02.09.2008 - 01:05 | Son Güncellenme:
GökçerTahincioğlu
Ergenekon soruşturması kapsamında telefonları dinlenen kişilerin özel görüşmelerinin bile dava dosyasında yer alması, hatta hakkında dava açılmayan isimlerin görüşmelerinin de dosyaya konulması tartışılırken, AİHM'nin 2003'te, Türkiye'yi bu konuda güç durumda bırakabilecek bir karar verdiği ortaya çıktı.
Soruşturma sürecinde "şüpheli" sıfatıyla telefonu dinlenen eski milletvekili Emin Şirin'in görüşmelerinin, hakkında dava açılmamasına rağmen dosyaya konulması, tartışmaları da beraberinde getirdi. Benzer işlemler geçmişte İtalya'da da tartışma konusu oldu.
AİHM, bu konuda, Türkiye aleyhine emsal olabilecek "Craxi" kararına imza attı. Craxi-İtalya davası şöyle gelişti:
Craxi kararı
İtalyan Sosyalist Partisi'nin 1976-1993 arasında genel sekreterlik ve başkanlığını yapan, 1983-1987 arasında başbakanlık görevini yürüten Benedetto (Benito) Craxi hakkında 1994'te "Temiz Eller" operasyonu kapsamında çok sayıda dava açıldı. Craxi, bu süreçte Tunus'a kaçtı.
Telefonları dinlendi
İtalyan adli makamları, davalar sürerken Craxi ile ilgili takibini sürdürdü. Craxi'nin Tunus'taki evinden İtalya ile yaptığı görüşmeler için mahkemeden telefon dinleme kararı çıkarıldı. İtalyan polisinin özel bir birimi Craxi'nin 20 Temmuz-3 Ekim 1995 arasında yaptığı tüm görüşmeleri dinledi.
Aleyhe delil
Telefon kayıtları, savcılık tarafından mahkemeye delil olarak sunuldu. Dava dosyasına konulan telefon kayıtlarının Craxi aleyhine delil kabul edilmesi istendi. Savcı, dosyaya delil olarak sunulan bu telefon kayıtlarının bir bölümünü duruşmalarda da okudu. Dava dosyasına giren kayıtlar bir süre sonra basına da yansıdı. Medyada, konuşan kişilerin isimleri ve konuşmaların içeriği açık biçimde yer aldı.
Konuşmalar kullanılmasın
Mahkeme, bir süre sonra dinlenen telefon konuşmalarının kullanılmasını engelleyen bir karara imza attı. Bu aşamadan sonra kayıtlar kullanılamadı.
1998'de 4 yıl 6 ay hapis, 77 bin euro para cezasına mahkum edilen Craxi, AİHM'ye başvurdu. Craxi, gizli olarak dinlenen telefon görüşmelerinin kamusal alana taşınmasının ve savcı tarafından duruşmada okunmasının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin "özel hayatın korunması" başlıklı 8, "ayrımcılık yasağı" başlıklı 14. ve "hakların kısıtlanmasının sınırları" başlıklı 18. maddelerine aykırılık oluşturduğunu öne sürdü. Craxi, özellikle özel görüşmelerinin dava dosyasına konulmasının hak ihlali olduğunu savundu.
Aleniliğe uygun ama
2000'de Tunus'ta yaşamını yitiren Craxi'nin AİHM'deki davasını eşi ve çocukları sürdürdü.
AİHM, davayı 2003'te sonuçlandırdı. Kararda, mahkemelerdeki olayların yayımlanmasının yargılamanın aleniliği ilkesine uygun olduğu, kamusal şahsiyetler söz konusu olduğunda halkın bu bilgileri edinme hakkı bulunduğu anımsatıldı. Ancak söz konusu kamusal yararın sadece sanık aleyhine yapılan suçlamaları kapsadığı ölçüde söz konusu olabileceği vurgulandı.
Özel görüşmeler
Kararda, Craxi davasında, basında çıkan bazı telefon görüşmelerinin tamamen özel nitelikte olduğu, suçlamalarla hiçbir ilgisinin bulunmadığı ya da çok az ilgisinin bulunduğu belirtilerek, "Başvurucunun haberleşmesine saygı hakkına yapılan müdahale orantılı değildir" denildi.
Okunması hukuka aykırı
Kararda, görüşme tutanaklarının duruşmada okunmasının da hukuka uygun olmadığı, AİHS'nin "özel hayatın korunması" başlıklı 8. maddesinde yer alan hakların korunması için gerekli önlemlerin alınmadığı vurgulandı. Kararda bu nedenle İtalya, Craxi'nin ailesine 6 bin euro tazminat ödemeye mahkûm edildi.
Emsal olabilir
Ergenekon dosyasında özel görüşmeleri yer alan sanıklar, davayla ilgisi olmamasına rağmen isimlerinin geçtiği görüşmeler nedeniyle gündeme gelen kişiler ve hakkında dava açılmamasına rağmen yaptığı konuşmaların kayıtları dosyaya konulanlar bu nedenle savcılığı dava edebilecek.
İç hukukta sonuç alınamaması ve AİHM'ye başvurulması halinde Craxi kararı Türkiye'nin başını ağrıtabilecek.