Gündem ‘İklim krizi ulusal güvenlik sorunu’

‘İklim krizi ulusal güvenlik sorunu’

13.11.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:

Glasgow İklim Zirvesi’ne katılan TBMM Çevre Komisyonu CHP Sözcüsü Murat Bakan, “Beklenti çok yüksekti dünyada. Güçlü kararlar, güçlü sonuç çıkması bekleniyordu. Hayal kırıklığı oldu” dedi.

‘İklim krizi ulusal güvenlik sorunu’

MEHTAP GÖKDEMİR Ankara - Türkeyi’nin de yer aldığı Akdeniz havzasının iklim krizinden en çok etkilenen bölge olduğuna dikkat çekerken, “Bu nedenle dünyanın önceliği iklim, Türkiye için daha da öncelikli” diyen Bakan, Türkiye’nin yakın vadede “kuraklık” ve “iklim mültecileri göçü” sorunuyla karşı karşıya kalabileceğine işaret etti. Bu nedenle iklim krizinin Türkiye için aynı zamanda bir ulusal güvenlik sorunu olduğunu vurgulayan Bakan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın iklim zirvesine “güvenlik” gerekçesiyle katılmadığını hatırlatırken “İklim konusunda tarihin en önemli toplantısı olduğu söylenen ve dünyanın kalbinin orada attığını düşündüğümüz bir toplantıya katılmıyorsanız, sizin önceliğiniz iklim değildir. 122 Devlet başkanının katıldığı bir yere sadece Türkiye Cumhurbaşkanı’nın güvenlik sebebiyle katılmamasını doğru bulmuyorum” görüşünü dile getirdi.

Haberin Devamı

CHP İzmir Milletvekili Bakan ile TBMM’deki makamında İklim Zirvesi’ni ve iklim krizini konuştuk.

HAYAL KIRIKLIĞI: Glasgow’dan beklenti çok yüksekti dünyada. Güçlü kararlar, güçlü sonuç çıkması bekleniyordu. Ben o anlamda hayal kırıklığı olduğunu düşünüyorum. İzlenimim, aynı şeyi farklı sözlerle söylüyorlar. Yani ‘iklim krizi’, ‘iklim felaketi’... Güçlü, daha güçlü ve daha farklı sözler söylemek, yeni bir şey yapmak olmuyor.

FOSİL YAKITLAR: Yapılması gereken en önemli şeylerden biri fosil yakıtlardan çıkışın hızlandırılması. Fosil yakıtlar içinde kömür çok önemli. Avrupa’da kömür konusunda en dirençli ülke Polonya, çünkü çok zengin kömür kaynakları var. Polonya’da kömüre karşı koalisyona girdi. Ama Türkiye bununla ilgili adım atmadı.

Haberin Devamı

YENİ BİR DÜZEN: COP26’da arzu ettiğimiz adımlar atılmamış olsa bile görünen fotoğraf; dünya yeni bir düzene doğru gidiyor. Bu düzen artık enerji politikaları üzerinden oluşan bir düzen değil. Artık enerji değil dünyanın geleceğini belirleyen, iklim. Çünkü iklim bir varoluş sorununa dönüşüyor hepimiz için. Türkiye bu işin yeterince farkında değil. Farkında değil, çünkü Paris’i çok geç onayladık Meclis’imizde. Beş sene sonra onayladık.

TÜRKİYE İÇİN DAHA ÖNCELİKLİ: Cumhurbaşkanı’nın gelmesi gerekirdi. G20 Zirvesi’ne gidebiliyorsanız, G20 Zirvesi’ni önemsiyorsunuz demektir. Ama iklimle ilgili yapılan, tarihin en önemli toplantısı olduğu söylenen ve dünyanın kalbinin orada attığını düşündüğümüz bir toplantıya katılmıyorsanız, sizin önceliğiniz iklim değildir. Halbuki iklim bir acil durum, dünyanın önceliği, Türkiye’nin tüm dünyadan daha önceliği. Neden? Çünkü Akdeniz Havzası’nda olmamız sebebiyle biz çok daha fazla etkileniyoruz. Buradaki 1.5 santigratlık ısı artışının Asya’da yarattığı etki ile Akdeniz’de yarattığı etki aynı değil. Tüm iklim bilimcilerin ortak görüşü Akdeniz Havzası bu işten en çok etkilenen bölgelerden biri. Kuraklık açısından, sıcak hava dalgaları ve çölleşme bakımından etkileniyor. Ani yağışlar. Tüm bunlar Akdeniz Havzası’nda en çok görülmesi beklenen doğa olayları. Dolayısıyla bizim herkesten çok dikkat etmemiz lazım.

