2015’in kaynaklarını yemeye başladık bile

Küresel Ayak İzi Ağı’nın(GFN) son çalışmasına göre, ortalama bir dünya vatandaşı 19 Ağustos’tan itibaren 2015 yılı kaynaklarını kullanmaya başladı. Uzmanlar, 2000 yılında 1 Ekim olan Dünya Limit Aşım Günü’nün bu yıl 19 Ağustos’a kaydığını belirterek doğanın mevcut tüketimi karşılamadığını belirtti.
Küresel iklim değişikliği, kuraklık ve doğal kaynakların bilinçsizce tüketilmesi insanlığı bekleyen en büyük tehlikelerden. Mevcut tüketim alışkanlıklarını ve yaşam tarzını devam ettirebilmek için doğadan talep edilen kaynağı ifade eden ‘Ekolojik Ayak İzi’, geçen yıl olduğu gibi 2014’te de gezegenin kendini yenileme kapasitesini aştı. Bugünden itibaren ortalama bir dünya vatandaşı, yılın geri kalanında yaşamını gelecek yıldan ödünç alarak sürdürecek. Küresel Ayak İzi Ağı’nın son çalışmasına göre, 2014 yılına ait kaynak aşımı, 19 Ağustos’ta gezegenin kapasitesini aştı. Dünya Limit Aşım Günü olarak ifade edilen bu gün, insanlığın talebinin, doğanın bir yıl içinde sunduğu kaynak miktarının üzerine çıktığı gün olarak açıklanıyor. Her yıl GFN tarafından açıklanan verilere göre, 2000 yılında 1 Ekim olan Dünya Limit Aşım Günü, bu yıl 19 Ağustos’a kaydı.
‘Doğa yetersiz kalıyor’
Küresel Ayak İzi Ağı Başkanı Dr. Mathis Wackernagel, “Küresel limit aşımı, 21. yüzyılda dünyanın karşı karşıya bulunduğu açmazı gösteriyor. Bugün dünya nüfusunun yüzde 86’sı, doğanın arz edebildiğinden daha fazla kaynak talep eden ülkelerde yaşıyor. Yıl boyunca kullanmamız gereken doğal kaynağı sekiz ayda tüketiyoruz. İklim değişikliği, biyolojik çeşitlilik kaybı, ormansızlaşma ve su krizi açıkça gösteriyor ki doğa, mevcut tüketimimizi karşılamakta yetersiz kalıyor” diye konuştu.
‘Ekolojik açık 8 kat’
Doğal Hayatı Koruma Vakfı(WWF) Türkiye Genel Müdürü Tolga Baştak da “2012 yılında yayınlanan Türkiye’nin Ekolojik Ayak İzi Raporu, mevcut yaşam tarzıyla ortalama bir vatandaşımızın ihtiyaçlarını karşılamak için 1,5 gezegene eşdeğer doğal kaynak gerektiğini gösteriyor. Ülkemizin de içinde bulunduğu Akdeniz Havzası’nda, son 50 yıl içinde doğal kaynak talebi ve arzı arasındaki fark iyice açılmış ve ekolojik açık sekiz kat artmış durumda” dedi. Baştak, doğa üzerinde yaratılan baskının ekonomik olduğu kadar ekolojik bedellerinin de olduğunu belirterek “Karar alma süreçlerinde artık doğanın sınırlarını gözeterek adım atmak zorundayız. Türkiye’nin sürdürülebilir geleceği için, büyüme gibi ekonomik parametrelerin yanı sıra ekolojik ayak izi, yaşayan gezegen endeksi gibi ekolojik göstergelerin hesaba katılarak kalkınma politikalarında yer alması gerekiyor” dedi.