GündemKerkük öyle kolay lokma değil!

Kerkük öyle kolay lokma değil!

09.04.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:

Kürt bölgesindeki işadamları Türkiye'nin vize konusunda kolaylık göstermemesinden şikâyetçi. Ancak bu şikâyetlere rağmen Erbil'in en büyük hipermarketinin rafları Türk markalarıyla dolu

Kerkük öyle kolay lokma değil

Saddam döneminde taşınan "Arapların" tasfiyesinin başladığı Kerkük'te ise, gelecek belirsizliğini koruyor. Erbil hükümeti Irak Anayasası'nın 140. maddesine göre, referandumun 2007 sonuna kadar yapılmasına ve Kerkük'ün "Kürt şehri" olarak ilan edilmesine çalışıyor. Barzani'nin "coğrafi ve tarihi" referans olarak "Kürt şehri" ilan ettiği Kerkük'te, Türkmenler için de aynı referansların geçerli olduğunu "görmezden" gelen açıklamaları, bir tek noktaya işaret ediyor: Kerkük kolay lokma değil.Bu gerçeği Bağdat yönetimi çözmeye başlıyor ve "göreceli de" olsa, ABD'nin bölgedeki varlığına dayansa da, güvenlikli bir yatırım alanı haline gelen Irak Kürdistan Bölgesi'nde dengenin bozulmaması yönünde bir siyaset belirliyor. Ve 15 Aralık 2007'ye ertelenen "referandumu" dayatmıyor.İşte Barzani'yi de Türkiye'nin etkili olduğu bu dış politika tahrik ediyor. O nedenle, "Diyarbakır ile Erbil'in kaderini eşitlemeye" kalkıyor!Kuzey Irak'ta sivil ve resmi temasların sırasında, iki ayrı senaryo dikkatimi çekiyor.Birincisi, Kerküksüz bir Kürdistan Federe yapısı düşünülemez. İkincisi ise Kerkük, Kürtlerin uluslararası siyasetteki kazanımlarını yok sayacak kadar önemli olmaktan çıktı. Çünkü Erbil hükümetinin nüfuz alanındaki Süleymaniye, Erbil, Dohuk, Zaho bölgesinde de önemli petrol rezervlerine ulaşıldı.Pentagon'dan Erbil'e kadar "masa üstü ajandası" gibi her daim kullanıma hazır bir "Büyük Kürdistan" haritası duruyor. Türkiye'nin Güneydoğusu'nu Hatay hariç tutularak Mersin'i de içine alarak belirleyen haritanın anlamını sorduğumda aldığım yanıt "Siyasi ve güncel bir değeri yok, Kürtlerin yaşadığı coğrafya" oluyor. Yani Mezopotamya!Konuya biraz daha derinlere indirdiğimde ise "Büyük Kürdistan Türkiye'ye bağlı bir federe yapı olsun" ifadeleri gün yüzüne çıkıyor.Siyaset bol laf demek, ancak hayat kendini "gerçekle" ifade ediyor. Gerçek ise, hiçbir halk sonsuza kadar savaşmak istemez.Erbil'e biz de böylesi bir "ateş hattında" giriyoruz. Şöförümüzün altında 1970'lerden kalma bir BMW var, 160 ile gidiyor. Bir an önce gidip gelelim.Kerkük'e giderken Kuştepe'den, Altınköprü'den, Türkmen yerleşimlerinden geçiyoruz.Kerkük türküleri canlanıyor belleğimizde, Selda Bağcan'ın 1972 Altın Orfe Müzik Yarışması'na taşıdığı "Kalenin dibinde taş ben olaydım/Gelene geçene yoldaş olaydım" diye mırıldanıyoruz usulca.Kerkük şehir merkezine geldiğimizi, bombalanmış caminin minaresi haber veriyor. Az ötede Talabani'nin kurucusu olduğu Kürdistan Yurtsever Birliği'nin (KYB) milis güçleri bulunuyor. Bize koruma veriyorlar. İki peşmergeyle yol alıyoruz. Türkmenlerin yaşadığı Kerkük Kalesi'ne çıkıyoruz. Danyal Peygamber'in türbesi ve camisinin bulunduğu alana doğru ilerliyoruz. Annesi Türkmen, babası Kürt olan korumamızla birlikte Kerkük Kalesi'nde piknik yapan Türkmen kadınlara rastlıyoruz. "Korumamız" selamlaşıyor eski komşularıyla. Türkiye'ye dil, giyim ve tavır olarak çok yakın kadınlar. Anadolu kadınlarının beyaz yemenisinden örtmüşler başlarına, gençler modern giysili. Cevizli kekten ikram ediyorlar, eve dolma yemeğe çağırıyorlar.Ne diyeyim, biz "kaçar" gibi buralardan gitmek üzereyken, "Allah'a emanet olun" diyerek ayrılıyorum oralardan. O kadar çok Kürt, o kadar çok Türk ile selamlaştım ki, içimdeki endişe gelirken