Gündem ‘İçimizdeki yangın hiç sönmeyecek’

‘İçimizdeki yangın hiç sönmeyecek’

03.08.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:

Manavgat’ı küle çeviren cehennem alevlerinin arkasında bıraktığı enkaz yürekleri dağlıyor. Yangında evi tamamen yanan Hatice Korkmaz, ‘Elimiz, kolumuz bağlı, evimizin yanışını izledim. Ev yandıkça ben bağırdım. Bağıra, bağıra, evimin yanışını izledim’ diyerek çaresizliğini dile getirdi

‘İçimizdeki yangın hiç sönmeyecek’

Can Erok - Cihat aslan / Manavgat’ta altı gündür süren yangının arkasında bıraktığı enkaz yürekleri yakıyor. Yangının vurduğu köylerden Oymapınar, Dikmen, Sırtköy ve Bucakşeyhler köylerinde taş üstünde taş kalmamış. Dikmen köyünde parktan, çay bahçesine, evlerden, marketlerden geriye sadece demir yığınları kaldı. Oymapınar’da da çoğu evden sadece geriye harabe kalırken, köy sakinlerinden Hatice Korkmaz’ın söyledikleri aslında çaresizliği özetliyor: “Evi olmayanın neyi olur?”

Haberin Devamı

Manavgat’taki yangının altıncı gününde, kontrol altına alınan yerlere gidildikçe dehşetin ne kadar büyük olduğu görülüyor. Sadece ormanları değil, evleri ve umutları da yıkan yangın, gerisinde büyük bir demir enkazı bırakıyor. Çünkü yangının kül ettiği bölgelerde sağlam kalan tek şey demir yığınları.

‘Bağıra bağıra izledim’

Bunun en açık örnekleri yangının üç gün önce söndürüldüğü Manavgat’ın Dikmen ve Oymapınar köyleri. Köylere Side merkezinden giderken sağlı sollu ormanlardan geriye sadece küle dönmüş ağaçların kalıntıları kaldı. Köylere girildiğinde ise evleri yanan vatandaşların çaresizce kurdukları çadırlarda beklediğini görüyoruz.

O köylerden biri olan Oymapınar’da aile apartmanlarının önünde çaresizce bekleyen 60 yaşındaki Hatice Korkmaz. Korkmaz, yaşadığı acıyı şöyle anlattı:

Haberin Devamı

“Ağabeylerimle birlikte aile apartmanında oturuyoruz. Yangın yukarı taraftan gelince son anda fark ettik ama alevlerden çıkamadık. Askerlerimiz gelip bizi evden çıkardı. Bölgeden uzaklaştırdılar. Döndük, sadece apartmanın yanışını izledik. Elimiz, kolumuz bağlı, evi izledim. Ev yandıkça ben bağırdım. Bağıra, bağıra, evimin yanışını izledim. Saçlarımı yoldum ama gözlerimin önünde benimle beş kardeşimin evi gözlerimin önünde yandı. Evin içinde gelinimizin 50 altın bileziği vardı.

Burada doğdum, burada büyüdüm. Ömrüm burada geçti. Ama yana yana geçti. Ev yandıktan sonra yanına gelince içim parçalandı. Evin yanıyor ama müdahale edemiyorsun. Nasıl bir şeydir, kimse bilemez. Çadır kurduk, şimdi sadece bekliyoruz. Her yerden bir sürü erzak geliyor. Allah razı olsun. Ama evi olmayanın neyi olur? Evim olmadıktan sonra nasıl mutlu olayım. 5-6 saat evin yanışını izlemek kahretti. Hâlâ dumanı devam ediyor. Eşyalarımız, anılarımız, çocukluğumuz hepsi kül oldu. Üç gündür düşündükçe ağlıyoruz. Duman görsek korkmaya başlıyoruz.”

Gelinliğimi kurtardın mı?’

Aynı apartmanda yaşayan Selahattin Korkmaz ise evin yanmasına değil, kızının gelinliğine yanıyor. Korkmaz, “Evimin yanmasını geçtim. Anne,babamın, kızımın fotoğrafları gitti. Kızım İzmir’de yaşıyor. Yangından sonra ilk aradığında ‘Baba gelinliğimi kurtardınız mı?’ diye sordu. Kurtaramadım. Evin yanmasını düşünmüyorum. Tekrar para bulur yaptırırsın ama içinde anılar var. Her şeyin anısı var. 60 yaşına kadar cıvata gibi getirip getirip bir kenara koyduk.

Haberin Devamı

Hepsi neredeyse beş dakikada kül oldu. Güldüğüme bakma, içimiz yanıyor. İçeride 12 bin dolar ve 12 bin Euro paramız yandı. Zarar çok. Ama beş kardeşimizin birinin öldüğünü düşünün. Birimiz ölse evi mi düşüneceğiz, onu mu. Önce can. Buradan bir tane de cenaze çıkabilirdi. Ama şükür ki öyle bir yangından canımız sağ çıktık” dedi.

Manzara savaş alanı gibi

Yangının küle çevirdiği bir diğer köy ise Dikmen Köyü. Köyün en çok kullanılan lunaparkı ve aile çay bahçesinde sadece sandalyelerin demiri var. Parklardaki salıncakların ve oyun alanlarının hali gelen yangının şiddetini en iyi şekilde yansıtıyor. Köyün marketindeki şişeler bile bu sıcaklıktaki yangına dayanamamış.

