Gündem Özal'lı yıllar - İKİNCİ ADAMIN KOLTUĞU LADESTE GİTTİ

Özal'lı yıllar - İKİNCİ ADAMIN KOLTUĞU LADESTE GİTTİ

21.04.2013 - 02:30 | Son Güncellenme:

Gazeteci Yavuz Donat anlatıyor: ANAP’ta Özal’dan sonraki isim Mehmet Keçeciler’di. Semra Özal da Keçeciler’den pek hazzetmiyor ve gitmesini istiyordu. Göcek tatilinde Semra Hanım kocasıyla lades tutuştu. Turgut Özal kaybetti... Semra Özal, ‘Ladeste kazandım. Mehmet’in kellesini istiyorum’ dedi

Özallı yıllar - İKİNCİ ADAMIN KOLTUĞU LADESTE GİTTİ

Turgut Özal, döneminin Türk siyaset tarihine geçen ve Semra Özal’ın döneme nasıl damga vurduğunu gösteren önemli olaylarından biri de lades olayıdır... ANAP içindeki dört eğilim arasındaki gerginlik her geçen gün artıyordu. Özal’ı ağlatan liberallerin başkaldırısından sonra Mehmet Keçeciler ile yıldızı bir türlü barışmayan Semra Özal da devreye girecekti. Ama bu sefer başka türlü. Liberallerin ve hareketçilerin Keçeciler’e karşı olan tavırları karşısında hep Keçeciler’e destek olan Turgut Özal bu sefer karşı koyamayacaktı. Göcek’te yatta yapılan tatil sırasında üç aile eşleriyle lades tutuşmuştu. Ama olayı altı kişiden başkası bilmiyordu. Ankara’ya dönüşte,bir süre sonra Mehmet Keçeciler’in teşkilat başkanlığından ayrılmasından sonra olayda su yüzüne çıktı.

‘KELLESİNİ’ SEMRA HANIM ALDI
Keçeciler, lades sonucu koltuğundan olmuştu. Bu olayı, açığa çıkaran gazeteci Yavuz Donat olayı şöyle anlattı:
“ANAP içinde milliyetçi muhafazakar ve liberaller vardı. Partide Özal’dan sonraki isim Mehmet Keçeciler’di. Kendisi ikinci adamdı. Mesut Yılmaz, Güneş Taner başta olmak üzere liberaller bundan hoşlanmıyordu. Semra Özal’da Keçeciler’den pek hazzetmiyor ve gitmesini istiyordu. Turgut Özal, Nurettin Koçak’ın Nirvana adlı yatında Göcek’te tatil yapıyordu. Bu tatilde Özal ve Semra Özal’la birlikte, Nurettin Koçak ve eşi ile Güneş Taner ve eşi Beyza Taner’de vardı. Bir akşam yatta akşam yemeğinde tavuk yenildi. Yemekten sonra herkes kocasıyla lades tutuştu. Ladesi erkekler kaybetti. Güneş Taner eşine bir pırlanta yüzük, Nurettin Koçak ise bir kırmızı Mercedes sözü vermişti. Turgut Özal ise ne alacağını söylemedi. Semra Özal araya girerek, ‘Ladeste kazandım. Mehmet’in kellesini istiyorum’ dedi.
Tatil sonrası Ankara’ya döndüklerinde birkaç gün sonra Mehmet Keçeciler Genel Başkan Yardımcılığı görevinden alındı. Ben görevden alınmadan sonra bu lades olayını yazdım. Turgut Bey, İstanbul’da orduevinde kalıyordu. Gazetenin taşra baskısında haberi görüyor ve beni arattırıyor. Ama ben aranacağımı tahmin ettiğim için ‘yok’ dedirtiyorum. Daha sonra beni Güneş Taner aradı ve ‘Bu olay hangimizden sızdı. Turgut Bey küplere bindi’ dedi.
Sabah, Turgut Bey bu habere ‘Böyle bir şey olmamıştır. Objektif değildir. Yalandır’ diyerek tepki gösterdi. Bu açıklamaları üzerine Özal’a gazetedeki köşemden yanıt verdim. Yanıtımda, ‘Güneş Taner bana telefon ederek haberin kimden sızdığını sordu. Olay doğru olmasa açıp sorar mıydı’ diye ayrıntıları yazdım. Özal, bu defa tekrar ‘Haber tamamen yalan ve aslı astarı olmayan bir olay’ açıklamasını yaptı.

