12.03.2012 - 02:30 | Son Güncellenme:
GÖKÇER TAHİNCİOĞLU Ankara
4 polisin yargılandığı ve beraat ettiği dava süreci konusunda Türkiye’ye bir dizi soru yönelten AİHM, özellikle, Uğur ve babasının öldürülmeden neden yakalanmadıkları üzerinde durdu. Polisin silah kullanma yetkisini ve dava dosyasını mercek altına alan AİHM, yargısız infaz iddialarını karara bağlayacak.
Evinde bir teröristi sakladığı iddia edilen Ahmet Kaymaz, polis operasyonunun yapıldığı 21 Kasım 2004’te iddialara göre evinin önüne çıktığı sırada öldürüldü. Babasının ardından evden çıkan 12 yaşındaki Uğur da 9’u sırttan 12 mermiyle yaşamını yitirdi.
Yapılan yargılamalar sonunda ise Ahmet ve Uğur Kaymaz’ın kaleşnikoflarla kendilerine saldırdığını iddia eden 4 polis beraat etti. Bunun üzerine Kaymaz ailesi, AİHM’ye başvurdu. Davayı kabul edilebilir bulan AİHM, Türkiye’ye olayla ilgili bir dizi soru yöneltti.
Evin önünde öldürüldüler
AİHM’nin Türkiye’ye gönderdiği yazıda, başvurucu Makbule Kaymaz’ın, 21 Kasım 2004’te Kızıltepe’de yapılan polis operasyonunda yaşamını yitiren Uğur Kaymaz’ın annesi, Ahmet Kaymaz’ın eşi olduğu belirtildi. Operasyonun 21 Kasım 2004’te saat 14.00’te Mardin Emniyet Müdürlüğü’nde düzenlenen bir toplantı sonucu kararlaştırıldığının anlatıldığı yazıda, toplantının bir gün önce emniyete gelen, Ahmet Kaymaz ve bir teröristin evde saklandığını bildiren ihbar üzerine yapıldığı ifade edildi. Operasyon sonunda, saat 17.00’de Ahmet ve Uğur Kaymaz’ın evlerinin önünde öldürüldüğünün belirtildiği yazıda, Uğur Kaymaz’da 12, Ahmet Kaymaz’da 8 mermi deliği bulunduğuna dikkat çekildi.
AİHM, hükümeti, “tahkikatla ilgili bütün belgelerin ve bu olaya karışan kolluk kuvvetleri üyeleri hakkında yürütülen işlemlerin bir kopyasını mahkemeye yollamaya” da davet etti.
Daha az radikal metot
AİHM, dava kapsamında, Türkiye’nin şu soruları yanıtlamasını istedi:
- Yaşam hakkına tecavüz edilmiş midir?
- Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde (AİHS) sayılan amaçların gerçekleştirilmesinde orantılı güce başvurulmuş mudur?
- Ateşli silahlara başvurmayı düzenleyen mevzuat, devletin yaşam hakkını koruma taahhüdünü karşılamakta mıdır?
- Risklerin azaltılması için, ölümlerine engel olacak bütün tedbirler alınmış mıdır?
- Devletin ajanları öldürücü güce son çare olarak mı başvurmuşlardır?
- Öldürücü güce başvurulmadan önce şüphelileri durdurmak amacıyla daha az radikal metodlara başvurulabilir miydi?
Kurşun sıralı
Öldürüldüğünde henüz 12 yaşında olan ve otopsisinde yakın mesafeden sıralı 12 kurşunla öldüğü belirlenen Uğur Kaymaz ve babasının ölümüne ilişkin davada yargılanan 4 polis, beraat ettti. Yargılama aşamasında, şu gariplikler yaşanmıştı:
- Avukatlara göre, Uğur Kaymaz, söylenildiği gibi 12 yaşında değildi. Bunun en büyük kanıtı da Uğur’un bıyıklarının terlemiş, koltuk altında tüyler çıkmış olmasıydı. Ancak bu iddia adli tıp raporlarıyla yalanlandı.
- Adli tıp, babasının ardından sokağa terlikle çıkan ve bu sırada sırtından sıralı biçimde 9, göğsünden 3 kurşun yiyerek öldürülen Uğur Kaymaz’ın kalaşnikof silah taşıyamayacak ve çatışmaya giremeyecek kadar küçük olduğu yönünde bir rapor hazırladı. Ancak bu rapor da polislerin cezalandırılmasını sağlamadı.
- Adli tıp raporunda çatışma yaşanmış olsa bile sıralı biçimde sırtından 9 kurşun yiyen birisinin çatışmayı sürdüremeyeceği vurgulandı. Bu durum, Uğur’un çatışmayı sürdüremeyecek durumdayken öldürüldüğü yorumlarına yol açtı.