birdi, giderken bin oluyor. Kerkük'ün, Bağdat hükümeti üzerine baskı kuran Erbil'in "Başkanı" Barzani'ye bağlı güçlere uzaklığı 70 kilometre. Türkiye sınırına uzaklığı ise 450 kilometre. Erbil, Kerkük'teki Şiileri destekleyen radikal İslamcı terör eylemlerini ensesinde hissediyor. Satılan ürünlerin yarısına yakını Türkiye'den geliyor Raflar Türk mallarıyla dolu Erbil'in hipermarketi Naza Mall'ı 2006 yılında açan yerel işadamı Şahap, ayda 1.5 milyon dolarlık ürün satın alıyor. Şahap Türkiye'nin Iraklı işadamlarına vize kolaylığı sağlamamasından yakınıyor; "Tüccarlar cebimizde 500 bin dolar ile Türkiye'ye gidiyoruz. Gümrüklerde hor görülüyoruz. Sanki Türkiye'ye kötülük yapmak için gelmişiz gibi davranılıyor. Haftada 3 gün Dubai'ye uçak gidiyor. Her uçak 1.5 milyon dolarlık alışveriş yapsa, haftada 4-5 milyon dolar eder. Erbil'den Dubai'ye de, İstanbul'a da 3 saatte gidiliyor" diyor. Şaban "Gıda ürünlerini Gaziantep'ten, konfeksiyon, porselen ve çelik mutfak malzemelerini İstanbul'dan alıyorum. Türkiye yüzde 18 KDV almasın, tüm malımızı Türkiye'den alalım" mesajını iletmeyi de ihmal etmiyor. Şahap'ın anlattığı güçlüklere karşın satılan ürünlerin yüzde 40'ından fazlası Türkiye'den gidiyor. Türkiye'deki marketlerde satılan markaların çoğu rafları dolduruyor. Pınar ürünlerinden, Hayat Su'ya; Can Bebe'den, Evy Baby'e, Ülker'e, Koska'ya, Fanta'ya, Aytaç'a, Eti'ye; peynire, zeytine kadar.Türkiye'den Kürt bölgesine yılda 5 milyar dolarlık ticaret yapılıyor. İbrahim Tatlıses, Mahsun Kırmızıgül, Sibel Can, Ferhat Göçer kasetlerini saymama gerek bile yok.Kimi konfeksiyon ürünleri ise Naz Mall markası adı altında Türkiye'de üretiliyor. Zer markalı sıvı yağ, tereyağ, mayonez, ketçap ve makarna çeşitleri ve Can margarinleri ise Türkiye'de satılmayan, yalnızca Kuzey Irak için üretilen çeşitler.Markette çalışanlar Filipinli, Afganistanlı. Bu durum yalnızca alışveriş merkezlerinde görülmüyor. İnşaat sektöründe de Türk işçilerinin rakibi olmaya başlıyorlar. Türk işçiler bin dolar alırken, Filipinliler 300 dolar ile yetiniyor. Tezgâhtarlar Filipinli Kürdistan Bölgesi'nde 4 milyonluk, tüm Irak'ta 27 milyonluk pazar olduğunu hatırlatan Irak Kürdistan Bölge Hükümeti Ticaret Bakanı Muhammed Rauf "Türkiye bu pazarın yüzde 90'ını alabilir" diyor.Rauf, Erbil hükümetine İslami Birlik Partisi'nden girmiş.Rauf'a "Habur-İbrahim Halil" gümrük kapılarındaki ticaret hacmini sorduğumda eline haritayı alıyor. Suriye, İran ve Türkiye sınırlarındaki 6 gümrük kapısını gösteriyor. Rauf, "Ticaretimizin en yoğun olduğu gümrüğümüz İbrahim Halil. 2005 yılında buradan 8 milyar dolarlık ticaret gerçekleşti. Türkiye ticaretimizde bir numaralı ülke. Buradaki Türk şirketlerinin sayısı 350'yi geçti" diyor. Türkiye'den elektrikli ev aletlerinden gıdaya kadar birçok ürün aldıklarını belirten Rauf, Habur'dan 2005 yılında 58.4 milyon dolar gıda maddesi girdiğini, bu sayının 2006 yılında 151 milyon dolara ulaştığını vurguluyor. Rauf: Resmi ilişki kursanız 300 Türk şirketi, 3 bin olurdu Rauf, Amerika ve İngiltere'nin yanı sıra; Japonya, Kore, Kuveyt ve Bahreyn ile gelişen ilişkileri örnek gösteriyor. "Türkiye çabuk olmazsa geç kalır. Pakistan ve Hindistan ile serbest ticaret anlaşmaları yaptık" bilgilerini veriyor.Türkiye'nin Kürdistan Bölge Hükümeti ile "resmi ilişki" kurmamasından şöyle yakınıyor: "300 olan Türk şirketi sayısı 3000 olabilirdi. Türkiye ekonomik köprüyü kurmakta gecikiyor. Ara sıra ticari araçların gelip, gitmesi engelleniyor. Türkiye hükümeti kabul ederse, Ticaret Bakanı olarak ülkenizi ziyaret etmek isterim."Rauf'a Türk hükümetini ile temaslarını sorduğumda