Marketin sahibi, “Durum ve hal ortada. Şu manzara savaş alanlarında bile ortaya çıkmaz. Sanki marketin ortasına bomba düşmüş. Baktığında buranın market değil de çöplük veya hurdacı olduğunu düşünürsün. Toparlanmamız ne kadar sürecek, onu da bilmiyoruz. Artık psikolojimiz bozuldu, küçük bir duman bile korkutmaya yeterli. Yangına markette yakalansam, aynı bu şişeler gibi eriyip giderdim. Kaçtığımıza mı, hayatımızın kurtulduğuna mı, yoksa hayatımızın alt üst olduğuna mı yanalım” diye konuştu.

Haberin Devamı

‘İçimizdeki yangın hiç sönmeyecek’

Küle dönen evinin önünde oturup kalan Hatice Korkmaz “Evi olmayanın neyi olur ki” diyerek üzüntüsünü dile getirdi. Yangının vurduğu Sırtköy’de de 15 ev yangına teslim oldu...

‘Babamın kemikleri sızlıyordur şimdi’

Sırtköy’de iki evinden sadece taş yığını kalan Necati Sarı ise, “Manavgat’ta otelde çalışıyorum. Yangın esnasında otelden çıktım. Köye gelmek istedim. Evimin son halini görmek istedim. Ama oğlum bırakmadı. Yedi ay önce eşimi kanserden kaybettim. Oğlum, ‘Baba annemi kaybettim, seni de mi kaybedeyim’ deyince bırakmadı. Yoksa gelir ateşin içine atlardım. Evleri babam bana yapmıştı. 35 yıllık evlerin son halini bile göremedim. Sadece taş yığını kalmış, yıkılmış. Babamın kemikleri sızlıyordur şimdi” diyerek ağladı.

Haberin Devamı

‘İçimizdeki yangın hiç sönmeyecek’

97 adet safari ATV kül oldu

Bucakşeyhler Mahallesi’nde Manavgat Irmağı’nın hemen dibinde 13 bin 200 metrekareye kurulu Quad Safari merkezi de yangından küle döndü. İçerisinde tur şirketi, seyahat acentası, restoran, butik, karavan imalatı ve safari merkezinin bulunduğu işletmenin ayakta kalan hiçbir malzemesi yok. İşletmenin sahibi Cengiz Kartal (58), son durumu Milliyet’e değerlendirdi:

“Ayın 28’inde üç ayrı bölgeden yangın geldi. Yangının geldiği gün öncesinde bütün sularımız ve elektrik kesildi. Belediyeyi aradım, ‘Yangın geliyor, suyumuzu açın’ dedim. Telefon kesildi. O gün sabaha kadar uyumadım. Saat 06.00’da tam güneş doğarken poyraz esmeye başlayınca bir kilometre ötedeki yangın işletmemizi buldu. Fırtına bir dönmeye başladı. Üç dağın yamacından poyrazın da etkisiyle 30 saniye içinde yangın bu taraflara geldi. O anda her yer mahşer alanı gibi oldu. Nereye koşacağımızı şaşırdık. Her yer yanmaya başlayınca elimizden geleni yaptık. Ama işin işten geçtiğini anlayınca arabalarla kaçmaya başladık. Bu sırada arabamın hava filtresi yandı. 200 metre ateş içinde koştum. Canımızı zor kurtardık.

Köpeğimin yanımda olmadığını görünce o ateş fırtınasına girip kurtardım. Ben işletmem için bu mücadeleyi verirken en çok zoruma giden şey suyumuzun kesilmesi. Manavgat Irmağı’nın çimleri sulama kamyonlarının dolum tesisi, arazözlere hizmet veremedi. Burası yanmadan önce Akdeniz bölgesinin en büyük quad safari şirketiydi. 20 yıllık emeğim 30 saniyede gözlerimin önünde eridi. 150 ATV safari aracın 97’si tanesi yandı. Motorun tanesi 36-40 bin TL arası. Butik, ofis, yazlık ev, 200 kişilik endüstriyel mutfak hepsi kül oldu. Zararımız 8-10 milyon TL arasında. Pandemiden dolayı iş olmadığı için karavan imalatına girmiştik. O malzemelerim de yandı. Kredileri kendi imkanlarımızla ödedik. Bayağı bir tükendik. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan geldiler, işletme ağır hasarlı gösterildi. Ödenek çıkar mı çıkmaz mı, bilemiyorum.”

‘İçimizdeki yangın hiç sönmeyecek’

Demir: Evimi bırakamadım burada cehennemi gördük

Yangının Manavgat’ta vurduğu Sırtköy de önceki gece alevler kontrol altına alındı. Köyde 15’e yakın ev yanarken, evleri için mücadele eden ve damacana ile su söndürmeye çalışanlar da oldu. O vatandaşlardan Mehmet Ali Demir, “Yanımızdaki ev ve yamaçtan ateşler yükselince üç metre öteyi bile göremedik. Yanımızdaki evde tüp vardı, en çok ondan korktum. İki tane Şaşal aldım eve sıçramasın diye müdahale ettim. Evimi bırakamazdım. Burada cehennemi gördük diyebilirim. Köyden kaçmak aklıma bile gelmedi” dedi.

‘İçimizdeki yangın hiç sönmeyecek’