Her hakem şike teklifi alır

Her hakem şike teklifi alır
İhsan Türe, ‘Şike teklifi almamış hakem yoktur’ diyor ve ekliyor: Bunun illa para olması da gerekmez... Bir hakem ağabeyiniz, ‘Sayın bakanımızın takımı 1’inci lige çıkacak, aman unutma’ da diyebilir...
Bir FIFA hakeminin İTİRAFLARI - 4

Bulunduğum şehre gelen yaşlı faal hakem ağabeyim, "Çok sevdiğimiz sayın bakanımızın şehri, bu yıl 2’nci ligden 1’inci lige çıkacak; hepimiz destekliyoruz. Bu takımın maçını yönetirken, bu söylediklerimi sakın unutma" dediğinde, açık söyleyeyim ne demek istediğini pek anlamamıştım...
Bu konuşmayı MHK’ye bildirmedim. 15 gün sonra yaşlı hakemin söylediği takımın deplasmanda yapacağı maç tebligatını aldım. ‘Bakanın takımı’ iddiasıyla ‘koruma altına alınan’ takım, maçı kaybetti. O sezon şampiyonluğu da. Yaşlı hakem, hakemliği bıraktıktan hemen sonra MHK’ye girdi. Biz hakemleri maça atadı, eğitim çalışmalarımızda pek çok maçımızın gözlemciliğine geldi.
Sahaların ‘hacıyatmazları’
Ülkemin kadersizliği bu tip adamların ‘hacıyatmaz’ gibi ayakta kalarak, hep kritik görevlerde bulunmalarıydı.
Diyebilirim ki her hakemin hakemlik hayatı boyunca aldığı ‘şike’ teklifleri mutlaka vardır. Şike derken, mutlaka paranın konuşulduğu bir ortam demek istemiyorum. Para ortamlarını sezon sonlarına doğru ‘teşvik primi’ adı altında takımlar birbirleri arasında hallediyorlar nasıl olsa. Bunları bu ülkede yedisinden yetmişine bilmeyen yok. Hakemliği bıraktıktan sonra pek çok takım yöneticiliği yapmış arkadaşlarım mutlaka bir kitap yazmalılar. Dünyada futbol oynanmaya başlandığı bir asrı geçen zamandan beri sahalarda ‘futbol kirliliği’ var... Bir hakem olarak istediğin kadar dürüst ve namuslu maç yönet, toplumda adın çıkmış 5’e bir türlü inmiyor 4’e... Çalıştığın yerden, ailenden, çocuklarından, arkadaşlarından, basından gelen baskılarla sahalarımızda hâlâ normal düdük çalmaya çalışan hakemleri alınlarından öpmek gerek...

‘ÜÇ BÜYÜKLER’ ne derse o olur!Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş’ın maçlarına MHK özel itina gösterir... Bu takımların ‘İstemezük’ dediği hakem, onların maçına hayatta çıkamaz...
Anımsıyorum da gördüğünü çalan hakemler üç büyüklerin yani Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş’ın pek hoşuna gitmiyordu.
Zamanın MHK üyelerine baskı yapıldığı için 2 sezon Galatasaray, 1.5 sezon Fenerbahçe ve 1 sezon da Beşiktaş’ın maçlarını yönetememiştim. MHK üyeleri koltuklarında bir süre daha kalmak uğruna üç büyüklerin müsabakalarına azami dikkat gösterip onlardan bir hakem için gelen ‘İstemezük’ lafını kesinlikle kulakarkası etmez, o hakemi o maça vermezlerdi.

Hagi, Ersoy’u yedi
Bu durumu gören pek çok hakem de ilahi düdüklerini güçlüden yana öttürüp, müsabakalara istenen hakem oluyorlardı.
Bu tip örnekler o kadar çok ki, saymakla bitmez. Ama en son ve çarpıcı örneklerden biri, Galatasaray’ın eski yıldız futbolcusu Georghe Hagi’nin, daha doğrusu onun yüzünden bir hakemin başına gelenlerdi. Hagi, geçen sezon önce yardımcı hakemin, sonra da Erol Ersoy’un gösterdiği çok haklı kırmızı kartla oyundan atıldı. Üstünden bir yıla yakın bir zaman geçtiği halde, hakem Ersoy Galatasaray maçlarına çıkamıyor. Erol Ersoy hepimize göre de şu an Türkiye’nin en iyi hakemlerinden biri değil mi?

