacağı tatbikatın Navtex bildirimlerini geri çekmişti. Karşılıklı iyi niyet göstergesi olarak değerlendirilen Navtex iptallerinin ardından dev Yunanistan bayrağının dikilmesi, tepkilere neden oldu. İlçede yaşayanlar, Cumhuriyet Bayramı'nın 97'nci yıl dönümü kutlamaları öncesi Yunanistan bayrağının dikilmesinin, 'provokasyon' niteliğinde olduğunu kaydetti.
Kaş Belediye Başkanı AK Parti'li Mutlu Ulutaş, Yunanistan'ın dev bayrak açmasının 'provokasyon' amaçlı olduğunu belirterek, Türkiye'nin aklıselim yol izlediğini söyledi. Cumhuriyet Bayramı'nın 97'nci yıl dönümü kutlamaları ile ilgili ilçede de farklı etkinlikler olacağını, Meis'in tam karşısındaki Gedi Efe Dağı'na bugün ve yarın lazerlerle Türk bayrağı yansıtacaklarını belirten Başkan Ulutaş, "Ayrıca bayram kutlamaları kapsamında 17 pare top atışı olacak. Sanırım bu etkinlikleri duyup Meis Limanağzı'na böyle bir bayrak diktiler.
Biz hakkımızı, hukukumuzu her zaman savunuyoruz ve savunacağız. Niye böyle bir şey yaptılar; kendilerine sormak lazım.
Ayrıca 30 Ağustos Zafer Bayramı'nda olduğu gibi 60 tekne ve Türk bayrakları ile Cumhuriyet Bayramı'nı kutlayacağız" dedi.
Cumhuriyet Bayramı'nın 97’nci yıl dönümü kutlamaları kapsamında, Antalya'nın Kaş ilçesinde, Türk bayrakları ve Atatürk posterleriyle süslenen 60 tekne eşliğinde denizde kutlama yapıldı.
Denize açılan teknelerle Yunanistan'ın Meis Adası önünde, Türk karasuları sınırına kadar gelinerek, marşlar eşliğinde geçiş yapıldı. Türk Sahil Güvenlik Botu'nun da eşlik ettiği tekneler, daha sonra marinaya döndü.
Kaş'ta, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun ve Cumhuriyet Bayramı'nın 97’nci yıl dönümü denizde coşku ile kutladı. İstanbullu iş insanı İlhan Aytura'nın 3 yıl önce 10 tekneyle denize taşıdığı kutlamalar, bu yıl 60 tekneyle yapıldı.
Bir araya gelerek arka arkaya dizilen 60 teknede bulunanlar bu sabah saat 09.00'u gösterdiğinde denizde 1 dakikalık saygı duruşunda bulundu. Ardından bayrak ve Atatürk posterleriyle süslenen tekneler, Kaş önlerine doğru sıra ile yol almaya başladı.
Bu sırada teknelerden biri 10. Yıl Marşı ve İzmir Marşı'nı çaldı. Bir tekne de Limanağzı'nda bulunan Türk Deniz Kuvvetleri'ne bağlı fırkateyni selamladı.
Yunanistan'ın Meis Adası ile Kaş ilçesinin 2 kilometre yakınlaştığı noktadan geçen tekneler, Kaş önüne geldi. Burada çember oluşturan tekneler, bir gösteri yaptı. Ardından Meis Adası önlerine doğru yol almaya başladı.
Meis Adası'na doğru yapılan yolculukta, teknelere bir Sahil Güvenlik Botu eşlik etti. Sahil Güvenlik Botu tam Türk kara suları sınırında durarak teknelerin Meis önünden sorunsuz biçimde geçmesini sağladı. Bir ara denizin üstünde çok kısa oluşan gökkuşağı kutlamalara renk kattı.
Tekneler Meis Adası önünden geçerken sürekli olarak İzmir Marşı ve 10. Yıl Marşı çaldı. Tekneciler klakson çalarak Meis Adası'na selam gönderdi. Meis Adası'nda ise teknelerin geçişi sırasında tam bir sessizlik hakim olduğu gözlendi. Yunan savaş gemisi de görünmedi. Tekneler Meis Adası geçişinin ardından tekrar Kaş Setur Marina'ya döndü. Teknelerin geçişi sırasında 1917 yılında Topçu Yüzbaşı Mustafa Ertuğrul Aker'in Meis'i bombaladığı noktadan da duman çıkışı yapıldı.
Denizde Cumhuriyet coşkusuna İstanbul'dan gelerek katılan iş insanı Tolga Tekdurmaz, "97 yıldır büyük coşku ile kutlanan Cumhuriyet Bayramı'nı 3 yıldır Kaş'ta denizlere, mavi vatana taşıdık. Meis'teki dostlarımızı selamladık. Böylece Cumhuriyet Bayramı'mızı denizlerde coşku ile kutladık" dedi.
Türk milletinin tarihinde 97 yıl önce yeni bir devrin kapıları açıldı ve Cumhuriyetin ilanıyla "Egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir" sözü devlet yönetiminde en belirgin şekliyle yerini aldı.
