06.05.2003 - 00:00 | Son Güncellenme:
0
Tarih 17 Ocak 1971 Pazar. Saat 18.00. Ankara Adliyesi'nin koridorunda siyah uzun kürklü palto üzerine beyaz bir atkı atmış bir kadın dönemin nöbetçi savcısı İrfan Atca'nın odasına girer, karşısına oturur ve bir sigara ister. Resmi binada sigara içilemeyeceği konusunda kadını önce azarlayan savcı, "Ben Sevim Onursal" sözleri üzerine, "O halde içebilirsiniz" diyerek bir sigara uzatır. Adliye bu gelişme üzerine bir anda karışır. Savcı Nusret Demiral evinden çağrılır, emniyet müdürleri adliyeye gelir. Ertesi gün bütün gazetelerin manşetlerinde; Emek İş Bankası Şubesi soygununa adı karışan Deniz Gezmiş ve arkadaşlarını evinde sakladığı gerekçesiyle aranan Sevim Onursal'ın teslim olduğu haberine yer verilir. TEDAVİSİ SÜRÜYOR Sevim Onursal, geçirdiği bir rahatsızlık nedeniyle hastanede yatıyor. Ve şimdilik istese de konuşamıyor. O hastanede tedavi görürken, evini geziyorum; salonda Murathan Mungan'ın Yüksek Topuklu Ökçeler'i gözüme ilişiyor, sehpanın üzerinde okunmuş ve katlanmış gazeteler. Yıldırım Türker'den kesilmiş, saklanmak üzere ayrılmış kupürler... Bugün Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ın idam edilmelerinin üzerinden 31 yıl geçti. 6 Mayıs 1972'den bu yana sayısız belge, bilgi ve arşiv yayımlandı. Döneme tanıklık edenler; belgelerle, fotoğraflarla yazdı, çizdi, anlattı. Biri hariç: Sevim Onursal... O, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının yargılandığı THKO (Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu) davasında yargılandı. İki yıl hapis yattı, hiç konuşmadı. Kendisi polise teslim olmuştu Bir yayınevinde grafiker olarak çalışan Sevim Onursal, 1971 Ocak ayında Emek İş Bankası Şubesi soygununa adları karışan Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, İbrahim Seven, Necmettin Baca, İrfan Uçar ve Kor Koçalak'ı evinde saklamıştı. Bu durum eve tesadüfen gelen icra memuru, avukat ve bir polisin rehin alınmasıyla ortaya çıktı. Onursal ve arkadaşları evden ayrılarak kayıplara karıştı. Olaydan sekiz gün sonra Onursal savcılığa giderek teslim oldu. İki kızı, bir oğlu var Onursal, Almanya'dan gelen Berrin, İsviçre'den gelen Zerrin ve İzmir'de yaşayan oğlu Murat'la hayata tutunuyor. Berrin, "Cezaevine götürdüğümüz her çiçeği nasıl tuvallere özenle taşıdıysa geçmişini de aynı özenle taşıyor" sözleriyle annesini anlatıyor. Arkadaşı Şencan Yelken de "Her zaman her yerdedir. Bir gün rock konserinde, bir gün 1 Mayıs kutlamalarında" diyor. Sevim Onursal şimdi konuşamasa bile Gezmiş ve arkadaşlarının hikayesini sinemaya taşıyan Reis Çelik'in "doğru dürüst kadın rolü' yoktu yakınmasına inat, evinin her bir köşesine sinen geçmişiyle nasıl bir rolü olduğunu anlatacak gibi duruyor...