17.10.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:
FATMA G. KABASAKALLI İstanbul - Hedefler İçin İş Dünyası (B4G) Platformu Başkanı Şükrü Ünlütürk, iklim krizi sebebiyle işletmeleri olağanüstü koşullara ve afetlere karşı hazırlıklı hale getirmeyi önceliklendirdiklerini, yeşil dönüşümün ihtiyacı olan mesleklere yönelik gençlere istihdam sağlamayı hedeflediklerini söyledi. Ünlütürk, planladıkları çalışmaları anlattı:
Hedefler İçin İş Dünyası Platformu olarak nasıl bir yol haritanız var?
Hedefler İçin İş Dünyası (B4G) Platformu’nun kuruluş amacı, TÜSİAD, TÜRKKONFED gibi iş dünyasının Türkiye’deki en önemli bağımsız ve gönüllü kuruluşlarıyla BM Kalkınma Programı’nı (UNDP), sürdürülebilir kalkınma amaçlarının iş hayatının gündemine girmesi, onların iş yapma biçimlerini etkilemesi için çalışmak. Bu kapsamda üç temel çalışma alanımız var. İşletmeleri geleceğe hazırlamak, böylece işletmelerin hem bugünün ihtiyacını hem de geleceğin ekonomisinin koşullarına hazırlıklı hale gelmesi. Bu alanda doğrudan sahada çalışmalar yapıyoruz. Bir diğeri işletmelerin olası afet ve kriz durumlarına hazırlıklı olmalarını sağlamak. Burada da uluslararası fonlarla ve kuruluşlarla işbirliği içerisinde çalışıyoruz, önemli raporlar ürettik. Üçüncüsü ise iklim değişikliği. B4G Platformu’nu diğer birçok organizasyondan ayıran en önemli fark, kendimizi sadece proje ve düşünce üreten değil, aynı zamanda sahada da bunu uygulayan bir platform olarak tanımlamamız.
Kovid-19 da afet
Türkiye’deki KOBİ’lerin en çok gelişime ihtiyacı olduğu alanlar sizce nedir?
KOBİ’lerimiz OECD ülkelerine göre büyüme oranları açısından daha kötü performans gösteriyor. En önemli sebeplerinden bir tanesinin, yönetim becerileri olduğunu düşünüyorum, böyle bir önermemiz var. Çünkü Türk iş insanı çok müteşebbis ama bir işletmeyi yönetmek ve büyütmek için bir takım bilgiye, yönetim anlayışına ihtiyacınız var.
İklim krizi ve afetlere hazırlıklı olma konusundaki çalışmalarınızla işletmelere nasıl dokunuyorsunuz?
IPCC raporu iklim krizi konusundaki tartışmayı komple bitirdi. Konu, artık iklim değişikliği değil bir iklim felaketi boyutunda. Bütün karbon salımını bugün durdursak bile, ki bu mümkün değil, hala bu anomalilerin devam etmesi kaçınılmaz. Dolayısıyla işletmelerin bu olağanüstü koşullara ve afetlere karşı hazırlıklı hale getirmek çok önemli. Bununla birlikte Avrupa’nın Yeşil Mutabakat’ı açıklamasıyla beraber Türk endüstrisinin dönüşümü konusunda çok kapsamlı bir programı başlattık. Bu dönüşümle ilgili iki temel alanda çalışıyoruz. Biri sınırda karbon düzenlemesi mekanizması, diğeri de döngüsel ekonomi konusu.
Yeşil Mutabakat’a uyum konusunda en büyük ihtiyaç ne sizce?
Avrupa’nın açıkladığı Yeşil Mutabakat, Avrupa’nın yeni sanayi stratejisi. Önümüzdeki on sene içinde bu dönemi finanse etmek üzere 1 trilyon Euro’luk paket açıkladılar. AB’nin tarihinde böyle bir şey yok. Türkiye için, sınırda karbon düzenlemesinde beş ana sektörden bahsediyoruz, her birinin kendilerine göre özellikleri var. Büyük firmalar haricinde orta ölçekli firmalarda çok önemli bilgi ve farkındalık eksikliği olduğunu düşünüyoruz. Biz de programımızda orta ölçekli firmalara ulaşmayı, ihtiyaçlarını anlayıp onlara cevap verebilecek mekanizmaları hazırlamaya çalışıyoruz. Bu programda bir başka temel hedefimiz daha var: buna savunuculuk diyoruz. Platform olarak, iş dünyası örgütlerini olabildiğince bir araya getirip, yapılması gerekenler konusunda bir mutabakat sağlayıp kamuyla birlikte bu yapılması gerekenleri paylaşmayı, onların özel sektörden beklentilerini anlamayı ve orada bir köprü rolü, ortak savunuculuk rolü oynamayı hedefliyoruz.
Önümüzdeki dönem için gündeminizde neler var?
Önümüzdeki sene iklim krizi ve Türk endüstrisinin yeşil dönüşümü konusunda çalışmaya devam edeceğiz. İşletmeleri afetlere karşı hazırlamak ana çalışma alanımız olacak. Bir diğer çalışmamız da genç kitlenin özellikle yeşil dönüşümün ihtiyacı olacağı alanlarda istihdamı için çalışmak. Bu dönüşümün ihtiyacı olan pek çok meslek ortaya çıkacak, bir taraftan da belirli bir eğitimi olan ama şu anda işsiz milyonlarca gencimiz var. Bu konuda çalışan herkesi işbirliğine davet ediyoruz. İkincisi, mülteciler, eğitim olanağı bulamamış insanlar dahil dezavantajlı grupların, iş dünyasına kazandırılması. Her türlü katkıya açığız, platform olarak bir çağrı da yapıyoruz.