‘Hastalara boş umut veriyorlar’

Kanser tedavisinde modern tıbba alternatif yöntemler özellikle hastalığının son evresinde modern tıp yöntemlerine cevap vermeyen hastalarca tercih ediliyor. Bu yöntemlerden biri olarak kabul edilen ‘Homeopati’ yani ‘hastalığı kendisine benzer olanla tedavi etme’ yöntemi ise son yıllarda oldukça revaçta.

Tıp eğitimi olmayan homeopati uzmanları, yan etkilerinden dolayı kemoterapi tedavisini reddederken, “hastaların kanserden değil kemoterapi tedavisinin yan etkilerinden yaşamlarını kaybettiğini” öne sürüyorlar.

Türk Tıbbi Onkoloji Derneği (TTOD) ise kemoterapinin yerine homeopatinin tercih edilmesine karşı çıkarak kemoterapinin etkileri kanıtlanmış bir yöntem olduğunu, kamuoyunda kendilerini homeopati uzmanı olarak adlandıran yetkisiz bazı kişilerin yaptığı açıklamaların kanser hastalarına ciddi zararlar vermesinden endişe edildiğini bildirdi.

‘Çoğu hekim değil’

TTOD ve Türkiye Kanser Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özet, kemoterapiye karşı çıkan homeopati uzmanlarının büyük bölümünün hekim olmadıklarını, kanser tedavisi konusunda eğitim almayan bu kişileri TV kanallarına çıkıp ünlü olmak, para kazanmak ve insanların zafiyetlerinden yararlanmak isteyen sahtekârlar olarak gördüğünü belirtti. Özellikle kanser hastalarının hastalıklarının terminal evrelerinde her yönteme başvurabilecek kırılganlıkta olduklarını, kemoterapiyi reddeden sözde uzmanların da bundan yararlandıklarını söyleyen Özet, kanser tedavisinin yalnızca hekimler tarafından yapılması gerektiğini, bu konuda sadece doktorların söz hakkı olduğunu dile getirdi.

‘Etki etmeyince’

Özet, şunları söyledi: “Kemoterapinin yan etkileri olduğu aşikâr, fakat özellikle son yıllarda artan onkolog sayımızla beraber artık bu yan etkileri ciddi ölçüde kontrol altına alabiliyoruz. Hastalıklarını ilk öğrendiklerinde kemoterapinin yan etkilerinden korkan bazı hastalar alternatif tedaviler arıyor. Bu noktada kendilerine homeopati uzmanı diyen birtakım insanlar devreye giriyor, hastalara boş umutlar veriyor. Bu yüzden hasta teşhisi koyulur koyulmaz başlaması gereken kemoterapi tedavisine ancak homeopatinin etki etmediğini görünce başlıyor. Erken tedavi şansı ortadan kayboluyor. İlgili kamu kuruluşlarının bu sözde uzmanlar hakkında hukuki işlem başlatmasını talep ediyoruz.”

‘Tek başına yeterli değil’

Hem bir homeopati uzmanı hem de bir hekim olan iç hastalıkları uzmanı Dr. Ensar Özkızıklı ise homeopatinin kanser tedavisinde tek başına yetersiz olduğunu belirtti. Özellikle Türkiye’de yeterli bilgiye sahip uzmanlar olmadığı ve gerekli koşullar oluşturulamayacağı için bu yönteme başvurulmaması gerektiğini belirten Özkızıklı, “Ben de bir homeopatistim ve bir sürü hastalığın bu yöntemle tedavi edilebileceğini düşünüyorum. Ne var ki epilepsi gibi, kanser gibi belli başlı hastalıkların tedavisi için homeopati bir alternatif tedavi yöntemi değil, tamamlayıcıdır. Başta kanser olmak üzere bu tarz hastalıklara bir takım çalışması olarak bakmak, onlarla bu şekilde savaşmak gerekir. Kemoterapinin yanında gerçekten alanında uzman bir homeopatist de tedaviye destek verebilir. Ancak Türkiye’de yeterli donanıma sahip çok az homeopatist bulunmakta. Bu yüzden şu anda ülkemizde uygulanmasını desteklemiyorum ve umut tacirliği yapan insanlara itibar edilmemesi gerektiğini düşünüyorum” dedi.

‘Kemoterapi devri geride kalıyor’

Prof. Dr. Mert Başaran, kemoterapi devrinin artık yavaş yavaş geride kaldığını düşünenlerden. Başaran, son 10-15 yıldır kemoterapinin aynı yerde kaldığını, hakkındaki araştırmaların da giderek azaldığını, buradan hareketle kemoterapiyle elde edilebilecek maksimum yarar düzeyine ulaşıldığını söyledi. Başaran, “Kemoterapi vazgeçilmez değildir. Tam olarak bir alternatifi bulunmadı, ancak çok sayıda destekleyici tedavi geliştirildi. Kemoterapi bırakılmamak kaydıyla destekleyici tedavilerden tabi ki faydalanılabilir” diye konuştu.

‘Akademik yapı yeniliğe kapalı halde’

Dr. Yavuz Dizdar, kemoterapi tedavisinin bazı durumlarda tümörleri küçültmediğini, hastanın ağır ilaçları kaldıramaması sonucu günden güne kötüleştiğini belirterek, “Tıp camiası bunu kabul etmiyor, kafa yapılarını değiştirmeye hazır değiller. Kemoterapinin etkili olduğu vakalar tabii ki var. Ancak doktorların hastalarını dinlemesi, eğer ki ilaç tedavisi işe yaramıyorsa ve hastayı daha da kötü duruma sokuyorsa tedavi stratejisini değiştirmesi gerekli. Türkiye’deki doktorlar ise ne yanıldıklarını kabul edip tedavi değiştiriyorlar, ne de farklı bakış açıları geliştirip bu eksende araştırma yapıyorlar. Türkiye’deki mevcut akademik yapı yeniliğe kapalı halde” dedi.