Gündem 30 yıl boyunca susuz kalmayız

30 yıl boyunca susuz kalmayız

15.03.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:

Bakanlık olarak su ile ilgili planlamaları çok dikkatli yaptıklarını anlatan Eroğlu, Gezi olaylarının “ağaç” için değil, “faiz yükseltmek” için çıkarıldığını savundu. Bakan Veysel Eroğlu GAP’ın ise yapılacak yatırımlarla Güneydoğu’yu kalkındıracağını, hatta “uçuracağını” söyledi

30 yıl boyunca susuz kalmayız

Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, susuz yaz dönemlerinin geride kaldığını belirterek, 2071’e kadar birçok ilin su projesini oluşturduklarını kaydetti. 30 yıl hiçbir şehrin susuz kalmayacağını belirten Eroğlu, “İstanbul’u 2071 yılına kadar planladık. Diğer illerde 2050-2060 yılına kadar planladık. En az 30 yıl sonrasının ihtiyaçlarına göre her şeyi yapıyoruz. 30 yıl içinde hiçbir şehri susuz bırakmayacak bütün tesisleri planladık. 77 şehrin su meselesini kökünden çözdük” dedi. Gezi olaylarındaki ağaç kesme tartışmalarıyla ilgili olarak Eroğlu, “Gezi olaylarında yeşil bahaneydi, faizi yükseltmek için yaptılar. Biz ağaçlandırmaya büyük önem veriyoruz. 3 milyar 250 milyon fidanı toprakla buluşturduk” diye konuştu. GAP’ın çözüm sürecine büyük katkı sağlayacağını ve bölgeyi uçuracağını belirten Eroğlu, “Bu çözüm sürecinin devam etmesi lazım. Ancak bazı ülkeler bu çözüm sürecinin sürmesini istemiyor, baltalamak istiyor. Bunun da farkındayız. Ayrımcılık yaparak Türkiye’yi bölmek isteyenlerin tezgahına kimsenin düşmemesi lazım. Bu büyük oyundur” ifadesini kullandı.
Eroğlu, bakanlıkta ağırladığı Milliyet’in sorularına şu yanıtları verdi:

Susuz yazlar geride kaldı

Susuzluk ile mücadele ne aşamada? Sıkıntı var mı?
Susuz yaz dönemleri geride kaldı. Suyla ilgili çok büyük bir planlama yaptık. 2050-70 yılına kadar bütün şehirlerin hesaplarını yaptık. Sayın Cumhurbaşkanımız ben bakan olunca, ‘su meselesini kökünden çöz’ diye talimat vermişti. Biz bütün şehirlerin içme suyu eylem planını hazırladık. 30-40 yıl sonrasının nüfusunu ve su ihtiyaçlarını belirledik. Yeni kaynaklar neler olabilir, bunları planladık. Mevcut kaynaklar bitiyordu biz 2040 yılına kadar su ihtiyacını karşılayacak çalışma yaptık. 2014’te 77 şehir susuz kalacaktı. Biz bütün şehirlerin su meselesini hallettik.

Haberin Devamı

Kaç yıl iller susuz kalmayacak diyebiliriz?
İstanbul’u 2071 yılına kadar planladık. Diğer illerde 2050-2060 yılına kadar planladık. En az 30 yıl sonrasının ihtiyaçlarına göre her şeyi yapıyoruz. 30 yıl içinde hiçbir şehri susuz bırakmayacak bütün tesisleri planladık. 30 yıl susuz kalmaz illerimiz diyebiliriz. 77 şehrin su meselesini kökünden çözdük. Mesela Mardin Kızıltepe’de su yoktu. Biz su getirdik.

İstanbul’da barajlar dolu

Barajlarda doluluk oranı nedir?
Doluluk oranı iyi şu anda. İstanbul’un nüfusu Avrupa’da pek çok ülkeden fazla. İstanbul’da geçen yıl bu vakitte yüzde 34.5 iken şimdi 95. Bursa, İstanbul aşağı yukarı dolu. Marmara bölgesinde nüfus yoğunluğu fazla. Herhangi bir sıkıntımız yoktur. Sulama maksatlı havzalarımızda da sularımız var. Enerji maksatlı barajlarda da sıkıntımız yok.

