Gündem Kadın başı açık namaz kılabilir

Kadın başı açık namaz kılabilir

18.02.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:

Prof. Atay, "Kuranda kadere iman yoktur. Kuranın bütün emirleri İslamın şartıdır, beş değildir. Ayetler, günümüzün şartlarına göre yorumlanmalıdır" diyor

Kadın başı açık namaz kılabilir

Prof. Dr. Hüseyin Atay, "Dinde Reform" adındaki kitabında reformu şöyle tanımlıyor: "Değiştirmek değil düzeltmek, ıslah etmek, yararlı bir iş yapmaktır. Reform ve içtihat yapmak, kayıtsız ve şartsız düşünmekle olur. Kötü yönde değiştirmeye ve bozmaya reform denmez; ona deform denir. İslamda reform yapmaya içtihat denir. Bundan dolayı her müçtehit reformcudur." Atay görüşlerini şöyle ifade ediyor:"İslamda en büyük inkılapçı - müceddit - yenilikçi olarak Hz. Ömeri görmek lazım. Hz. Ömerin yaptığı yenilikler, bir Fransız veya İngiliz ya da Alman Müslümanı tarafından kaleme alınmış olsa, onlara Hz. Ömerin reformları, der. Zekât konusunda, boşanma konusunda verdiği kararlar Kurana aykırı gibi gözükse de aslında Kuranın maksadına uygundur. Biz önce dini reformu yapacağız. İlmi reform arkasından gelecek. İslam dünyasında ve Türkiyede modernistler halk tarafından da, devlet tarafından da desteklenmedi, kösteklendi ve köstekleniyor. Dini yenilenmenin önünde üç dini engel var: 1. Uydurma hadisler, mevzu ve zayıf hadis kültürü. 2. Tasavvuf ve tarikat kültürü. 3. Fıkıh taklitçileri. Önce dini reform yapacağız Müslümanları bu yollardan kurtarmak, ancak dinde reformla, Kuran yoluna çevirmekle mümkün olur. Reform yapmak bilgi sorunu olmaktan çok zihniyetle ilgilidir." Prof. Atay, "Düzeltilmesi gereken fıkıh hükümleri" başlığında 46 madde sayıyor. İşte bunlardan bazıları: "Boşanma erkeğin elinde değildir, mahkeme iledir. Kadının da boşanma hakkı vardır, mahkeme iledir. Kuranda kadını dövme yoktur. Kuranda miraç olayı yoktur. Kuranda kadere iman yoktur. Kuranda erkek kadından daha erdemli değildir. Kuranda şefaat yoktur. Kuranda kadınların çalıştıkları kendilerinindir. Kuranda boşanmanın tek nedeni geçimsizliktir. Kuranda idare sistemi şûradır. Farz namazların kazası yok, tövbesi vardır. Kadınların başı açık, Kuran okumaları, namaz kılmaları caizdir. Başı örtmek, namazla ilgili değildir. Hz İsa ölmüştür, tekrar gelmeyecektir. İslamda mehdi inancı yoktur. İslam inancında deccal yoktur, ama her ulusu düşüren, fasık, facir, deccaller zaman zaman çıkabilir. Kadınlar eğe kemiğinden yaratılmamışlardır. Kuranda eşcinselliğin hükmü bulunmamaktadır. Gusülde ağza, burna su vermek gerekmez. Oruçta kefaret yoktur. Kuranda İslam ve iman ayrıdır. Tövbe kefaretten daha büyük cezadır. İslamın din bilgisi kaynağı akıl ve Kurandır. İslamın şartı beş değildir, Kuranın bütün emirleri İslamın şartıdır. Kurana gidip fıkhın, tasavvufun, kelamın, hüküm ve kurallarını gözden geçirip değiştirmenin temel kuralı şudur: Günümüzün şartlarına göre ayetleri insanın, toplumun, yararına göre yorumlamaktır. Kuranın amacı insanın yararıdır." Düzeltme şart Prof. Dr. Beyza Bilgin de İslamda değil, İslami anlayışlarda bir reformun gerekliliğine dikkat çekiyor. Ona göre, İslam, yanlış yüklenmiş anlamlardan kurtarılıp özüne ulaştırılarak yeniden yorumlanabilir. Özüne ulaşmak, yeniden düşünmek, onu yeniden anlamaya çalışmakla olur. Müslüman ülkelerdeki sosyo ekonomik değişmelerin ilerleyişindeki problem, İslamın teolojik temellerinde değil, fakat uygulamadaki şekilciliğindedir. Reform bu şekilcilikte olacaktır. Uygulamada olacak Dini düşüncenin ve dini yorumların pörsüdüğüne dikkat çeken Prof. Dr. Yunus Vehbi Yavuz, dinde reform konusunu şöyle yorumluyor: "İslam, aslında her çağda yaşayan insanların tüm gereksinimlerini karşılayacak