GündemYaşlı ve unutkan Sherlock Holmes

Yaşlı ve unutkan Sherlock Holmes

09.02.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:

Berlinale’nin 4’üncü gününde Ian McKellen’in canlandırdığı ‘Mr. Holmes’ gösterildi. Günün hayal kırıklığı ise düşük beklentilere rağmen Terrence Malick’in ‘Knight of Cups’ filmi oldu.

Yaşlı ve unutkan Sherlock Holmes

“Bugüne kadar 70’ten fazla aktör Sherlock Holmes’u canlandırdı. Şimdi Holmes 93 yaşında ve sıra bana geldi” İngiliz sinemasının müthiş karakter aktörü Ian McKellen, ‘Mr. Holmes’ta salt akıl prensipleriyle hareket eden ünlü dedektifi canlandıracağını yaklaşık bir yıl önce bu cümlelerle duyurmuştu.
Filmde, Sherlock Holmes’u ömrünün sonunda, hafızasını onu terk ederken buluyoruz. Ortada ne Londra’daki Baker Sokağı’ndaki evi ne de doktor Watson var. Holmes, bir bakıcı ve küçük zeki oğluyla kırsalda arı yetiştiriyor ve 25 yıl önceki bir davasını hatırlayıp kaleme almaya çalışıyor. “Kim böyle bir Holmes görmek ister Benedict Cumberbatch nerede!” diye düşünmeye gerek bırakmayan McKellen, zaman zaman eski formunda çıkarımlar yapan kimi zaman da ümitsizlik, pişmanlık ve yaşlılıkla mücadele eden Holmes’a belki de en insani yorumu katıyor. Basın toplantısında serinkanlıydı McKellen: “Tiyatro ve sinemada pek çok karakteri canlandırdım. Her şey oyunculuğun bir parçasıdır ve bu da diğer bir rol. Ama Holmes’un özel bir yanı da var. Bir İngiliz büyüğü ama hiç yaşamamış! Aslında ben, Gandalf’ı da böyle görürüm. Bana hep küçük insanlarla bağ kurmak için sakal takan bir Oxford profesörü gibi gelir.”
Terrence Malick imzalı yarışma filmi ‘Knight of Cups’da, eleştirmenlerin düşük beklentileri ve filmi izleme hevesleri arasındaki çelişki, Berlin’in Cannes’a yaklaştığı anlar yaşattı. Şöyle ki, Berlin’de Cannes’ın aksine uzun sıraların oluşması ve filmlerde izdiham yaşanması pek görünen bir şey değildir, özellikle de dev Berlinale Palast’taki gösterimlerde. Malick’in yeni filmiyle ilgili beklentiler yüksek olmasa da filmin basın gösteriminden önce Berlinale Palast’ın önü Cannes gösterimlerini andıran bir can pazarıydı.
Alkış mı?
Christian Bale’ın başrolünde olduğu film, aşk, inanç gibi yeni dönem Malick sinemasının ilgilendiği konuları bir kez daha estetik görüntüler eşliğinde; dış seslerin anlatımıyla işlediği bir yapım. İlk yarım saatten sonra salondan çıkanların ardı arkası kesilmedi. Film bitince de zayıf bir alkışla yuhlanma arasında gidip gelen bir gerilim yaşandı. Sinemanın Salinger’ı denilebilecek bir kişi olan Malick, beklendiği gibi basının karşısına çıkmadı. Filmde Natalie Portman ve Christian Bale’ın da aralarında olduğu isimlere de yönetmene duyduğu hayranlıktan bahsetmek kaldı. Bu filmin yarattığı hayal kırıklığından sonra, 4’üncü gün biterken Berlinale yarışmasında yıldız bir film aranıyor.