22.06.2014 - 09:57 | Son Güncellenme:
Vehhabî ayaklanmasının öyküsünü yazan Bardakçı'nın yazısının bir bölümü şöyle: "1801’deki Vehhabî isyanını Muhammed Abdülvehhab adında bir Arap’ın torunu olan Abdullahibn Suud başlattı" dedi. Bardakçı şöyle devam etti: Abdülvehhab 84 yaşında öldü ve mezhebi yayma işi damadı Muhammed’e düştü. Muhammed’in torunu Abdullah, yani sonradan Osmanlı’nın başına seneler boyu belâ olan Abdullah ibn Suud zamanında dünyaya açıldılar.
Abdullah fikirlerini yaymak ve insanları ikna etmek için tek birvasıta kullandı: Kılıç... Arabistan’daisyan bayrağını açtı, onbinlerce başı bozuğu yanına toplayıp Irak’a geçti ve 1801’de Kerbela’ya saldırdı. Çoluk-çocuk demedi, üç günde 5 binden fazla kafa kesti, sonrada “Dinde mezar yoktur” deyip peygamberin torunu Hazreti Hüseyin’in sandukasını yaktı.
Ertesi sene Taif’e girdi ve bu defa Taifliler’i doğradı! Artık, Mekke’yle Medine’nin yolu önünde açıktı; gitti, her iki kutsal şehri de işgal etti ve kendisine karşı koyan kim varsa kellelerini kesti. Halifelerin ve din büyüklerinin mezarları bile hışmına uğradı; peygamberin Medine’deki türbesinin dışında ne kadar mezar varsa, hepsi yerle bir oldu.
Abdullah’ın başkaldırmasından sonra, kutsal topraklara artık sadece terör hâkimdi. Hacca uzun yıllar gidilemedi ve bütün uyarılara rağmen kelleyi koltuğa alıp Mekke’ye doğru yola çıkanlardan da hiçbir haber alınamadı.
DEVLET, ONUN İSMİNİ TAŞIR
İstanbul, Abdullah’ın terörüne karşı çaresiz kalmıştı. Zamanın padişahı İkinci Mahmud 1819’da Mısır’dan, orada hüküm süren vali Kavalalı Mehmed Ali Paşa’dan yardım istedi. Kavalalı’nın oğlu İbrahim Paşa Mısır askerinin başına geçti ve Mısır ordusu Türk birlikleriyle beraber Arap Yarımadası’nıniç kısımlarına doğru ortak operasyonlar yapmaya başladı. Abdullah yakalanıp Mısır’a götürüldü, ele geçirilen diğer adamlarıyla beraber bir gemiye kondu ve İstanbul’a yollandı. Binlerce kişinin katili imparatorluk başkentine ulaştığında 1820 Şubat’ının ortalarıydı. Bütün memleket bayram etti ve isyancıların cezaları birkaç gün sonra verildi: Bostancıbaşı Halil Ağa, Abdullah’ın kafasını Bayezid Meydanı’nda, Sultan Mahmud’un huzurunda bir vuruşta kesti ve Osmanlı devrinin bu en kanlı teröristi tarihe intikaletti. Abdullah bin Suud’un ismi tanıdık mı geldi? Yanılmıyorsunuz demektir; soyu bugün de devam ediyor ama torunları onun gibi yol kesip onbinlerce masumun canını almıyor, krallık ediyorlar: Suudi Arabistan’da Suudi rejiminin kurulması ile hüküm süren bütün krallar ve ülkenin şimdiki kralı Abdullah da Abdullah bin Suud’un soyundan geliyor. Üstelik sadece kralların değil, Suudi, daha doğrusu“Saudi” Arabistan’ın ismi bile...
Kaynak: Habertürk