Haberin Devamı

Suya ne kadar yatırım yapıldı?
Bakanlık olarak 2003’ten itibaren bugüne kadar toplam 75 milyar TL’den fazla yatırım yaptık. Toplam 2 bin 361 tesisi hizmete sunduk. 12 yılda 278 barajı ülkemize kazandırdık. 77 adet içme suyu tesisi yaptık. 41 milyon kişiye ilave içme suyu temin ettik. İnşaatları devam eden 39 proje tamamlandığında 18 milyon kişiye daha içme suyu sağlanmış olacak. 2019’da bütün şehirlerimizin 2053’e kadar olan içme ve kullanma suyu ihtiyacı karşılanmış olacak.

Ağaçlandırma nasıl gidiyor, Gezi olaylarının ağaç kesmeye tepki olarak çıktığı tartışılmıştı...
Gezi olayları ağaçla ilgili değildi. Ağacı, bazı çevreci arkadaşları da alet etmek için yaptılar. Gezi olayları sırasında ağaçlar taşındı, onun yerine 3 milyar adet fidanı toprakla buluşturduk. Şimdi bu 3 milyar 250 milyona ulaştı. Gelin ağaç dikelim denince hiç kimseden cevap gelmedi. Bazıları da ya Veysel Hoca sen hâlâ Gezi’nin ağaç meselesi olmadığını anlamadın mı dedi bana. Ben anladım da anlamayanlara bu rakamları göstermek için söyledim. Yeşil bahaneydi, faizi yükseltmek için yaptılar. Gezi’den önce faiz yüzde 5’in altına düşmüştü. Gezi Türkiye’deki siyasi istikrarı bozmaya yönelik darbe girişiminin öncüsüydü. Onunla birlikte faiz yüzde 8-9’a fırladı. Bundan ne kadar zararımız var biliyor musunuz? Bununla sadece faiz lobisine aktırılan para belki 200-250 milyon dolar. İçlerinde şey olanlar da vardı ama çoğu bölücü ve Türkiye’nin önünü kesmeye çalışan insanlardır. Biz ağaçlandırmaya çok büyük önem veriyoruz. Birçok bakanlıkla bu sene büyük bir seferberlik yapacağız. 5 yılda 2 milyar fidanı toprakla buluşturmuştuk. Bu sene ise yaklaşık 350 milyon fidanı toprakla buluşturacağız. 120 bin kişi çalışacak bu projede. İş-Kur’a müracaat edenlerden.
Biz şimdi ormanları kırsal kalkınmada lokomotif olarak kullanmak istiyoruz. Bu maksatla çok sayıda eylem planı hazırladık. Ağaçlar için tek tek yaptık. Kestane, dut, badem, ceviz eylem planı gibi. 28 büyük eylem planımız var. Dünyada orman varlığı azalırken 12 yılda bizim orman varlığımız 9 milyon dekar arttı.
2002’de 1,2 milyar metre küp olan servetimizi 1,5 milyar metreküpe çıkarttık. Çölleşme ile mücadelede dünya birincisiyiz. Ormancılık zirvesi İstanbul’da yapıldı ilk defa BM’nin dışında yapılmış oldu.
Çölleşme ile mücadelenin taraflar konferansının 12. Ankara’da yapılacak.

Haberin Devamı

Bazı ülkeler çözümü istemiyor

Haberin Devamı

Çözüm sürecinde HDP’nin tavrını nasıl değerlendiriyorsunuz, silah bırakma tartışmaları var?
Bizim muhatabımız oradaki vatandaşlardır. Taraflarla görüşülüyor. Ancak vatandaş çözüm sürecinden çok mutlu oldu. Bir huzur iklimi oluştu bölgede. Artık vatandaş meralara, yaylalara gidebiliyor. Dağlarda şenlik yapabiliyor. Şehirde huzur iklimi oluşmaya başlamıştı. Kobani vesilesiyle birileri baltalamak için bu hareketi çıkardı. Vatandaş bundan rahatsız oldu. Eskiden başka güçlerden medet umarken devlet nerede demeye başladı. Vatandaş huzur ikliminden memnun, artık bundan geri dönmez. Vatandaş, terör, anarşi, yol kesme vb. şeyler istemiyor. Ölenler o bölgenin insanları, terör örgütü en çok o bölgeye zarar verdi. Bu çözüm sürecinin devam etmesi lazım. Ancak bazı ülkeler bu çözüm sürecinin sürmesini istemiyor, baltalamak istiyor. Bunun da farkındayız. Ama ben bölgedeki bütün kardeşlerimize şunu söylemek istiyorum; çözüm süreci milli birlik ve beraberlik, Türkiye’deki kalkınma için karşılıklı sevgi saygı için şarttır. Herkes düşüncesinde giyiminde hürdür. Biz ona karışmıyoruz. Ama tek vatan diyoruz, vatanımız bölünemez. Tek devlet ve kardeşiz. Tek bayrak diyoruz. Bunlardan hiçbir şekilde fedakarlık yapamayız. Birbirimizle kardeşiz, kız almış kız vermişiz. Ayrımcılık yaparak Türkiye’yi bölmek isteyenlerin tezgâhına kimsenin düşmemesi lazım. Bu büyük oyundur. Bu büyük oyun şimdi başlamadı 300 yıl önce yabancı ülkeler Türkiye’yi bölüp, parçalayıp yutmak için şark meselesi adıyla büyük bir tezgâh planladılar. Ama Türkiye’nin yıldızı parlaktır. Onların oyunu hesabı varsa Allah’ın da bir hesabı vardır. Artık bu millet ayağa kalktı ve geleceğe emin adımlarla ilerliyor.

