13.12.2011 - 02:30 | Son Güncellenme:
Nil Kural
30 yıl boyunca İstanbul Film Festivali’ne ev sahipliği yapan, Avrupa’nın en güzel sinema salonlarından Emek Sineması’na yıkım yolu açan karar, geçtiğimiz hafta İdari Mahkeme tarafından verildi. Sinema Yazarları Derneği (SİYAD) Onursal Başkanı ve duayen sinema yazarı Atilla Dorsay, cumartesi günü Sabah Gazetesi’nde yayımlanan yazısında, “Emek yoksa ben de yokum” demiş, Emek’e kazma vurulduğu gün gazeteciliği bırakacağını açıklamıştı. SİYAD ise geçen hafta yaptığı Emek Sineması açıklamasında, “Beyoğlu Sinema Mezarlığı’nın Emek’i de yutmasına izin vermeyecek, Emek’i yıktırmayacağız!” demişti.
Peki bu sözü edilen Beyoğlu Sinema Mezarlığı’nda kimler yatıyor (!) ?
Sorunun cevabı için, dün Atilla Dorsay ile Beyoğlu Sinema Mezarlığı’nı gezdik. Kapalı salonları gösterip hikayelerini anlattı Dorsay; bomboş duranları, vaktiyle yıkıldığı için bir ‘mezar yeri’ bile olmayanları, yaşadığı yangın sonucu bugün sadece iskeleti kalanları...
Emek Sineması başta olmak üzere, henüz ayakta kalanların film göstereceği günleri görmeyi bütün kalbimizle umut ederek.Yarım asırdır sinema yazarlığı yapan, çeşitli salonlarda binlerce film izlemiş Atilla Dorsay’a ilk sorum “Bu sinemalar ayakta kalsaydı, nasıl bir İstikal Caddesi görecektik?” oldu. “Harika bir İstiklal görecektik. Tarihi, kültürü ve kişiliği olan bütün bu salonlar, buraya belki de dünyanın en büyük sinema caddesi unvanını kazandıracaktı.” dedi Dorsay. Ardından simge olarak seçilmiş salonlara dikkat çekti: “Başta Emek olmak üzere Alkazar, Elhamra ve Yeni Melek’in mutlaka açık tutulması gerekir. En önemlisi ise Emek, hiçbiriyle kıyas kabul etmeyecek kadar güzel bir salon”.
Burayı yıkmak barbarlık
“Diğer sinemaların durumu bir dramsa, burası bir trajedi. Çünkü en eski salon. 1870’li yıllarda açılmış, 1920’lerde sinemaya dönüştürülmüş. Dünyanın en güzel salonlarından biri. Güzelliği duvarlar, tavan, perdenin etrafındaki korniş veya kemer ve tabii ki daha yeni olan ama harikulade perdesi. Böyle bir salonu yıkmak, kolay akla gelebilecek bir şey değil. Gerçekten bir barbarlık göstergesi bence. Bunu korumak da bir uygarlık göstergesi olur. Şu anda barbarlık mı sergileyeceğiz, uygarlık mı sergileyeceğiz, bunun tartışmasını yapıyoruz. Yıkılabilir de tabii insanlar bile fani ama emin olun, bu binanın yıkılmasına neden olanlar veya göz yumanlar kültür tarihimiz açısından lanetle anılacak. Ezkaza kurtarılırsa da, kurtaranlar onurla minnetle anılacak. Seçim onların.”