‘HOŞGÖRÜ ABİDESİYDİ’
Bu açıklama üzerine ben bir yazı daha yazarak, ‘Aile geleneğimizde bir ülkenin başbakanıyla polemiğe girme yoktur. Kendileri Başbakan’dan öte benim dostumdur. Kendime yalancı dedirtmem. Eğer yazdığım yalan ise siz Nurettin Koçak’ı aradınız mı? Gemi personelinden sızıntı olabilir mi diye sordunuz mu? Koçak size ‘Personel sağır, dilsiz ve kördür’ dedi mi demedi mi? Buna da yalan deyin göreyim’ diye yazdım.
Yazının çıktığı sabah, Başbakanlık Özel Kalem Müdürü Tevfik Ertürk beni aradı. Turgut Bey’den habersiz aradığını belirterek “Turgut Bey çok öfkeli, yazdıklarını yalanlayacak, tekrar cevap verecek misin?’ dedi. Ben de ‘Yalanlarsa, Semra Özal ile İstanbul’da orduevinde bu konuyla ilgili yaptığı kavgayı anlatırım’ dedim. Bu görüşmeden sonra konu hem Turgut Bey hem de benim açımdan kapandı. Bir gün Mesut Yılmaz ile bir geziden dönüyorduk. Turgut Bey de bir yere gitmek için havaalanındaydı. Mesut Bey kendisiyle görüşmeye giderken, beni de götürmek istedi. Mesut Beye ‘Benimle küs belki konuşmayabilir’ dedim. Mesut Bey Turgut Beye ‘Siz Yavuz’a küs müsünüz’ diye sordu. Turgut Bey ‘Nereden çıktı. Öyle bir şey yok’ dedikten sonra bana sarılıp öptü.”
Yavuz Donat bu olayı anlattıktan sonra, “Turgut Bey bir hoşgörü abidesiydi. Hiç kin gütmezdi. Herkese karşı hep sevecen yaklaşırdı” dedi.

Haberin Devamı

Özallı yıllar - İKİNCİ ADAMIN KOLTUĞU LADESTE GİTTİ

Mehmet Keçeciler, ANAP’ta Turgut Özal’dan sonra ikinci adamdı. Liberaller ondan hoşlanmıyordu...

DARBE SONRASI ASKERE KARŞI İLK SİVİL DİRENİŞ
Başbakan Turgut Özal, dönemin en sıkıntılı olayında Orgeneral Necip Torumtay’ın Genelkurmay Başkanlığı’na atanmasıyla ilgili kararnemeyi Cumhurbaşkanı Kenan Evren’e imzalatmaya giderken bir cebine de istifa mektubunu koyarak Köşk’e çıktı. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Üruğ’un erken emekliliğe ayrılması ile başlayan krizde, taşların yerinden oynatılması “sivil darbe” olarak nitelendirilecekti. Özal’ın ‘Genelkurmay operasyonu’ Türk siyaset ve demkorasi tarihine geçecek önemdeydi. 12 Eylül askeri darbesinin ardından iktidara gelen Özal, Evren’in Köşk’te bulunduğu bir süreçte, askeri vesayete karşı ilk sivil direnişi göstermişti.

‘BİR PLANLARI VAR’
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Üruğ, Başbakan Özal ile haftalık görüşmesini yapmıştı. Bu görüşmede güncel konuların yanında sağlık nedeniyle emekli olacağını da iletmişti. İkilinin görüşmesinden sonra Devlet Bakanı ve Hükümet sözcüsü Hasan Celal Güzel, Özal ile bir araya geldi. Özal konuyu açınca Güzel, “Bunların bir planı var. Onu gerçekleştirmek istiyorlar. Normal de, Üruğ’un da Necdet Öztorun’un da Ağustosta emekli olmaları ve bu göreve orgeneral Necip Torumtay’ın gelmesi gerekiyor. Böyle olunca sizin getireceğiniz değil, onların istediği Genelkurmay Başkanı olmuş olacak” dedi. Güzel, Özal’a “Siz inisiyatif kullanınız ve bunu hissettiriniz” uyarısında bulundu.
Özal da “Öztorun’u çok severim, hem de Malatyalıdır” karşılığını verdi. Bu görüşmelerden sonra konunun unutulduğu bir anda, Genelkurmay Başkanlığı’ndan bir tören davetiyesi gelir. Bu davetiye Üruğ’un emekliliği ve yerine gelecek olan Öztorun’un atanmasıyla ilgili resepsiyon davetiyesidir. Bu davetiye küllenen olayın yeniden alevlenmesine neden olur.
Hasan Celal Güzel kendisine de gönderilen davetiyeyi Başbakan’a gösterir. Özal davetiyeyi görünce kızar ve bir süre suskun kalır. Özal, bunu siyasi iradenin gaspı olarak algılar ve “Ben bunu yapmayacağım” der. Başbakan, Köşke çıkarak olayı doğrudan Kenan Evren’e anlatır.
Evren de böyle bir şeyin olamayacağını belirterek, Özal’a hak verir. Özal Başbakanlığa geldikten sonra Hasan Celal Güzel ile görüşürken, Milli Savunma Bakanı Zeki Yavuztürk’ü de çağırır birlikte değenlendirme yaparlar. Zeki Yavuztürk de bunun kabul edilmemesi görüşünü iletir. Görüşmenin sonunda Özal, Güzel ve Yavuztürk’e, “Siz kimseye bahsetmeyin. Ben zamanı gelince halledeceğim” der.

