Gündem ‘Pasiflik yeni tür barbarlık’

‘Pasiflik yeni tür barbarlık’

24.05.2018 - 01:30 | Son Güncellenme:

Bergama Tiyatro Festivali için Türkiye’ye gelen Theodoros Terzopoulos, “Selfie aracılığıyla ötekinin gözlerine bakamazsınız. Ötekini anlamaya yer yoktur selfie’de. İşte bu narsisizm gerçeğin en büyük düşmanıdır; çünkü ancak ötekine gerçekten bakarsanız diyalog üretebilirsiniz”

‘Pasiflik yeni tür barbarlık’

Antik Yunan tragedya geleneğinin taşıyıcısı, Attis Tiyatrosu’nun kurucusu ve oyunculuk yöntemi dünyanın dört bir yanında 30’dan fazla tiyatro okulunda öğretilen Yunan yönetmen Theodoros Terzopoulos bu yıl ilki düzenlenen Bergama Tiyatro Festivali için Türkiye’deydi. Festivale ‘Ajax, the Madness’ oyununun yanı sıra panel ve atölyeyle katılan Terzopoulos, yıllara meydan okuyan enerjisiyle kasım ayında da İstanbul Tiyatro Festivali’nin konuğu olacaklarını müjdeledi. Terzopoulos’la Bergama’nın görkemli antik kenti Asklepion’da buluştuk...

Haberin Devamı

- Bergama gibi tarihi bir ilçede ilk kez bir tiyatro festivali düzenlendi. Bunun bir parçası olmak nasıl bir his?

Festival için aylar öncesinden bir e-posta aldık ve alır almaz harika bir fikir olduğunu düşündüm. Festivali organize edenlerin bir kısmı Berlin’den. İçinde eğitim, estetik ve felsefi boyutları da olan yeni işler üretmeye çabalayan gençlerin her zaman yanındayım. Hiç vaktim olmamasına rağmen sıcak baktım ve dün Şangay’dan kalkıp geldim. Bu onlar için bir destekse benim için de bir onur. Gelecekte de ne zaman ihtiyaçları olursa geleceğim.

- Kendi oyunculuk metodunu geliştirmiş sayılı yönetmenlerden birisiniz. Keşif noktanız neydi?

Küçük yaştan itibaren beden çalışmalarına ilgim vardı. Yunanistan’da klasik bale eğitimi aldım. Sonra Almanya’ya gittim ve bedene dayalı yöntemler üzerine çalışmaya başladım. Berliner Ensemble’da olduğum dönemde dünyanın her yerinden eğitmenler davet edilirdi, böylece Asya kültürüyle de tanışma imkânımız oldu. Sonra yönetmeye başladım fakat ilk yıllarda sadece beden ve yapı arasındaki ilişkiyi görebiliyordum, metin daha sonra geldi. Çalışmalarımda bu üçünü bir araya getirmek belki ancak 7 yıl sonra oldu. Benim için başlangıç buydu. Sonra Attis Tiyatrosu’nu kurdum. İlk oyunumuz Bakkhalar için geçen dokuz aylık prova sürecinin sonunda yavaş yavaş diyaframla yapılabilecekleri keşfettim. Bu, işin çekirdeğini keşfettiğim somut ilk çalışmamdı diyebilirim. Üzerine çalışarak, belki bir 10 yıl sonra ancak kendi yolumu bulabildim. Yolu bir kere açtıktan sonra gerisi geliyor, beden size çok daha fazlasını vaat etmeye başlıyor. Ve bu bir daha durmuyor. Bugün bile.

Haberin Devamı

‘Pasiflik yeni tür barbarlık’

- Çalışmalarınızda tragedyaların ağırlıklı bir yeri var. Günümüzün en büyük tragedyası ne size göre?

Teknolojinin kötü kullanımı. Hayatlarımız teknoloji tarafından işgal edilmiş halde. Bir durumun içinde miyiz, değil miyiz ayırt edemeyeceğimiz, eleştirel düşünceden uzaklaştığımız, apaçık ortada olanı dahi göremediğimiz, teknolojik araçlara hapsolduğumuz bir çağ yaşıyoruz. Doğal enerjimizi, güdülerimizi, kriterlerimizi kaybettik. Bu durumun da pasifliğe neden olduğunu düşünüyorum. Yeni tür barbarlık olarak tanımlıyorum bu pasiflik halini.

Haberin Devamı

- Bu teknolojinin getirilerinden biri de selfie…

Evet. (Selfie çekme pozu vererek) Ben, benim. Bakın buradayım, kendimi kaybetmedim. Her an buradayım. Varım. Çünkü varlığımdan ancak selfie aracılığıyla emin olabiliyorum. Kendimin sertifikasını veriyor bana selfie. Ama selfie aracılığıyla farklı olanın, öteki olanın gözlerine bakamazsınız. Ötekini anlamaya yer yoktur selfie’de. İşte bu narsisizm gerçeğin en büyük düşmanıdır; çünkü ancak ötekine gerçekten bakarsanız diyalog üretebilirsiniz.

‘Türkiyeli oyuncular güçlüdür’

- Bugüne dek çok sayıda uluslararası grupla ortak projeler ürettiniz. Türkiye’den oyuncularla çalışmayı sizin için farklı kılan neydi?

Türkiyeli oyuncularla aramızda çok derin kültürel benzerlikler var, aynı köklerden geldiğimizi söyleyen. Beni hemen anlarlar mesela; duyguları, içgüdüleri çok güçlüdür. Bu güçlü içgüdüleri örneğin Almanya’da bulamazsınız. Onlar önce düşünür, sonra karar verir ve ona göre oynar. Ama Türkiyeli oyuncular hemen harekete geçer. Bu yüzden de aramızda hemen bir güven ilişkisi oluşur. Bu karşılıklı güven benim için çok önemli. Türkiye ve Yunanistan ortaklığında yeni bir proje için tekrar bir araya gelmeyi planlıyorum.

Haberin Devamı

“Trabzonlu yönetmen mi diyeceksin?”

Ailevi kökenleri Trabzon’a dayanan Terzopoulos’un Türkiye seyircisiyle ilk buluşması 1990’da Bakkhalar’la oldu. O dönem oyunu AKM’de büyük bir coşkuyla sahnelediklerini anlatıyor: “Müthiş coşkulu geçti, hepimiz çok mutluyuz, seyircinin ilgisi harika vesaire. Ertesi gün gazeteleri bir açtık, hepsinin başlığı: ‘Trabzonlu yönetmen AKM’de’. (Gülerek) Sen de mi öyle diyeceksin yoksa?”