08.05.2008 - 12:03 | Son Güncellenme:
Ünsal Karabulut
Boğaziçi Üniversitesi
Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Gülay Altay,
Marmara’nın güneyinde de kuzeyinde de Saros Körfezi açıklarında da
hareketlenme olduğunu belirterek, "Dolayısıyla deprem beklentisi
olasılığı hala yüksekliğini koruyor" dedi.
AA muhabirine bilgi veren Prof. Dr. Gülay Altay, en son Yalova
Çınarcık’ta 4.8 büyüklüğünde bir deprem meydana geldiğini hatırlatarak,
2000 yılından günümüze kadar genelde Marmara Bölgesi’ndeki fay hattının
devamında bir hareketlilik yaşandığını ve bunların kayıt altına
alındığını bildirdi.
Altay, "Marmara’nın güneyinde de kuzeyinde de hareketlilik var. Saros
Körfezi açıklarında da var. Dolayısıyla deprem beklentisi olasılığı hala
yüksekliğini koruyor" diye konuştu.
Türkiye’deki afet yönetim sisteminin ulusal boyutta yeniden
yapılandırılması ve gerçekleştirilmesinin önemine işaret eden Altay,
sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kaynakların yerinde kullanımı, çeşitli konularda çalışan birimlerin
birbiri ile eş güdümde ve koordinasyonunun yapılmasının çok yararlı
olacağını düşünüyorum. Zaten başladı. Ulusal bir koordinasyon olması
gerektiğini bilmek zorundayız. Kurumların ilişkilerini bütünleştirerek
yapmaları ulusal bir sorun. Sadece deprem beklentisi değil, depreme
hazırlık yönündeki projelerin desteklenmesi ve teşvik edilmesi gerekir.
"UZMANLAR RİSKİ AZ GÖSTERMEMELİ"
Halkımız, Türkiye olarak bir deprem tehlikesi içinde yaşadığını bilmek
zorunda. Bu depremlerin olacağını, her depremden sonra panik yaşanmaması
gerektiğini, bulunduğumuz mekanları güvence içine almanın, kişilerin de
bu konuda sorumlulukları olduğunun talebi içinde olmalı. Türkiye’de 5 ve
6 büyüklüğünde depremler olacaktır. Bu bilgilerin uzmanlar tarafından
mümkün olduğu kadar güvenli tarzda iletilmesi gerekiyor. Yani uzmanlar
tarafından riski az göstermek olmamalı. Bu risk var ve riskin olurluğunu
dikkatle değerlendirmek gerekiyor. Yapılan çalışmalar sadece
Türkiye için değil uluslararası boyutta, ileri çok değişik çalışmalar.
Kandilli de bu yolla çalışmalarını yapıyor. Dolayısıyla halkımızın güven
içerisinde bunu bilmesi gerekiyor."
DENİZ DİBİ RASATHANESİ
Gülay Altay, 1999 yılında meydana gelen Marmara depreminden sonra,
çalışma alanlarını genişlettiklerini belirterek, Kandilli Rasathanesinin
çalışmalarını, deprem verilerinin daha hızlı ve sağlıklı elde edilmesi,
risk azaltmada mühendislik uygulamaları ve bilgi iletişiminin
artırılması yönünde yoğunlaştırdığını bildirdi.
Marmara’da depremlerin deniz içinde de sürekli izlenebilmesini
sağlayacak deniz dibi rasathanesi çalışmalarının başlatıldığını ve risk
azaltmayı amaçlayan etkin mühendislik projelerinin hayata geçirildiğini
vurgulayan Prof. Dr. Altay, şunları kaydetti:
"Öncelikle depremde etkili olan Marmara’yı ölçebilmek gayesiyle, deniz
dibi rasathanesinin oluşturulması üzerinde ilk adımları attık. Bunlar
sabit rasathaneler olacak. Marmara Denizi’ne 5 adet, ağırlıklı
Marmara’nın güneyi olmak üzere 10 adet karasal rasathane yerleştirmek
üzere çalışma başlattık. Denizdeki rasathanede veri akımı, fiber
kablolarla gerçekleştirilecek."
Prof. Dr. Gülay Altay, Telekom desteği ile en son teknolojide yapılmakta
olan bu sistemin yerleştirilmesinin hava şartlarına göre 2009 yılının
ortalarına kadar sürebileceğini belirtti.
TSUNAMİ AÇISINDAN ERKEN UYARI
Prof. Dr. Altay, rasathane ile ilgili ayrıca şu bilgileri verdi:
"Yerleştirme işleminin ardından rasathane, son derece önemli bilgiler
aktaracak. Sade bu sistem içinde sismometre yok. Ayrıca, deniz
seviyesini ölçen sistemler, hidrofon gibi başka ölçüm aletleri de
buralara konulacak. Bu, Türkiye için önemli bir aşama. Dünyada çok
sayıda yok bunlardan. Şu an gerek Avrupa ülkeleri, gerekse Akdeniz’i
çevreleyen ülkeler, gerek depremsellik yönü ile gerekse Tsunami
oluşmasını izlemek amacıyla çalışmalar yapıyorlar.
Bu sistemle Tsunami açısından da erken uyarı alma imkanı olacaktır.
Dolayısıyla daha önceleri, Kuzey Anadolu fay hattındaki tehlike
boyutundan bahsetmiştik. Bu hattın gelmiş olduğu en son nokta itibarıyla
1999 Gölcük-İzmit depremlerinden sonra ve daha önce de 1912 yılı
başlarında kırılmış bir parça var.
Bu sistemle Marmara’da o kırığın kırılıp kırılmadığı rahatlıkla
gözlemlenmiş olacak, olumlu veriler aktarılacak. Çok büyük bir proje.
Bunun ilk verileri başladığında Türkiye içinde son derece önemli bir
adım atılmış olacak. 2009 ortalarında tamamlandığı zaman sağlıklı veri
aktarımı başlaması için bütün testleri yapılıp aktarım başlatılmış
olacak. Bunun başlayabilmesi için denizde de çalışmalar yapılacak."