24 Temmuz 1923'te Lozan Antlaşması imzalanmış, yeni Türk devletinin bağımsızlığı kabul edilmişti.
İkinci dönem Türkiye Büyük Millet Meclisinin toplanmasından 2 ay sonra 13 Ekim 1923'te Ankara, Türkiye devletinin hükümet merkezi oldu. Artık mevcut rejimin isminin de bütün açıklığı ile konulması, yeni devletin başkanının seçilmesi gerekiyordu.
O güne kadar Devlet Başkanlığı görevi, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı olarak Mustafa Kemal Paşa tarafından yürütülmüştü. Diğer taraftan bazı yabancı ülkeler de Lozan Antlaşması'nı onay için Türkiye'deki yeni devlet rejiminin daha açık şekilde belirlenmesini istiyordu.
Bu sırada, 27 Ekim 1923'te İcra Vekilleri Heyeti'nin istifası ve Meclis'in güvenini kazanacak bir kabine listesinin oluşturulamaması da bu soruna acil bir çözüm gerektirdi.
28 Ekim 1923 akşamına kadar hükümetin kurulamaması üzerine Mustafa Kemal Paşa, Çankaya Köşkü'nde arkadaşları için Latife Hanım'a bir sofra hazırlattı.
İsmet Paşa, Ali Fuat Paşa, Halit Paşa, Kemalettin Sami Bey'in de yer aldığı akşam yemeğinde yaşananları Mustafa Kemal Paşa, Nutuk'ta şöyle anlattı:
"Gece olmuştu... Çankaya'ya gitmek üzere Meclis binasından ayrılırken, koridorlarda beni beklemekte olan Kemalettin Sami ve Halit Paşa'lara rastladım. Ali Fuat Paşa, Ankara'dan hareket ederken bunların Ankara'ya geldiklerini o günkü gazetede 'Bir Uğurlama ve Bir Karşılama' başlığı altında okumuştum. Daha kendileriyle görüşmemiştim. Benimle konuşmak üzere geç vakte kadar orada beklediklerini anlayınca, akşam yemeğine gelmelerini, Milli Savunma Bakanı Kazım Paşa vasıtasıyla kendilerine bildirdim. İsmet Paşa ile Kazım Paşa'ya ve Fethi Bey'e de Çankaya'ya benimle birlikte gelmelerini söyledim.
Çankaya'ya gittiğim zaman orada, beni görmek üzere gelmiş bulunan Rize Milletvekili Fuat, Afyonkarahisar Milletvekili Ruşen Eşref Bey'lerle karşılaştım. Onları da yemeğe alıkoydum. Yemek sırasında 'Yarın Cumhuriyet ilan edeceğiz' dedim. Orada bulunan arkadaşlar, derhal düşünceme katıldılar. Yemeği bıraktık. O dakikadan itibaren, nasıl hareket edileceği konusunda kısa bir program yaparak arkadaşları görevlendirdim. Yaptığım programın ve verdiğim talimatın uygulanışını göreceksiniz.
Efendiler, görüyorsunuz ki Cumhuriyet ilanına karar vermek için Ankara'da bulunan bütün arkadaşlarımı davet ederek onlarla görüşüp tartışmaya asla lüzum ve ihtiyaç görmedim. Çünkü, onların da aslında ve tabii olarak benim gibi düşündüklerinden şüphe etmiyordum. Halbuki o sırada Ankara'da bulunmayan bazı kişiler, yetkileri olmadığı halde, kendilerine haber verilmeden, düşünce ve rızaları alınmadan Cumhuriyet'in ilan edilmiş olmasını bize gücenme ve bizden ayrılma sebebi saydılar."
Mustafa Kemal Paşa o gece İsmet Paşa ile 1921 Anayasası'nın bazı maddelerini değiştiren kanun tasarısını hazırladı. "Türkiye devletinin hükümet şekli cumhuriyettir." hükmünün yer aldığı tasarı üzerinde TBMM'de yapılan konuşmalardan sonra Cumhuriyet'in ilanı kabul edildi.
Böylece yeni devletin yönetim biçimi bütün açıklığı ile ismini almış oldu. Cumhuriyet'in ilanı ile "Egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir" ilkesi de artık devlet yönetiminde en belirgin şekliyle yerini buldu.
Ardından cumhurbaşkanlığı seçimine geçildi. Yapılan gizli oylamada 158 milletvekilinin tamamının oyunu alan Gazi Mustafa Kemal Paşa, TBMM tarafından yeni Türk devletinin ilk cumhurbaşkanı seçildi. Bunun üzerine kürsüye gelen Mustafa Kemal Paşa, yaptığı konuşmasını, "Türkiye Cumhuriyeti mesut, başarılı ve muzaffer olacaktır." sözü ile bitirdi.
Böylece devletin adı ve rejimiyle ilgili tartışmalara son verilirken, Türk milletinin tarihinde yeni bir devir açıldı.