Haberin Devamı

İKLİM MÜLTECİLERİ: İklim krizinin bizi etkileyecek bir başka yönü var, göç yani iklim mültecileri olacak önümüzdeki dönemde. Dünya sadece kendi coğrafyasındaki insanların yaşadığı kuraklıktan dolayı şekillenmeyecek. İklim krizinin yarattığı sonuçlar özellikle Sahra altı ülkelerde ekvatora yaklaştıkça ürün azlığı, sularda yükselme, içme suyu sıkıntısı gibi sebeplerle, kuzeye, bizim yarım küremizde bir göç başlatacak. Bu göçün de öncelikle olarak geleceği ülkelerden biri Türkiye. Biz bugün Afganistan’dan, Suriye’den gelen göçmenleri konuşurken, yarın bu on milyonlarca göçmen olabilir, bizim sınır kapılarımıza dayanacak, belki bizde daha kuzeye gitmek isteyen insanlar olacak.

SIRT ÇANTAMLA GİTTİM: Böyle bir durumda 123 devlet başkanının katılacağını açıklayıp davete ‘ben katılacağım’ deyip 122’sinin katıldığı bir yerde sadece Türkiye Cumhurbaşkanı’nın güvenlik sebebiyle katılmamasını doğru bulmuyorum. Kaldı ki yeterince güvenli bir ortam vardı. Ben sırt çantamla, güvenlik önlemlerinden geçerek gittim, çıktım, sıkıntı yaşamadım. Asıl gerekçenin güvenlik değil, bu zirveyi yeterince önemsememek olduğunu düşünüyorum. Biden ile görüştü G20’de ‘tamam’ dedi. ‘Benim için Biden ile görüştüm bundan sonrası önemli değil’. Onun için önemli olan Biden ile görüşmekti.

Haberin Devamı

REFAHIMIZI ETKİLEYECEK: Eğer iklim krizine karşı gerekli önlemleri almazsak iki ayrı şekilde etkileneceğiz. Bir, gezegenimiz ve ülkemiz öncelikle etkilenecek. Çocuklarımıza ve bizden sonraki nesillere kendi yaşadığımız gibi bir doğa bırakamayacağız. Belki hiç yaşanmayacak bir hale gelecek yüzyılın sonunda yeryüzü. Bir başkası Türkiye’nin refahını da etkileyecek. Türkiye’deki en büyük sorun bana göre yakın vadede yaşayacağımız kuraklık. Türkiye’nin tarım güvenliğini etkileyecek durumda kuraklık. Açıkçası bu bir bakanlığın tek başına yapabileceği, yani yani Çevre, Şehircilik Bakanlığı’nın içine bir ‘İklim Değişikliği’ni ekleyerek yapabileceğiniz bir mücadele değil. Tüm politikaların iklim politikasına dönmesi, tüm bakanlıkların iklim üzerinden okuma yapması gerekir.

Haberin Devamı

‘Türkiye su stresi çekiyor’

En önemli sorun kuraklık. Türkiye ‘su stresi’ çekiyor şu an. ‘Su fakiri ülke’ olma yolunda. Bunu engellemek için Türkiye’nin öncelikle tarımsal sulamada bir devrime ihtiyacı var. Vahşi sulama Türkiye’deki içilebilir suyun yüzde 70-75’ini alıyor. Türkiye’nin damlama sulamaya geçmesi gerekiyor. Bununla ilgili de çiftçiye çok ciddi destek verilmesi gerekir. İklim kriziyle bağlantılı sorunlar aslında Türkiye’nin ulusal güvenliğini de ilgilendiriyor. Niye? Suyunuz yoksa, tarım ürünü üretemiyorsanız, ülkenizde kuraklık varsa, karnınızı doyuramıyorsunuz demektir. Dolayısıyla iklim krizi aynı zamanda bir ulusal güvenlik sorunu Türkiye için.