23.08.2003 - 00:00 | Son Güncellenme:
Komşu Amasya'dan bir okur kulaklara kar suyu kaçırmıştı. "Şu gördüğünüz Yeşilırmak pislik ve zehir akıyor. Bunun kirlenmesine yukarıdan Tokat sebep oluyor" diye. Yağmur sıkıntısı içinde vardığımız Tokat'ta kendimizi cıvıl cıvıl 30 kadar çocuğun ortasında, TEMA Tokat temsilcilerinin arasında bulduk. TEMA'cılar, "Çevre bilincine zor ısınıyorlar" dedikleri Tokatlı büyükler yerine daha uzun vadeli bakıyorlar meseleye. Yavru TEMA ekibiyle düzenli olarak çevre temizliği ve orman sevgisi üzerine çalışıyorlar. Havası temiz Tokat'ın akarsularına yeterli özen gösterilmediğini onlar da doğruluyor. Tekstil fabrikalarının arıtma tesisi eksiklikleri vurgulanıyor.
KAPARİ FIRSATI
Dağların arasına sıkışmış Tokat, pek çok sakininin de vurguladığı gibi bir tarım cenneti. "Bir de domates ve patlıcan gibi ürünlere yatırım yapılsa, epey rahatlayacağız ama olamıyor bir türlü" diye söyleniyor emekli işçi Ali Aydoğan. Ziraat teknisyeni Mustafa Yarılan, organik tarımı AB sürecinde önemli bir alternatif olarak görüyor. Ama "Daha çok zayıfız bu konuda, bir anlaşılsa bu ne kadar geleceğe dönük bir fırsat" diye de iç geçiriyor. Yarılan'ın dikkat çektiği bir diğer "bakir" alan, özellikle İspanya'nın önemli bir gelir kaynağı olan kapari bitkisi. "Bu yörede doğal olarak yetişiyor. Tokat büyük bir gelir kapısını bu sayede açabilir" diyor.
'ŞARAP' DİYEN YOK
Belki ilin geleneksel tutuculuğundan, halen ciddi istihdam ve üretim alanı sayılan, "dünyanın yükselen pazarı" şarapçılıkla ilgili görüş belirten yok. Oysa Tokat denince akla ilk gelen markalardan biri Diren şarapları. Konuştuğum Tokatlılar, siyasetin hal ve gidişatından genelde memnun. Bir grup orta yaşlı ile sohbet sırasında duyduklarım: "Olumlu bir yöne gidiyor Türkiye. Piyasa burada da canlandı. Alışveriş daha iyi. Tüketim hızlı."
"Eski siyaset artık biraz zor gelir. AKP doğru giderse gelecek seçimleri de alır."
"Genç Parti burayı biraz çalkalamıştı. Meğer ne büyük bir soygunmuş bu! Ama bu saatten sonra artık hiçbir şansları yok. Vurguncuya oy gitmez buradan."
"AB'yi ümitle bekliyorum" diye noktalıyor emeklilerden biri. "Sahtekarlık yok, mafya yok, kapkaç yok orada. İyi gidersek, bak söylüyorum, 5 yılda zenginiz. Herkes işine gücüne bakar, kavga mavga kalmaz..."
Gaziosmanpaşa Bulvarı üzerindeki Cumhuriyet Meydanı'nda kurulan Milliyet TIR'ının çevresinde kısa sürede kalabalık toplandı. Halk sorunlarını sıralarken, sık sık hangi yazarların geldiğini soran ve isimleri tek tek not alan kişiler dikkatimizi çekti. Her seferinde farklı iki kişi gelerek "Hangi yazarlar var?" diye sorup, not aldıktan sonra kenara çekilip bekliyordu. Biz de kalabalık arasında ne kadar sivil polis olduğunu tahmin etmeye çalıştık. Sonunda, "Her beş kişiden biri polis" dedim. Ancak hemen arkamda durduğunu sonradan fark ettiğim sivil polis usulca yaklaşarak, "Dört kişiden biri polis" diye uyardı. Evet, Tokat'ta halkla buluşmamız sivil polisin yakın takibinde gerçekleşti. Yaptığımız karşı araştırmada, terörle mücadele, istihbarat, güvenlik şubeden polislerin yanı sıra, askeri istihbarat hatta MİT'ten bile görevliler olduğunu öğrendik. Ancak ilerleyen saatlerde sivil polisler de çözüm bulunur umuduyla sorunlarını aktarmaya çalıştılar. "Terör tazminatı adı altında ödenen 200 milyon lirayı alamadık. Üzerinden iki ay geçti. Şunu yazın, belki öderler" dediler. Şehir merkezinde durumun normal olduğunu, ancak kırsalda terör örgütlerinin varlığını sürdürdüğünü de anlattılar.
