21.06.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:
Hibrid çalışma modelleri %49’da kaldı
Pandeminin sosyal hayatımızdaki etkileri kadar kurumsal iş hayatındaki etkileri de yeni gelişmelere ve beklentilere göre değişmeye ve dönüşmeye devam ediyor. Pandemi itibarıyla beyaz yakalı ofis çalışanlarının iş hayatında gördüğümüz en büyük değişimlerden biri %59’luk bir oranla uzaktan çalışma uygulamasına geçişti. Bunu %49’luk bir oranla hibrid çalışma modelleri takip etti. Bu değişikliklerin de etkisiyle çalışma saatleri ve biçimleri ile performans yönetimi ve verimlilik konuları yönetim kadrolarının en çok konuştuğu ve tartıştığı 2 konu oldu.
Haziran itibarıyla toplumda zorlu günlerin geride kaldığına dair düşüncelerin ve daha iyimser bir ruh halinin yükselişe geçmesiyle iş hayatındaki değişiklikliklerden hangilerinin pandemi sonrasında da hayatımızda kalacağı ve işte geleceğin nasıl şekilleneceği yine merak konusu. Pandemi öncesi %13 seviyelerinde olan uzaktan çalışma oranının pandemi sonrası %27 seviyesinde devam edeceğini görüyoruz. Benzer şekilde hibrid çalışma uygulamaları da masa başı çalışanların ve beyaz yakalıların iş hayatında kalıcı olmaya devam edecek gibi görünüyor. Kısaca beyaz yakalılar, masa başı çalışanlar için pandemi sonrasında da iş hayatı ofis dışında devam edecek gibi görünüyor. Bu dönemde yönetim kadroları için görece daha net olan kararların ve uygulamaların çalışanlar için de netleştirilmesinin ve belirsizliklerin en aza indirilmesinin pandemide zedelen ve yeninden tanımlanmaya çalışılan çalışan memnuniyeti ve aidiyeti konularına olumlu etki edeceği aşikar. Pandemi döneminde mekanikleşen iş döngüsünün, azalan kurumsal birlikteliğin & sosyalleşmenin çalışanların şirketlerine olan bağlılığını düşürdüğü bu dünyada şirketler ve yöneticiler gözden uzak olanın gönülden de uzak kalmasına izin vermemeli.
Pandemi döneminde yaşanan en büyük değişim: “Uzaktan çalışma” uygulamasına geçişte yaşanan artıştır
Beyaz yaka çalışanlardan derlediğimiz verilere göre salgın öncesinde %13 olan uzaktan çalışma uygulaması, mevcut durumda %59’a gelmiş durumda. Farklı alanlarda faaliyet gösteren veya çok uluslu şirketlerde ise uzaktan çalışmanın %21’den %94’e geldiğini görüyoruz.
İşte gelecekte teknolojinin beyaz yaka çalışanlarda yarattığı yoğunluğu yönetmek gerekecek
Her 3 beyaz yaka çalışandan ikisi “haftasonu ve akşamları işiyle ilgilenmek durumunda kalıyor”, “özel hayatının teknoloji tarafından ele geçirildiğini hissediyor” ve “ailesiyle daha az zaman geçirmek durumunda kalıyor”.
Ekip ruhunu sağlamak ve sosyalleşmek için fiziki ortamlar tercih edilecek
Beyaz yaka çalışanlar “her çeyrek dönemde bölüm iletişim yemekleri planlanması, şirket içi eğitimlere ekip olarak katılım sağlanması ve ekiplerin en az yılda 1 defa outdoor ortamda bir araya gelmesi” gibi fiziki ortamda yapılabilecek sosyalleşme faaliyetlerine sıcak bakıyorlar.
Uzaktan çalışma, beraberinde şirketlerin pek çok konuda kararlar almasına neden oldu
Üretim-saha-operasyon ekipleriyle ilgili olan beyaz yaka dönüşümlü ofise geldi
Üretim-saha-operasyon ekibi olmayan şirketlerde çoğunluk uzaktan çalıştı
Kronik hastalığı olan çalışanlar özel olarak değerlendirildi ve gerekli önlemler alındı
Performans yönetimi güncellendi
Çalışma saatleri aynı kaldı
İç iletişim faaliyetleri artırıldı
Hangi ekiplerin ofise geleceği, hangi ekiplerin uzaktan çalışacağı, kronik hastalığı olanlara yönelik uygulamalar, performans sistemi uyarlamaları, çalışma saatleri ve iç iletişim faaliyetlerinin nasıl yapılacağına dair kararlar alındı.
Yeni çalışma sistemi uygulamaları yönetim kadrolarında net ancak beyaz yaka çalışanlarda net değil
Şirketlerde yönetim kadroları en çok “çalışma saatleri ve biçimleri” hakkındaki konulara dair kararlar görüştü ve aldı; ancak beyaz yaka çalışanlarda bu konulara dair farkındalık düşük.
İşte gelecekte gözden ırak gönülden ırak olmasın
Aidiyet duygusu kaybolmasın
Ekip ruhu devam etsin
İş mekanikleşmesin
Şirket kültürü sürdürülebilsin
Çalışan motivasyonu korunabilsin
İşte gelecekte “işin mekanikleşmesi” ve “aidiyet duygusunun kalmayacak olması” gibi temel sorunlardan endişe ediliyor. Farklı çözümler tartışılmakla birlikte oturmuş bir uygulama yok. Dolayısıyla işte gelecekte şirketleri bekleyen en temel problem aidiyet duygusuna yönelik uygulamaları geliştirmek ve sürdürülebilir kılmak olacak.