İstismar suçlamasına SEGBİS ile takipsizlik

İstanbul’daki bir devlet okulunun rehber öğretmeni geçtiğimiz ocak ayında sınıftaki kızlara özel bölgelerini anlattıktan sonra “Özel bölgelerinize sizin izniniz olmadan kimse dokunamaz, kimseye izin vermeyin. İçinizden herhangi bir biçimde izinsiz dokunulmalara maruz kalan varsa, ders çıkışı bana gelebilir” dedi.

O sınıfta eğitim gören 11 yaşındaki E.U., ders çıkışı rehber öğretmeninin yanına giderek eniştesinin 3 yıl boyunca kendisine yaptıklarını anlattı. Öğretmenin ihbarıyla tutuklanan enişte T.A. 110 yıl hapis cezası istemiyle yargılanmaya başlandı.

Anne şikayetçi oldu

Mağdur E.U. ifadesi sırasında, eniştesinin 3 yaşındaki kızı ve 5 yaşındaki oğlunun da bazı istismar olayları esnasında yanında olduğunu söyledi. Bunu ihbar kabul eden savcılık T.A’nın kendi çocuklarını da taciz ettiği iddiasıyla ek soruşturma başlattı. Anne G.A. da eşi T.A’nın kızına duş aldırırken göğüslerine dokunup sıktığını ve evin salonunda kızı ile devamlı tek yattığını ve sürekli kızı ile tek kalmak istediğini belirterek eşinden şikayetçi oldu.

Kızı da suçladı

Çocuk İzlem Merkezleri’nde (ÇİM) uzmanlar eşliğinde ifadesine başvurulan 5 yaşındaki kız çocuğu da şüpheli T.A. ile oyun oynadıkları sırada babasının kendisinin memelerini sıktığını, ayaklarını gıdıkladığını, babasının kendisine banyo yaptırdığında babasının da çıplak olduğunu, hep babası ile uyuduğunu ve babasının araç kullanırken kendisini kucağına aldığını belirtti. T.A. ise atılı suçları kabul etmeyerek çocuklarının kendisine çok düşkün olduğunu, suçlandığı davranışları iddia edildiği gibi cinsel amaçla yapmadığını söyledi. Ancak anne savcılıktan hem oğlunun hem de kızının detaylı muayene için adli tıp kurumuna sevk edilmesini ve soruşturmanın detaylı sürdürülmesini talep etti. Fakat, savcılık annenin taleplerini reddederek kovuşturmaya yer olmadığı yönünde karar verdi.

‘Güçlü delil yok’

Savcılığın kararında, “Şüphelinin mağdura cinsel istismarda bulunduğuna dair müştekinin soyut iddiası dışında bir delil bulunmadığını, bir babanın kızını kucağına alması, onunla uyuması, gerektiğinde banyo yaptırması, tuvalete götürmesi ve onu gıdıklamak için göğüslerine dokunması hareketlerinin cinsel amaçla yapıldığını iddia ve ispat etmenin mümkün olmadığı, bir babanın evladına gösterdiği müşfik davranışların farklı amaçlı yapıldığı hususunda değerlendirme yapmak için güçlü delillere ihtiyaç bulunduğu” ifadeleri yer aldı.

'İTİRAZ EDECEĞİZ'

Dosyaya bakan avukat Taciser Ülkü Levent ise savcının sanıkla yüz yüze gelmeden takipsizlik kararı vermesine tepki gösterdi:

“Söz konusu sanığın ifadesi telefonla cezaevine bağlanılıp SEGBİS (Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi) ile alınmıştı. Diğer taraftan zaten bu adamın yargılandığı bir başka dosya var. Orada mağdurun ifadeleri mevcut. Fakat dosya incelenmeden, diğer mağdurun ifadelerine bakılmadan 23 Mayıs’ta SEGBİS ile ifade alınmış ve aynı gün araştırılmadan takipsizlik kararı verilmiş. Savcı ifadeyi bizzat kendisi, yüz yüze görmek suretiyle almamış. Oysa bu kanuni bir gerekliliktir. Beden dili, yalan söyleyip söylemediği ve benzeri hususlar yüz yüze ifade almayı gerektirir. Verilen takipsizlik kararına itiraz edeceğiz, olmazsa Anayasa Mahkemesi’ne, o da olmazsa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvuracağız” dedi.