Oldum olası şu Tokat'ın isminin nereden geldiğini merak etmişimdir. Doğrusunu sorarsanız işin içinde bir Osmanlı tokadı olduğundan emindim. Ama kimin tokadıydı onu bilemiyordum. Tokat'ta meydanda TIR'ımızın çevresinde bulunan yaşlı genç herkese Tokat isminin nereden geldiğini sordum. Diyeceksiniz ki orada başka dert yoktu da Tokat'ın adı mı kaldı? Doğrusu öyle.
TOKADİ HAZRETLERİ
Ama bir yanımda Hasan Cemal, bir yanımda Meral Tamer dert babası ve dert anası rolüne bürünürken, doğal olarak ben sahne dışı kalıyordum. O yüzden farklı bir konu bana daha ilginç geldi. Tokat'ın ismi için iki üç tane efsane çıktı ortaya. Ama hiçbiri benim düşündüğüm gibi değildi. Yani işin içinde bildiğimiz beş parmak tokat yok, hatta fiske bile yok. Yıllar önce Tokat, Tokat olmadan önce, yani Osmanlılar buralara gelmeden bu bölgede Mehmet Emin Tokadi Hazretleri yaşarmış. Bir iddia Tokat isminin bu hazretten geldiği şeklinde. Bir diğeri ise Osmanlılar döneminde Tokat'ın olduğu yerde verimli yeşil alanlar varmış. Atlar da hep buralarda otlarmış. Karınlarını doyururlarmış. Karınları hep tok olduğu için de yörenin adı gel zaman git zaman Tok At olmuş. Sonra da birleşip Tokat olarak yerleşmiş. En mantıklısı bana bu geldi. Tokat'ın isim babasını araştırırken TIR çevresindeki insanlar -daha doğrusu bunlar Hasan Cemal ve Meral Tamer'in çevresinde yer bulamayanlar kendi hikâyelerini anlattılar.
DİYECEK SÖZ YOK...
Bir tanesi çok ilginçti. Salim Erarslan'ın evi barkı yok. Ev için Ankara'ya gitmiş. Kimse yüzüne bakmamış. Sonra şöyle bir teklif yapmış: "Bari Apo'nun yanında, İmralı'da kalayım..." "Sonra ne oldu?" diye sordum. Yanıt kısaydı "Kovdular". Adama ne diyeyim? İyi ki demir kafesli dört duvara koymamışlar. Ama o yine konuşup bilmece gibi söz etti: "Allah ile garipler arasında perde yok. Bugün bana, yarın sana."
YARIN:
ORDU İZLENİMLERİ
Yazarlarımız Taha Akyol, Serpil Yılmaz, Ahmet Tulgar, Abbas Güçlü, Hurşit Güneş, Sina Koloğlu ve Bilgin Gökberk, yarın 13.00'te Bayburt Cumhuriyet Meydanı'nda sizlerle...
GÜNCEL
Milliyet yazarlarının Tokat izlenimleri...
Peşmerge katliamı
Ramazan, Saddam'la sürekli yazışıyormuş
Antalya çöplüğü alev alev yandı
PKK ile 8 saat çatışma: 7 terörist ölü, 2 er şehit
ÖSS sonuçları için son çağrı
Kısa kısa..
Serin Duruş