20.12.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:
0
Sanatçı ve devlet ilişkisinin tartışıldığı programa, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Say'ın babası müzikolog Ahmet Say, eski Kültür Bakanı ve Bilkent Üniversitesi İnsani Bilimler ve Edebiyat Fakültesi Türk Edebiyatı Bölüm Başkanı Prof. Dr. Talat Halman, yazar Adalet Ağaoğlu ile Kültür Üniversitesi öğretim üyesi, şair İskender Pala katıldı. Ahmet Say, oğlunun "patlaması"nın nedenini, "Metin Altıok Oratoryosu'nun sansürlenmesinden duyduğu rahatsızlığın piyanistin yüreğinde iz bırakması"yla açıkladı. Can Dündar'ın sunduğu, NTV'de yayımlanan "Neden?" programına telefonla katılan Fazıl Say, bir Alman gazetesine verdiği röportajda sözlerinin yanlış anlaşıldığını belirterek, "İnsanın içinden gitmek geliyor" cümlesinin, "Hemen terk ediyorum" anlamına gelmediğini söyledi. Say, "Türkiye'yi terk etmem" dedi. Ahmet Say, "Fazıl, Türkiye'deki müzik eğitiminin giderek kötüleştiği yönündeki eleştirisinde de haklıdır. Milli Eğitim Bakanı neden bu durumdan gocundu, anlamadım" diye konuştu. Fazıl Say'ın yılın 365 gününün 340'ını yurtdışında geçirdiğini, Türkiye'ye yılda toplam 25 gün gelebildiğini anlatan Ahmet Say, piyanistin tüm eserlerinin makamsal olduğunu ve Türkiye'deki müzik geleneğinden beslendiğini belirtti.Günay, tarafların amacını aşan bir tartışma yaşadığını belirterek, bunun büyütülmesi yanlısı olmadığını söyledi. Günay, "Sanatçıların Türkiye'yi terk edeceği bir ortam olduğuna inanmıyorum. Sanatçı iktidarla kavga eder, sonuna kadar alkışlarım. Yeter ki halkından ayrı düşmesin" dedi. Türkiye'ye yılda 25 gün geliyor "Rüyalarım öldü" duygusunu kendisinin de sıkça yaşadığını söyleyen Günay, "Siyasetçiler ve sanatçılar rüya görmelidir, karamsar rüya görmeye hakları yoktur" diye konuştu. Programa telefonla bağlanan Say, Günay'ı beğeniyle izlediğini ifade ederek, tartışmalar hakkında şunları söyledi: "Paris'teyken bir Alman gazetesine kemancı Renaud Capuçon ile bir söyleşi verdik. O, aslında bir müzik röportajıydı. Arkadaşım haziranda Uluslararası İstanbul Müzik Festivali'ne katılacağını, buna çok sevindiğini, İstanbul'da benim evimde kalacağını söyledi. Ben de bu esnada Türkiye ile ilgili serzenişlerimi dile getirdim. Orada İsviçre kenti olarak ağzımdan çıkmış bir laf yoktur. Arkadaşım serzenişte bulunduğumu görünce, 'O zaman sen de gel İsviçre'de yaşa' diye araya girmiştir. O röportajı yaparken Türkiye ile ilgili tek konu buydu. Maalesef ağzımdan bu serzenişler çıktı. 'Ben Türkiye'yi terk ederim' diye yanlış tercümeler de var orada. 'İnsanın içinden gitmek geliyor' cümlesi, 'Hemen terk ediyorum, Türkiye kötü bir yer' demiş olmak değildir." Günay:?Rüyalarım öldü duygusunu ben de yaşıyorum Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in kendisini mahkemeye vermesine şaşırdığını belirten Say, "'Metin Altıok Ağıdı' konusundaki rahatsızlığım kişiseldir, ama müzik eğitimi konusunu çocukların iyiliği için gündeme getirdim" dedi. Say, Çankaya Köşkü'ndeki resepsiyon için hazırlanan davetiyenin Ankara'daki bir adrese gönderildiğini, kendisinin yıllardır Ankara'da oturmadığının bilindiğini belirtti. Çelik'in davası şaşırttı Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, kendisini azınlıkta hissettiği gerekçesiyle Türkiye'den ayrılacağını söyleyen ünlü sanatçı Fazıl Say ile yüz yüze görüşeceklerini belirterek, "Sanatçılar duyarlıdır, onların gönül kırıklıklarının üzerine çomakla değil şefkatle gitmeliyiz" dedi. Günay, "Milli Eğitim Bakanlığı'nın Say'a açmaya hazırlandığı davadan fazla bir şey çıkmayacağını" söyledi. Günay, "Say da bir gün Kültür ve Sanat Büyük Ödülü'ne değer görülebilir mi?" sorusunu "Umarım bir gün olur" diye yanıtladı. 'Say ile yüz yüze buluşacağız' Alevilerden Say'a destek Alevilik Araştırmalar Merkezi Başkanı Ali Yıldırım, cumhuriyet, laiklik ve demokrasi ilkelerinin tehdit altında olduğunu ifade ederek, "Sanatçı Fazıl Say'ın ülkemizi karanlıkla boğmak isteyenlere yönelik çığlığı Alevi toplumunun da sesidir. Fazıl Say'a Alevi Toplumu sahip çıkacaktır" dedi.Yaptığı açıklamada Say'ın Sivas Madımak Oteli'nde hayatını kaybeden Metin Altıok adına bestelediği oratoryo ile Altıok'un şahsında tüm "Sivas şehitleri"ne sahip çıktığını vurgulayan Yıldırım, şunları kaydetti:"Oratoryo bu iktidarın Kültür Bakanı tarafından sansürlenmiştir. Fazıl Say, Alevilerin kanayan yarasına, yaptığı bestesiyle tüm Sivas şehitlerine sahip çıkarak merhem olmaya çalışırken, iktidar çevreleri bu yaranın daha da kanamasını istemiştir adeta."Alevi toplumunun varoluşlarının güvencesi olarak gördüğü cumhuriyet, laiklik ve demokrasi ilkelerinin bugün ciddi bir tehdit altında bulunduğunu vurgulayan Yıldırım, şöyle dedi: "Ülkemizi ortaçağ karanlığına götürmek isteyen güçler kendi dışlarındaki hiçbir inanç ve kültüre yaşam hakkı tanımak istemeyen bir ruh haliyle hareket etmekte, bu anlayışları doğrultusunda kamuda yoğun bir kadrolaşma faaliyeti içerisinde bulunmaktadırlar. Son zamanlarda Alevi öğrencilerin nazarında Alevi inanç ve kültürüne yönelik baskılar gözle görülür bir biçimde artış göstermektedir."