ilkeler getirmiştir. Ne yazık ki, Kuranın getirdiği bu kurallar yaklaşık 11 asırdan beri işletilmemiş, akıl devre dışı bırakılmış, ilim adamı olarak nitelendirdiğimiz taklitçi âlimler daha önceki bilim ve fikir adamlarının ürettiklerini tüketmekle meşgul olmuşlar." Tasavvuftaki yanlış bilgilere İslam denildi "Hızlı bir şekilde yayılan İslam, bu dine yeni giren toplumlardan etkilenmiş, eski dinlerden kalma bazı inançlar ve hurafeleri de bünyesine almıştır. Bu durum inanç, tefsir ve ahlak kitaplarında olmuş, özellikle tasavvuf kültüründe daha fazla olmuştur. Tasavvufta yer alan birçok yanlış bilgi İslam dinine mal edilerek dinde ve dindarlıkta değişik şekillenmeler olmuştur. Bugün Müslümanların önünde duran büyük sorun budur. İslamın reforma ihtiyacı yoktur. Kuran, tahrif edilmeden elimize ulaştırılmış mükemmel bir kitaptır. Sünnet ikinci dereceden kaynaktır." Hurafeler İslam zannedildi "Akıl bu iki temel kaynağın en geniş alanı kapsayan üçüncü bir unsurdur. Sonsuz olaylar zincirinde, akıl toplumun din - dünya bağlantısını sağlayacak güce sahiptir. İlk Müslümanlardan Sahabe ve Tabiûn bu temellere dayanarak İslam dünyasını en ileri derecede bir dindarlık düzeyine kavuşturmuşlardır. Çağımızda asıl sorun, İslam dininin temel kaynaklarında değil, belki bu kaynaklara ulaşıp bunları doğru anlamadadır. Dinin alanına girmeyen birçok şey bu alana girince, toplumun yükü ağırlaşmıştır. Bunun hafifletilmesi gerekir. İslamın temel kaynaklarına inilip bilimsel çaba ile İslam doğru anlaşılabilirse, sorun kökünden çözülür." İslam anlaşılırsa, sorun çözülür Reform dinde değil dindarlıkta olur... Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlunun dile getirdiği şu cümleleri tartışmaya yön gösterici bir özellik taşıyor: "Din ile modernlik, din ile hayatın çağdaş dünyaya bakan yönü arasında bir çatışma olmaz. Din, evrensel geçerlilik teziyle gelir. Her bir toplum ve birey, dini kendi dünyasına indirerek, kendi dünyası ve imkânları içinde dindarlığını kurarak dini aktüelleştirir. Dinde reform olmaz, ama dindarlığımızda reform olur, devamlı yenilenme olur. Dinin kaynakları belli, öğretisi genel ve açıktır. Biz, dini değil dindarlığımızı sorgulamalıyız."Prof. Yaşar Nuri Öztürk, "Kuranın dışına çekilerek başka bir biçimde yapılandırılan dini, Kuranın tekrar içine döndürmek gerekiyor" diyerek şöyle konuşuyor: "Kuran diyor ki, Dedelerinizin, babalarınızın size din adına söylediklerini akıl ve ilim süzgecinden geçirin., Eskiyi kutsallaştırıp dokunulmaz kılmayın, bu putperestliğin alametidir. Değişimin esası İbrahimi bir isyandır. (Allahın varlığını ve birliğini ikna edici bir şekilde anlatma). İslam dünyasında değişmenin kaçınılmazlığı ortadadır. Yoksa size şu soruyu, herkes sorar: İslam dünyasının hali perişan. Sizin dininiz mi sizi bu hale getiriyor, yoksa siz mi dininizi bu hale getirdiniz? Bizim yüzümüzden hem din töhmet altındadır, hem Allah." Doç .Dr. Mehmet Görmez (Diyanet İşleri Başkan Yrd:Dindarlık tarih boyunca insanların dini öğretileri anlama, algılama, yorumlama ve uygulama biçimidir. Dinin kendisi, anlaşılması, yorumlanması ve uygulanmasıyla her zaman örtüşmez. Siyasi, sosyal ve ekonomik şartlar; zaman, mekân ve coğrafi gibi faktörler dindarlığın şekillenmesinde etkilidir. Her çağ ve her coğrafya kendine özgü bir dindarlık üretmiştir. Bazı dönemlerde ritüelci, ahlak eksenli, mistik, şekilci ve siyasal ve ideolojik dindarlık gibi dindarlık çeşitleri görülmüştür. Her çağ kendi dindarlığını üretir • İslam dünya işlerine engel mi?• İçtihatsız dini hayat mümkün mü?• İçtihat kapısını kim açacak?• Akıl ile nakil çelişirse ne olacak?• Müslüman aydının zihniyeti değişmeli mi?• Dindarlığı kim sorgulayacak? YARIN