GündemÇocuğumu 3 yıl SBS’yle paylaşmak zorundaydım

Çocuğumu 3 yıl SBS’yle paylaşmak zorundaydım

02.07.2010 - 00:33 | Son Güncellenme:

Eskiden çocuklar yakınırdı ‘ailem vakit ayıramıyor’ diye. Durum değişti. Cemal Baykara, “Kızımla seyahat etmek isterdim, olmadı sinemaya gitmek” diyor ama sınavlar yüzünden yapamamışlar...

Çocuğumu 3 yıl SBS’yle paylaşmak zorundaydım

Seviye Belirleme Sınavları (SBS) evdeki bilindik dengeleri de altüst etti. Önceden çocuklar dert yanardı anne babalarının kendilerine zaman ayıramadığından. “Kızım şimdi işim var sonra gel”, “Oğlum yoğunum yarın olsun bakarız” sözlerini hepimiz duymuşuzdur annemizden babamızdan. SBS ile beraber ise bu kez anne babalar çocuklarının kendilerine vakit ayıramadığından dert yanmaya başladılar.
Cemal Baykara işadamı. İşleri oldukça yoğun. Ama kızı kadar değil. “Kızım bana hiç zaman ayıramadı. Onunla yapmak istediğim çoğu şeyi yapamadım. Çünkü hep çözmesi gereken bir sorusu vardı” diyor. Cemal Baykara’nın kızı Peren Baykara okul birincisiymiş. Tabii bu akademik başarı daha fazla sorumluluk yüklemiş üzerine. Hep “full” çıkarmaya endekslenmiş cevapları. “Seyahat etmek isterdim kızımla” diyor Cemal Baykara, “Bir de Boğaz’dan balıklara yem atmak.”
“Hadi hiçbiri olmadı, sinemaya gitmek.” Ama yapamamışlar 3 yıl boyunca. Başarılı ya Peren Baykara, okul bir yandan, dershane bir yandan daha fazla ablukaya alınmış. “Zaman geçti, kızım büyüdü” diyor Cemal Baykara, zaten artık arkadaşlarıyla birlikte olmak isteyeceğini ve bir tane çocuğunu SBS’yle paylaşmak zorunda kaldığını anlatıyor.
Peren Baykara okul birincisi. Akademik başarıya endeksli. Çünkü ona biçilen gömlek bu olmuş. Özel yeteneği var mı bilmiyor ya da eğilimi... Resim çizebilir mi onu da bilmiyor çünkü hiç deneyecek zamanı olmamış. Bu yıl 8. sınıf SBS’ye girmiş. Yüzermiş beşinci sınıftayken bir de piyano çalarmış. Sonra bırakmış ikisini de testlerde “full” doğru çıkarmak için. Arkadaşlarıyla dışarıda gezememiş, evde bir araya geldiklerinde de ya test çözmüşler ya da ödev yapmışlar. Şimdi iyi bir okula girmeyi bekliyor. İstediği sonucu aldığında en azından yazını güzel geçirmeyi planlıyor.

PSİKOLOJİK YARDIM ALDI
Neyyire Hasgül, SBS mağduru Yiğit’in annesi. Emekli öğretmen. Eğitim sistemini yakından tanıyor. SBS’nin mantık olarak doğru ama işleyiş olarak yanlış olduğuna inanıyor. Tek bir sınava bağlı kalmamanın olumlu yanlarını anlatıyor. Ama konuşma biraz ilerleyince anlıyoruz ki Yiğit Hasgül, sınava girmeyi reddetmiş, dershaneye gitmeyi de. Çok konuşmuşlar, ikna etmeye çalışmışlar. Bunalmış Yiğit Hasgül psikolojik olarak yıpranmış. Yardım almak zorunda kalmış. Çok sevdiği basketboldan kopmuş.
Selma Topal da eğitimci. “Eğitimci olmama rağmen sisteme uyum sağladım” diyor. Çocuğunu zorladığını, sosyal etkinliklere zaman ayırmasına fırsat vermediğini anlatıyor. Gülcan Er ev kadını. Fazla yönlendirmemiş 7. sınıfa geçen oğlu Eren Er’i. Ama yine de Eren Er tekvando kursuna giderken bırakmak zorunda kalmış sınava hazırlanmak için. Basketbol oynamayı seviyormuş ama oynayamamış. Bilgisayardan da uzak kalmış. Fazla konuşmak istemiyor Eren Er, “Sistem böyleymiş, ne yapalım” demekle yetiniyor. Belli ki bırakmış bir yerlerde sinemaya gitmeyi, oyun oynamayı ve bunları dile getirmek gerektiğini.

Haberin Devamı

‘Oğlum kendini tanımaya bile zaman ayıramadı’
Birsen Sancaktar ve oğlu Metehan Sancaktar da sonuçların açıklanmasını bekliyor. Birsen Sancaktar, “Bırakın arkadaşlarıyla gezmeyi dolaşmayı çocuğum kendini tanımaya bile zaman ayıramadı” diyor. Basketbol oynuyormuş Metehan, tek sosyal aktivitesi de buymuş. Annesi Birsen Sancaktar “Utanıyorum ama” diyor, “Biz basketbolu bile tehdit unsuru olarak kullandık. ‘Çalışmazsan oynayamazsın’ dedik. Bizleri birbirimize düşürdüler” diyerek anlatıyor yaşadıklarını.
Metehan biraz daha kanıksamış artık sınavları. 7. sınıfta basketi bırakmış daha çok çalışmak için. Ama bir yıl uzak kalmak bile ona yetmiş. Ailesine “Hem çalışıp hem oynayacağım” sözünü verdikten sonra 8. sınıfta tekrar başlamış basket oynamaya.

Haberin Devamı

Belki bu çocuk yetenekleri üzerinden öğrenim görecek
Tahire Ünsal, hem son OKS annesiymiş hem de son SBS annesi. “Teşhisi yapmadan ölçme değerlendirme yaptık” diyor. Ve soruyor, “Neden herkes bu sınava girsin? Belki bu çocuk yetenekleri üzerinden öğrenim görecek. Hepsinin akademik başarısı olmak zorunda mı?”
Tahire Ünsal’ın kızı okulun voleybol takımındaymış. Ancak altıncı sınıfa SBS gelince okul takımında kala kala 3 öğrenci kalmışlar. Diğerleri ders çalışmak için bırakmış takımı. Bunun üzerine başka bir okul takımına yönlenmişler. Dershaneye gitmemiş, çok fazla ders de çalışmamış. Tahire Ünsal kızının voleybol yeteneği olduğunu biliyor ve yetenekleri doğrultusunda eğitim almasını istiyor. Bu nedenle de SBS mağduru olmasına izin vermemiş.