Gündem Muğla ormanlarının yüzde 65’i maden ruhsatlı

Muğla ormanlarının yüzde 65’i maden ruhsatlı

17.10.2020 - 07:00 | Son Güncellenme:

Türkiye’nin doğa ve turizm açısından en önemli bölgelerinden Muğla’daki madencilik faaliyetleri ve doğal yaşamı bekleyen tehdit, TEMA ‘nın hazırladığı raporda ortaya konuldu.

Muğla ormanlarının  yüzde 65’i maden ruhsatlı

TEMA Vakfı, Kaz Dağları raporunun ardından ikinci çalışmasını Muğla’da tamamladı. TEMA’nın raporunda, Muğla’nın bin 449 maden ruhsatına bölündüğü açıklanırken, “Muğla’nın yüzde 59’u, ormanlık alanların ise yüzde 65’i madenlere ruhsatlı. Madencilik faaliyetleri Çanakkale’de olduğu gibi Muğla’nın da ormanlarını, tarım alanlarını, meralarını, şehrin kültürü ve turizmini tehdit etmeye devam edecek” denildi.

Haberin Devamı

Önemli ekosistem

Raporda ruhsatlandırılan alanların uluslararası koruma kriterlerine göre belirlenen, nadir flora ve fauna barındıran, dünya ölçeğinde önemli ekosistemler olduğu belirtilirken, tarım alanlarının ise yüzde 48’lik kısmının madenler için ruhsatlandırıldığı iddia edildi. Raporda ayrıca, Muğla ve çevresindeki tabiatı koruma alanları ile milli park statüsündeki koruma alanlarının da tehdit altında olduğu, söz konusu alanların yüzde 55’lik bölümünün madenlere ruhsatlandırıldığı öne sürüldü ve şöyle denildi:

‘Tehdit altında’


“Türkiye’nin en yaşlı karaçam ormanı (250 - 700 yaş) ve eşsiz yaban hayatı ile mutlak koruma statüsüne sahip Kartal Gölü Tabiatı Koruma Alanı’nın tamamı madenler için ruhsatlandırılmıştır. Zengin canlı tür çeşitliliği, iklimi, doğal güzellikleri, binlerce yıllık tarihi geçmişi ve eşsiz koyları ile ülkenin en önemli doğa, kültür ve turizm alanlarından biri olan Muğla ve yakın çevresi madenler nedeniyle tehdit altındadır. Mevcut Maden Kanunu’nda yapılan değişiklikler, tüm koruma statülerini yok sayarak; yaşam alanlarımızı da binlerce maden ruhsatı ile karşı karşıya bırakıyor. Ülkemizde kanunlarla madencilik faaliyetlerinden korunan alanlar oluşturmamız gerekiyor. Aksi halde madencilik faaliyetleri Çanakkale’de olduğu gibi Muğla’nın da ormanlarını, tarım alanlarını, meralarını, şehrin kültürünü ve turizmi tehdit etmeye devam edecek.”

‘Çöl kalır’

Çevreciler, bölgedeki doğal yaşam alanlarının yok olma endişesini taşıdıklarını belirtirken, TEMA Vakfı Muğla Temsilcisi ve Muğla Çevre Platformu üyesi Sergender Sezer şunları söyledi: “Muğla il sınırları içindeki bölgenin yüzde 70’i değerli ormanlardan oluşuyor. Orman örtüsünü kaldırdığınızda geriye karstik yapıya bağlı çöl kalır. Ne yazık ki mevcut orman alanlarımızın yüzde 69’u maden ruhsat alanı. Gözümüz gibi korumamız gereken tabiat varlıklarımızın yok olmasından korkuyoruz. Bugüne kadar maden çıkarılıp, tekrardan ağaçlandırılan bir alan görmedim. Yapılan tek işlem Muğla’nın doğal dokusuyla ilgisi olmayan kolay yetişen ve yayılımcı tür dediğimiz akasya ağaçlarının dikilmesi. Dışarıdan bakınca yeşil görünen ancak hiçbir orman vasfı olmayan alanlar ortaya çıkıyor. Madenlerin yeryüzüne çıkarılması ile kazanılacak milli gelir, ormanların korunmasından daha değerli değil. Uzun vadede çevreye, doğal yaşama zararlar çok daha büyük maliyetlere neden olmakta.”

‘Davacı olduk’

Fethiye’den Datça’ya, Milas’tan Bodrum’a kadar neredeyse Muğla’nın her yerinde maden işletmelerinin faaliyette olduğunu dile getiren TEMA Vakfı Muğla Temsilcisi Sergender Sezer, “Örneğin Karabağlar Yaylası çok özel bir bölge. Çukurda olmasına rağmen temiz hava deposu olarak bilinir. Bu alan da madencilik riski altında. Köyceğiz’deki Sandra Dağı, Ortaca, Köyceğiz, Dalaman ve Sıtkı Koçman Üniversitesi’nin su deposu özelliğine sahiptir. Endemik bitki ve hayvan türlerinin yaşam alanı olan Sandra Dağı’nda olivin madeni işletiliyor. Maden sahasını genişletmek isteyen firma hakkında davacı olduk. Gökçeova Gölü ve çevresindeki sulak alanlar da tehdit altında. Bölgedeki katran ve kara çam türleri yok olabilir. Faaliyetler bu şekilde devam ederse ciddi su sorunu da ortaya çıkacaktır” dedi.

Yazarlar