İSTİFA İLE ÇIKTI
Bir akşam Bakanlar Kurulu toplantısı sırasında Özal olayı aktarır ve “Ben Öztorun’u değil, Necip Torumtay’ı Genelkurmay Başkanlığı’na getiriyorum” der, arkasından da atama kararnamesi imzaya açılır. Kararname imzalanırken, Kaya Erdem sıkıntı olacağını dile getirir ama sonunda o da imzalar. Kararnamenin hazırlanmasından sonra, Hasan Celal Güzel, Evren’in önceden olumlu bakmasına rağmen bir sıkıntı yaratabileceğini belirterek, “Kararnameyi imzalamaması halinde yapacak bir şey olmayabilir. Keşke önceden sözünü kesin alsaydınız” der. Hasan Celal Güzel’in bu uyarısına Özal, “Merak etme tedbirimi aldım. Bir cebimde de istifa dilekçem var. Eğer kararnameyi imzalamazsa, bu kez istifa dilekçemi veririm” der.Kararnameyi bir cebine, istifa dilekçesini öbür cebine koyan Özal, Çankaya Köşkü’ne çıkar.
İkilinin görüşmesinde Evren, kararnamenin imzalanması halinde ordu içinde huzursuzluk ve problemler olabileceğini dile getirir ve imzalamakta tereddüt eder. Evren’in tepkisi üzerine Özal, ”Eğer siz imzalamazsanız ben de istifa ederim. İstifa dilekçem cebimde” diyecektir.
Ve Özal, kararnameyi imzalatarak Köşk’ten çıkar. Güzel’i arayarak kararnamenin imzalandığını ve sonucunu basına vermesini ister. Kararname, ertesi gün gazetelerde “sivil darbe” başlıklarıyla çıkar. Özal olayı yorumlarken, “Bizim irademizdi. Yerine getirdik. Doğrusu buydu” açıklaması yapar. Günler sonra devir teslimle ilgili verilen resepsiyonda Orgeneral Üruğ, atamanın normal olduğunu ona üzülmediklerini ancak gazetelerde çıkan “sivil darbe” başlıklarına sinirlendiklerini dile getirir.

Haberin Devamı

Özallı yıllar - İKİNCİ ADAMIN KOLTUĞU LADESTE GİTTİ

Haberin Devamı

Turgut Özal’ın kızı Zeynep Özal, hamileliğinde kocası Asım Ekren’le evde gazetecilere bu pozu vermişti.

Haberin Devamı

DAVULCU OLAYINA ÇOK AĞLADI
Turgut Özal’ın en yakın çalışma arkadaşı ve sırdaşı olan Devlet ve Milli Eğitim eski bakanlarından Hasan Celal Güzel, Zeynep Özal’ın davulcu Asım Ekren ile evlenmesi olayında bir baba olarak Turgut Özal’ın yaşadığı sıkıntılı günleri anlattı. Güzel’in anlatımıyla Özal’ı ağlayacak derecede üzen olay şöyle: “Zeynep’in davulcu Asım Ekren ile birlikte olduğu günlerdi. Kaya Erdem beni arayarak ‘Bunu Turgut Bey’e tek sen söyleyebilirsin. Herkes ve askerler Asım’a kızını vermesini yanlış görüyorlar’ dedi. Ben de İstanbul’da bir yere gitmek için arabada birlikteyken konuyu açtım. Aradaki camı kapattırdıktan sonra konuşmaya başladık. Ben askerlerinde hoş karşılamadığını söylediğimde bana ‘Askerler niye karışsın’ dedi. Bunun üzerine ben ‘Dostane bir tarzda dile getiriyorlar. Ayrıca ben de karşıyım’ dedim. Bana kızdı ve ‘Bir karışmadığım kızım kalmıştı. Onun evliliğine de mi karışacaksın’ dedi. Ben de ‘Karışırım tabii. Çünkü ben onun abisiyim’ dedim.
Bu sözlerim üzerine Turgut Beyin kızgın hali gitti, kendisinin de karşı olduğunu belirterek, ‘Otelde tartıştık. Çok kızdım. Sen benim kızımı isteyerek mi verdiğimi düşünüyorsun? Senin de kızın var. Büyük konuşma’ dedi. Özal, bu sözlerinden sonra ‘Allah’ından bulsunlar. Ben karışmayacağım, siz de karışmayın’ dedi ve gözlerinden yaş boşaldı. Bir baba olarak yüreği kan ağlıyordu ama yapabileceği bir şey yoktu.”

Haberin Devamı

Özallı yıllar - İKİNCİ ADAMIN KOLTUĞU LADESTE GİTTİ

Turgut Özal, Necip Torumtay’ın teammüllere göre Genelkurmay Başkanı olması için Köşk’e çıkmıştı.

YARIN
- Dönemin Başbakanı Yıldırım Akbulut, Körfez krizi sırasında yaşanan gelişmelerin perde arkasını anlattı.
- Özal’ın Kürt meselesine bakışı. Cengiz Çandar: “Özal yaşasaydı çözüme daha çabuk yaklaşılırdı.”

Yazarlar