Gündem Muhsin Yazıcıoğlu davasında yeni gelişme! Eski istihbarat amirine hapis talebi

Muhsin Yazıcıoğlu davasında yeni gelişme! Eski istihbarat amirine hapis talebi

07.01.2021 - 19:16 | Son Güncellenme:

BBP'nin kurucu Genel Başkanı merhum Muhsin Yazıcıoğlu ile 5 kişinin hayatını kaybettiği helikopterin düşmesi olayıyla ilgili "görevi kötüye kullanma" suçundan yargılanan, o dönemde İstihbarat Şube Müdürlüğünde görevli eski Emniyet Amiri Dursun Özmen hakkında mütalaasını açıklayan savcı, sanık için 2 yıla kadar hapis talep etti.

Muhsin Yazıcıoğlu davasında yeni gelişme Eski istihbarat amirine hapis talebi

Kahramanmaraş 1. Asliye Ceza Mahkemesinde görülen duruşmada, Yazıcıoğlu'nun eşi Gülefer ve oğlu Furkan Yazıcıoğlu, ablası Maviş Ocak ile taraf avukatları hazır bulundu.

Haberin Devamı

FETÖ üyeliği suçundan hükümlü olan tutuklu sanık Özmen, Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi üzerinden duruşmaya bağlandı.

Tanık S.B, ifadesinde, olay tarihinde Kahramanmaraş İstihbarat Şubede görevli polis memuru olduğunu belirterek, şunları söyledi:

"Bilgi notunun hazırlanması benim amirimin görevidir. Talimat verildiğinde hazırlık kısmını yapıyorduk. İlk bilgi notunu şube müdürünün talimatıyla ben hazırladım. Sanık 3. bilgi notunu, yani merhum Yazıcıoğlu ve beraberindeki heyetin sağ kurtulduğuna dair bilgi notuna ilişkin müsveddeyi bana sundu ve yazmamı istedi. Ben bu bilginin kaynağını nereden, kimden aldığını sordum. Bana cevap vermedi. Sonra alaylı şekilde, 'Benim yüksek yerlerde tanıdığım var.' dedi. Ben ona tekrar sordum, 'Eğer bu bilgi doğru değilse adamı ipe götürür.' dedim. Ben Dursun Özmen’in odasına bilgi vermek için girdiğimde aynı zamanda kendisinin görüntülü olarak kurum içi hattan biriyle görüştüğünü fark ettim. Ekranda Kahramanmaraş İstihbarat Şube Müdürü yazıyordu. Ben 'Haber kaynağını bilmediğim bilgiyi çekmiyorum.' dedim. O da İ.K’ye bu bilgi notunu çekmesini söyledi. Çıkarken tüm illere bilgi notunun çekilmesini söyledi. O da A.S. olabilir ama tam olarak hatırlamıyorum."

Haberin Devamı

Bu bilgilerin neden daha önceki ifadelerinde yer almadığının sorulması üzerine tanık S.B, "Öncesinde bunlardan bahsetmedim çünkü Dursun Özmen aynı kurumda amir olarak görev yapıyordu. Odasında beni tehdit etti." dedi.

Tanık olarak dinlenen A.K. da olay tarihinde Dursun Özmen ile aynı şubede büro amiri olarak görev yaptığını ve şu anda da FETÖ’den hükümlü olduğunu ifade ederek, bilgi notu çekildiği sırada şubede olmadığını söyledi.

Sanık Özmen, savunmasında, önceki beyanlarını tekrar ettiğini belirterek, tanık S.B'nin kendisine, "Amirim bu ifadeler adamı ipe götürür" demediğini, kendisinin de "Yüksek yerlerde tanıdıklarım var" ifadesini kullanmadığını savundu.

Birleştirme talebi reddedildi

Tanıkların dinlenmesinin ardından hakim, Yazıcıoğlu ile 5 kişinin ölümüne ilişkin yürütülen soruşturmaya FETÖ'nün talimatıyla müdahale ettikleri iddiasıyla aralarında Dursun Özmen'in de yer aldığı 17 şüpheli hakkında Kahramanmaraş 2. Ağır Ceza Mahkemesinde dava açıldığını hatırlatarak, dosyaların birleştirilmesi talebi olduğunu aktardı.

Haberin Devamı

Özmen, kendisinin zaten "silahlı terör örgütü FETÖ üyesi olmak" suçundan hüküm giydiğini aktararak, o davada da benzer suçlamayla karşı karşıya kaldığını ifade etti. Davaların mükerrer olduğunu savunan sanık, birleştirme talebinin reddini istedi.