Haberin Devamı

GAP’ı kimseye ‘gaptırmayız’

GAP’ın çözüm sürecine etkisi ne oldu?
Çözüm süreci derken insanların karnı doymazsa başka şeyler düşünür. Dağa çıkışların bir sebebi de ekonomiktir. Etnik sebep, dış düşmanların verdiği destek olmak üzere birçok sebebi daha var. Biz bölgenin kalkınmasını istiyoruz. Bu proje 1960’da başlamış ama sürünerek gidiyordu. O zamanın 1 milyon şimdi 1 lira ödenekle bekliyordu. Bizim dönemimizde ödenekler arttı. Barajları, göletleri bitirdik. İçme suyunu hallettik. İkinci GAP eylemini yeni açıkladık. 27 milyar TL’lik yatırım yapılacak. GAP’ı tamamlayacağız. GAP’ı da kimseye gaptırmayacağız. Çözüm sürecine katkısı da çok olacak. Orada ekonomi gelişince insanların cebine para girince çözüm sürecine büyük destek olacak. İnsanın midesi aç olunca başka şeyler düşünebiliyor. GAP’taki yatırımlarla istihdam sağlanacak, bölge halkının kendisine güveni gelecek, ‘devlet bize sahip çıkıyor büyük yatırım yapıyor’ diyecek. GAP bölgesi üretim ve ihracat üssü olacak. GAP’ta çok büyük değişim ve dönüşüm olacak. Bu da çözüm sürecine katkı sağlayacak, bölge uçacak.

Abdullah Bey tecrübesiyle hizmet verir

Başkanlık sisteminin zamanı geldi mi, neler düşünüyorsunuz?
Başkanlık sistemi, Türkiye için vazgeçilmez bir husustur. Zamanı önümüzdeki seçimlerde olabilir. Millet bunu takdir edecek. Ama Türkiye’nin daha güçlü temsili açısından gerekli. Bizde sağlıklı muhalefet yok. Genel başkanın gece kafasına ne takılmışsa sabah bütün grup onun teranesini çalıyor. Bu çok yanlış. Her şeye karşılar. Böyle muhalefet dünyada yok. Başkanlık sistemi olunca başkan büyük projeleri düşünüp planlayıp talimat veren ve bir noktada milletin bütününün benimsediği olur. Dünyada böyle eğilim var. Büyük devletin gereğidir. Bakın küçük yerlerde başkanlık sistemi olmayınca çok karışıklar oluyor görüyorsunuz. Yakaladığımız istikrar sisteminin devamı için de başkanlık sistemi uygun olur diye düşünüyorum. Ben başkanlık sisteminden yanayım.

Abdullah Gül’ün siyaseti şu anda düşünmediğine yönelik mesajlarını nasıl değerlendirdiniz?
Abdullah Bey çok kıymetli, tecrübeli biri. Akademik hayattan beri tanıyorum kendisini. Çok eskiden beri tanışıyoruz. Çok kapasiteli, fevkalade tecrübeli biri. Çok kritik dönemlerde başbakanlık yaptı, cumhurbaşkanlığı yaptı. AB konusunda pek çok adımlar atıldı, onun Dışişleri Bakanlığı’nda dünyadaki temaslar yoğunlaştı. Aktif siyasete girmeyeceğini ifade etti ama tahmin ederim çok büyük tecrübesiyle bazı hususlarda dışarda da çok güzel hizmetler vereceğine ben inanıyorum. Tabii bu hususdaki takdir kendisinindir. Bu takdirini saygı ile karşılıyoruz.