Türk’ün zekâsı ...
Anadolu’da da sezon sonu yaklaştıkça müsabakalarda uygulanan senaryolar akıllara durgunluk verirdi.
Son haftalarda federasyon, şampiyonluk ve düşme maçlarını aynı saatlerde oynatmaya özen gösterir, tedbir olarak da müsabakaları yönetecek hakem isimlerini son güne kadar açıklamazdı. Ama, bütün takımlar hafta ortasından itibaren müsabakaları yönetecek hakem isimlerini bilir ve istedikleri hakemleri müsabakalara rahatlıkla verdirirdi.
Ayrıca, maçlar bir tiyatro oyunu misali perdelerini açar, 15 - 20 dakika maça geç başlayan avantajlı duruma geldiğinden, bunu sağlamak için çeşitli yöntemler uygulanırdı. Mesela şehir belediyesinin kocaman itfaiye aracı maçtan önce güya saha zeminini sularken bozulup tam ortada kalırdı... Diğer bir yöntem de, sahaya yüzlerce tavuğun salınmasıydı.. Tavuklar yakalanıncaya kadar, müsabaka yeterince gecikirdi..

Bülent Yavuz’a görevi bol geldi MHK’nın başındaki Bülent Yavuz Avrupa’da maç yönetmeyen FIFA kokartlı hakemlerden. Belki bir veya iki müsabaka yönetmiştir. MHK Başkanlığı elbisesi ona çok bol gelmişe benziyor. 1’inci lig maçları etabını Başkan Ulusoy’un onayından geçirmeden hakem ataması yapamıyor. Türk hakemliği bu sistemle tekrar 30 yıl öncesine gitmiş. Koltuklarında oturmaya devam eden MHK üyeleri daima federasyon başkanıyla iyi geçinme yanlısı olmuşlardır.

Yemekte ‘mutfak’ sipariş ettiler Türk hakemliği yurtdışında dilsiz... Buyurun sizlere Türk hakemliğinin rezalete varan bir lisan skandalı. Olay İtalya’da geçiyor.
Ankara hakem triosu, Juventus - Rijeka maçını yönetmek üzere Torino’da. Maç çok önemli, kazanan 3’üncü tura çıkacak. ‘Hakem ağırlamasında dünyayı rahatlıkla geride bırakır’ dediğimiz İtalyanlar, bizimkilerin ayaklarını yerden kesmiş. Hakemlerin üçü de uluslararası. Sıra müsabaka öncesi yenecek yemeğe geliyor. Juventus’lu yöneticiler orman içinde lüks bir restorana götürüyor bizim hakem triosunu. Müsabakayı yönetecek hakem, yardımcılarına, ‘Maç öncesi hafif yemekler yiyeceğiz, siparişi ben yaparım’ diyor.

Keşke gıdaklasalardı
Siparişini almaya gelen şef garsona, bizim hakem, İngilizce’de ‘mutfak’ anlamına gelen ‘kitchen’ diyor... Oysa ‘chicken’ yani ‘piliç’ isteyecek. Piliç söylediklerini sanıp bekliyorlar.
İki saate yakın bir zaman geçtiği halde tabii masaya ne gelen oluyor ne de giden. Bu skandal İtalyan basınında bir ay "Türk hakemler İtalya’yı fethetti" şeklinde karikatürize ediliyor. Bizlerden daha önceki hakem ağabeylerimiz yılda bir kez yurtdışına çıktıklarında yemekte tavuk siparişlerini ‘horoz gibi öterek’ yaparlarmış. Keşke bizim trio da gıdaklayarak yapsaydı. Hiç olmazsa skandal bu boyutlara varmayarak adı ‘espri yapıyorum’ olurdu.

Para dolu çanta evime kadar geldi Hakemliğimin olgun ve yorgun bir döneminde, zamanın MHK başkanından bizzat bir maç tebligatı aldım. Müsabaka küme düşme ile ilgili bir maç ve neticesi o hafta tam 6 takımı birden ilgilendiriyor...
Cuma akşamı evde son hazırlıklarımı yaparken zil çaldı. Mahallemden sevdiğim bir kardeşim, ‘Hocam girebilir miyim?’ diyor... Gelen heyecanlı ve durmadan terliyor... Meraklı gözlerle bakıyorum. Başladı konuşmaya..
‘Hocam sen bu hafta çok kritik bir maça çıkıyorsun, deplasman yapan takım adına (ismini buraya yazmayacağım) İstanbul temsilcisi çok zengin biri var. Bizim takımı hoca ezdirmesin, bir puan bize yeter, parayı da istediği kadar alsın, kendisi aşağıda para dolu çantayla bekliyor’ dediği anda, vücudumda ne kadar kan dolaşıyorsa bir anda sanki beynime çıkıvermişti...

TÜRE’NİN KİTABI HAFTAYA PİYASADA Her biri ayrı skandal yaratan sözleriyle sadece Türkiye’de değil Avrupa’da da büyük ilgi çekip tartışma yaratan FIFA kokartlı eski hakem İhsan Türe’nin anı ve itirafları, ‘Tanrının Küçük Oğlu’ adı altında, Karşıkıyı Yayınevi tarafından önümüzdeki hafta piyasaya çıkarılacak.
BİTTİ









GÜNCEL