Yazıcıoğlu ailesinin avukatı da sanık hakkında 2. Ağır Ceza Mahkemesinde "görevi kötüye kullanma" suçundan dava açılmadığını ve dosyaların birleşmesi halinde bu suçtan dolayı zaman aşımı riskinin oluşabileceğini belirterek, birleştirme talebinin reddedilmesini istedi.

Ara karar veren hakim de, dosyanın geldiği aşama ve zaman aşımı süresi gözetilerek Kahramanmaraş 2. Ağır Ceza Mahkemesinin birleştirme talebinin reddedilmesine, dosyanın bir örneğinin mahkemeye gönderilmesine hükmetti.

Savcı mütalaasını açıkladı

Verilen aranın ardından mahkeme savcısı açıkladığı mütalaasında, olay tarihinde Kahramanmaraş Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürlüğünde görevli olan Dursun Özmen'in, helikopterin düşmesi sonrası "Muhsin Yazıcıoğlu'nun bacağı kırık, ambulansla hastaneye götürülüyor" şeklinde bilgi notunu hazırladığını belirtti.

Haberin Devamı

Özmen'in, çevresindeki polislerin uyarısına rağmen, "Siz bilmiyorsunuz kardeşim. Benim yüksek yerlerde tanıdıklarım var" diyerek bilgi notunu hazırladığını ve tüm illere gönderilmesi talimatı verdiğini ifade eden savcı, asılsız ve gerçek dışı bilgi notu nedeniyle arama kurtarma çalışmalarının sekteye uğradığını, ülke gündemini derinden etkileyecek, son derece önemli bir hususta kamuoyunun yanıltıldığını ve bilgi kirliliğine sebebiyet verildiğini aktardı.

Savcı mütalaasında, sanığın bu şekilde hareket ederek, zamanla yarışıldığı böylesine önemli bir konuda, mesai arkadaşlarının kendisini uyarmasına rağmen bilerek ve isteyerek görevinin gereklerine aykırı hareket ettiği vurguladı.

Savcı, arama kurtarma çalışmalarının sekteye uğratılmasına ve kişilerin mağduriyetine neden olan sanığın üst sınırdan cezalandırılarak 2 yıla kadar hapsini talep etti.

Haberin Devamı

Sanık, mütalaaya karşı savunmak yapmak amacıyla ek süre istedi.

Hakim, sanığa ek süre vererek, duruşmayı 15 Ocak Cuma gününe erteledi.

Muhsin Yazıcıoğlu'nun ölümüne ilişkin hukuki süreçle ilgili aile avukatı Yavuz'dan açıklama

Yazıcıoğlu ailesinin avukatı Kemal Yavuz, BBP'nin kurucu Genel Başkanı merhum Muhsin Yazıcıoğlu ile 5 kişinin hayatını kaybettiği helikopterin düşmesi olayını örgütlü bir cinayet olarak değerlendirdiklerini söyledi.

Yavuz, Kahramanmaraş 1. Asliye Ceza Mahkemesinde görülen ve eski Emniyet Amiri Dursun Özmen'in sanık olarak yargılandığı duruşmanın ardından gazetecilere yaptığı açıklamada, davanın bugün itibariyle karara bağlanmasını beklediklerini ancak 15 Ocak'a ertelendiğini söyledi.

Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığınca, 2. Ağır Ceza Mahkemesinde 2 hafta önce açılan "Soruşturmaya FETÖ müdahalesi" içerikli davayı önemli bir gelişme olarak gördüklerini ifade eden Yavuz, iddianamede, örgütlü bir yapı tarafından arama kurtarma aşamasında ihmal ve kasıtlara yol açıldığı ve örgütlü bir yönlendirme bulunduğunun aktarıldığını ifade etti.

Yavuz, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bu iddianame bizim açımızdan yeterli değil çünkü biz örgütlü bir yapı tarafından gerçekleştirilen bir cinayet olduğunu iddia ediyoruz. Başından beri bu iddiayı takip ediyoruz, bu iddiayı da iğneyle kuyu kazarak 12 yıldır önemli ölçüde delillendirmiş durumdayız. Eylemin suikast olduğunu, bu suikastın örgütlü bir yapının askeri jetlerle oluşturduğu türbülansla, enkaza, helikopterin kabinine enjekte edilen karbonmonoksit ile eş zamanlı gerçekleştirdikleri inancındayız. Bunun da ana soruşturma dosyası kapsamında yeterli delil ve bulgusu mevcuttur. Ana soruşturma dosyası devam ediyor ancak arama kurtarma dosyasına ilişkin açılan yeni iddianamede örgütün varlığı kabul edilmiştir. Zira arama kurtarmada, gerek GPS cihazlarının sökülmesi, gerekse, 'kurtarıldı geliyor' algısı oluşturularak bilgi kirliliği yapılarak arama kurtarmaların sekteye uğratılmasına sebebiyet verenler hakkında yapılan soruşturmalarda bunların tamamına yakınının örgütsel bağı tespit edilmiştir. FETÖ ile iltisaklı sanıkların çoğunluğunu oluşturduğu ağır ceza mahkemesindeki kabul edilen iddianame kapsamında mevcut durumdadır."

