19.03.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:
Musa Kesler
Çanakkale’de savaş karadan ve denizden bütün şiddetiyle devam ederken yaşananlar bütün detaylarıyla askerlerin günlüklerine kaydediliyordu. Hem Osmanlı subayları hem de İngiliz subaylar cephedeki her şeyi, duygularını, özlemlerini kaleme almıştı. Ölümler, kan ve yaralılar arasında İngiliz subay şarapnelle yaralandığını anlatırken; Osmanlı subayı da sığınaktayken içeri düşen bir bombanın patlamadığı için hayatlarının kurtulduğunu anlatıyor.
İngiliz yazar Jonathan King’in ‘Gelibolu Günlükleri’ ve Lokman Erdemir’in ‘Meçhul Subay’ adlı kitaplarına konu olan günlüklerden aynı anları iki farklı cepheden anlatan bölümler:
‘Çocuklar iyi iş çıkardı’
26 Nisan:
Osmanlı Subayı: River Clayde gemisini batırmak için emir aldık. 20 kadar mermi attık. Altı bacalı Fransız kruvazörü bize ateş etmeye başladı. Tamamıyla bize isabet ettirdi. Üçüncü topun kundağı kırıldı, döşeme üzerine düştü.
İngiliz Subay: Düşman topçusu susturulmuş görünüyor, karşılık vermiyorlar. Bizim çocukların iyi iş çıkardığı rapor ediliyor. Dünkü zayiatımız yaklaşık 2 bin kişi...
27 Nisan:
İngiliz Subay: Saat 04’te sağ merkez hücum denemesinde bulunuyor ama piyade veya topçu desteği alamıyor, şarapnel ateşi altındalar. Geri çekilmek zorundalar.
Osmanlı Subayı: Obüsler ateşe başladı. Bizim ateşimizi aldılar. Ardı arası olmayıp top sesleri işitilmektedir. Biz de ateş ettik. Hemen geriye döndüler.
‘Sadece 11 mermimiz kaldı’
28 Nisan:
Osmanlı Subayı: Üç topa 11 mermimiz kaldı. Cephane bekliyoruz. Düşman her tarafa ateş etmektedir. Mevziimizin yerini öğrendiler.
İngiliz Subay: Askerler bir keskin nişancının yuvasını buldular. Mevzisinde 100 atımlık kullanılmış, 300 atımlık kullanılmamış cephane, üç haftalık tayın ve yeterli miktarda su bulundu.
29 Nisan:
Osmanlı Subayı: Düşman ateşe devamla bizim bataryanın birinci topun sağ taraf siperini tarumar etti. Cephanemizin gelmekte olduğunu haber aldık. Gece içerisinde top sesleri geliyordu.
İngiliz Subay: Ölenlerin künyelerini ve şahsi eşyalarını toplamaya başladık. Bazen muhtemel sona hazırlanmak amacıyla yazılmış mektupları almak çok dokunaklı, hele o son şimdi gerçekleşmiş ise...
30 Nisan:
Osmanlı Subayı: Utanmaz, alçak İngiliz on ikilik toplarımıza karşı otuz sekizlik mermi atıyor. Gene öyle iken susturamadı.
İngiliz Subayı: Karaya çıkan birlikler bütün cephe hattına dağılmış vaziyette, çoğu da 8-10 kişilik küçük gruplar halinde. Bunların yerleri adım adım tespit ediliyor ve bir araya getiriliyor.
1 Mayıs:
Osmanlı Subayı: Düşman bombardımanı başladı. Öğlene kadar ateş etmedik. Sonra ateş emri verildi. Karşı tarafta Enver ve Şükrü Paşalar akşam hücumuna karar vermişler. Sabaha doğru piyade ve topçular cümle hücum ettik. Çok telefat ve yaralıları vardı.
İngiliz Subay: Sol tarafımdan şarapnel parçasıyla vuruldum. Vücuduma girmedi ama büyük bir ezilme. Karargâhımız düşman tarafından sürekli bombalanıyor.
2 Mayıs:
Osmanlı Subayı: 11 nefer sığınaktayken içeri mermi düştü. (Mermi) 6 yaşında çocuk gibi yuvarlanıp neferin yanına yattı. Herkes dışarı kaçtı. Hamd olsun mermi patlamadı.
İngiliz Subay: Dün bir karatavuk gördüm, neşeyle ötüşünü dinledim. Burada çok güzel kır çiçekleri de var...
Vali Kara şehit babasını azarladı
Çorum’da Valilik tarafından şehit aileleri ve gaziler için verilen yemekte Vali Ahmet Kara şehit ailelerinin bulunduğu bir masaya oturdu. Bu sırada şehit yakını Garip Karaca ilgisizlikten yakınarak “Biz vatan için, bayrak için şehit verdik” dedi. Vali Kara, şehit babasına adını sordu. Karaca, “İsmim batsın” deyince Kara masadan kalkarak sakin olmasını söyledi. Şehit babasına “Önce kendine gel” diyen Kara daha sonra başka bir masaya oturarak yemek yedi. Çorum Valiliği’nden yapılan açıklamada olayın tatlıya bağlandığı belirtildi.
‘Atatürk’ü neden anmadınız’ tepkisi
İzmir Kadifekale’deki Hava Şehitliği’ndeki törenin son bölümünde şehitler anısına edilen duanın ardından Vali Mustafa Toprak, şehitlerin mezarlarına karanfil bıraktı. Bu sırada Toprak’ın yanına gelen ve her yıl törene katıldığını dile fetiren bir kadın, “Neden konuşmanızda bir kez olsun Mustafa Kemal Atatürk’ün adını geçirmediniz. Rica ediyorum” diyerek tepki gösterdi. Toprak, şehitlik defterine yazdıklarını hatırlatarak, “Şehitlik defteriyle benim mesajım açık zaten” yanıtını verdi.