ise, "AKP ile ilişkilerimiz var, ancak bakan olarak davet edemiyorlar. Bizim tarafımızdan bir sorun yok. Asker ve hükümetin bize yönelik ortak politikası gerekiyor" yanıtını veriyor.Türkiye'nin PKK'ya yönelik olası sınır harekatından söz açıyorum, "PKK Türkiye için ne kadar sorun ise bizim için de o kadar sorun. PKK bize de eziyet verdi. Ancak PKK bir milletin hakkını istiyor. Bu siyasi bir problemdir ve siyasi çözüm üretilmelidir. Türkiye'nin askeri buradadır. Irak tek parçadır, bu konuda tüm partiler anlaştı. Buranın hükümeti ile görüşümeden bir operasyon yapılması bütün dünyadaki Kürtlerin düşmanlığını çeker. Kandil'de operasyon olduğu zaman kim ölecek? Irak'ın, İran'ın, Türkiye'nin Kürt vatandaşları. Türkiye bölge halkının kalkınması için operasyon yapsın, kalkınmayı sağlasın. Bu zamanda askeri yöntemler geçerli değil. Irak savaş ile haloldu mu? 500 yıl geriye gitti."Rauf belli ki kısa sürede "ekonomik savaş" hattında yerini almış. 'Resmi ilişki kurun' çağrısı Erbil'in genel görünümü şantiye; yollar yapılıyor, yeni binalar, çarşılar.En gözde alışveriş merkezi Dream City ve New City Mall.Erbil halkının akşam gezinti yeri alışveriş merkezleri. Giyisiden sebzeye; kozmetikten elektroniğe kadar her türlü ürün satılıyor.New City'de bu isimle anılan bir de restoran açılmış. Geçen yıl faaliyete geçen merkezin restoranını Diyarbakır'da ve İstanbul'da şubeleri olan Kaburgacı Selim Amca açmış. Bir yıl dolmadan ortağı ile anlaşamayıp ayrılmış.New City'in Erbilli sahibi, Selim Amca'nın Diyarbakır'daki ustası Kemal Bey'i geri çağırmış. Şimdi 400 kişilik lokantada çalışan 30 servis elemanından 24'ü Diyarbakır'dan geliyor.Erbil'de 2003 yılından beri 6 tane Türk restoranı açıldıysa da, gerek yerli ortaklarla anlaşmazlık, gerekse de "yerel şartlar" nedeniyle 3'ü geri dönüyor.Diyarbakır'dan gelen Ahmet ve Nilüfer Baran'ın kızları Nur Baran'ın başında olduğu Puşi'nin haricinde Sultan ile Batmaz ayakta kalıyor.2003'te Diyarbakır İş Kadınları Derneği Başkanı olan Nilüfer Baran, Diyarbakırlı Sema Azizoğlu ve Şengül Tuncay ile birlikte Erbil'e iş olanaklarını araştırmak üzere geliyorlar. Böylece üç kadının ortak geliştirdikleri Puşi projesi Baran ile sürüyor. Azizoğlu Erbil'den dönüyor, Tuncay ise ticaret yapıyor. Erbil'de Antep Tatlıcısı da dahil açılan fırın sayısı 6'yı buluyor. Diyarbakırlı kadın yatırımcılar Erbil'de Nur Baran, Irak Airways'in uçaklarına yemek servisi veriyor. Bir yılda yalnızca üç kez Türkiye'ye gittiğini söyleyen Baran, "Burada olmaktan dolayı çok mutluyum. Kültürel ve ekonomik ilişkilerimizin gelişmesinin buraya olduğu kadar Türkiye'ye de faydası olacağını düşünüyorum" diyor.Havacılık sektöründe en etkin şirket Zagros. Zagros adı Erbil'de sık karşımıza çıkıyor. En çok izlenen TV'lerden biri Zagros TV. Bizde Akdeniz'in simge isimlerinden Toros gibi, Zagros da adını coğrafyadan alıyor.Büyük olasılıkla yazın başlayacak olan seferlerden biri de Antalya'ya olacak. Bir yıl önce Erbil havalimanında yalnızca haftada bir uçağa yemek servisi verdiğini belirten Baran, "Haftada 7 ile 10 uçak bizden servis alıyor" açıklamasını yapıyor.Havalimanının 400 personelinin de yemeklerini veren Baran, gıda malzemelerini Türkiye'den getiriyor. Erbil'de sık duyduğumuz yakınmalardan, "Habur'da kamyonlarımız bekletiliyor" cümlesini o da tekrarlıyor.Batmaz Restoran Erbil'in en kıymetli yerinde; Ainkawa'da. Sahibi Mardinli müteahhit Naif Batmaz. Yemeklerinin lezzeti ve servisi çok ilgi görüyor.Batmaz, Erbil'de süt ve süt ürünleri üretim tesisi de açacağını söylüyor. Uçaklara catering hizmeti YARIN: Kürt siyasetçiler K. Irak'ta müteahhit oldu