"Gecikmiş adalet, adalet değildir"

Avukat Yavuz, ana soruşturma dosyasının da bir an önce hazırlanıp, eksik husustaki araştırmaların tamamlanması gerektiğini ifade ederek, örgütlü yapı tarafından gerçekleştirilen suikastın bütün delilleriyle ve sorumlularıyla ortaya çıkartılmasını talep ettiklerini dile getirdi.

"Gecikmiş adalet adalet değildir" ifadesini kullanan Yavuz, şöyle dedi:

"12 yılın dolmasına şurada 3 aydan daha az bir zaman kalıyor. Bir kısım suç isnatları yönünden 12 yıllık zaman aşımı vardır. Bugünkü yapılan yargılamada da 2. Ağır Ceza Mahkemesinde aynı sanığın örgüt üyesi olmaktan hakkında dava açılmasına rağmen, görevi kötüye kullanma suçu yönünden 12 yıllık zaman aşımı dolacağından, dolduğu için de davanın düşeceğinden bu mahkemenin karar vermesini arzu ettik. Bu mahkeme de karar vermek üzere hazırlandı. İddia makamı da görevi kötüye kullanma suçundan unsurları tespit ettiğini bildirdi. Ancak savunma hakkının kısıtlanmaması bakımından bir haftalık bir süre verildi. 2. Ağır Ceza Mahkemesinde açılan davayla bu davanın birleştirilmesi reddedildi."

"Yargılamaların tek dosyada birleştirilmesi gerekir"

Yavuz, GPS cihazlarının sökülmesiyle ilgili Göksun Asliye Ceza Mahkemesinde görülen 10 sanıklı davanın Kahramanmaraş 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki davayla birleştirildiğini hatırlatan Yavuz, bir suç varsa bir yargılamanın da olacağını vurguladı.

Bir suçun sabit olduğunu ancak birden fazla yargılamanın devam ettiğini aktaran Yavuz, şöyle devam etti:

"Yargıtayda devam eden yüksek dereceli memurlar hariç, buradaki yargılamaların tek çatı dosyada birleştirilmesi gereği, hukukun Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun emredici hükmüdür. Bu bakımdan biz farklı dosyalarda bu şekilde bütün camianın yorulmasını istemiyoruz. Tek suç varsa tek yargılama olur. Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun açık hükmü karşısında bunun gerçekleştirilmesini adli mercilerden 12 yıldır talebiyle geldik. Davaların devam ettiği son 4 yıllık süreçte de her celsede bu taleplerimizi yeniliyoruz. Bu talebimizi de bir kerede sizlerin huzurunda yüce Türk adaletinden bekliyor ve istiyoruz. Yani, ana dosyanın da bir an önce açılmasını, ana dosya ile birlikte Kahramanmaraş 2. Ağır Ceza Mahkemesi, 1. Asliye Ceza Mahkemesi, Göksun zaten birleştirildi, Sivas'ta bir dosya var onun, bütün bunların birleştirilmesini, birleştirilerek tek dosya içerisinde yürütülmesini ısrarla talep ediyoruz."

"Zaman aşımı engelinin ortadan kaldırılmasını bekliyoruz"

Yavuz, "12 yıllık zaman aşımıyla cebelleşen bir yargı düzeni var" diyerek, şunları kaydetti:

"Eğer suç vasıflandırması farklı olursa yani bu eylemin bir cinayet olduğu, bu cinayeti işleyenlerin suçlarını gizlemek için ortadaki delilleri kararttıkları kabul edilirse, bu ana suçu işleyenlerin araç suçu işletmek için talimat verdiği kabul edilirse, onların da bu suikasta yardımcı oldukları ortaya çıkacaktır. Bize göre vaka budur. Bu çerçeve içerisinde zaman aşımı engeli de kalmayacaktır. Biz yüce Türk yargısından bunu bekliyoruz. Demokles'in kılıcı gibi başımızda duran zaman aşımının bu şekilde ortadan kaldırılarak, tüm sanıkların, tüm şüphelilerin eylemi gerçekleştiren tüm faillerin yüce Türk adaleti önünde hesap vereceği günleri bekliyoruz."

Kemal Yavuz'a açıklaması sırasında Yazıcıoğlu'nun eşi Gülefer ve oğlu Furkan Yazıcıoğlu, ablası Maviş Ocak ile diğer aile avukatı Selami Ekici de eşlik etti.