26.10.2008 - 17:45 | Son Güncellenme:
ESENGÜL METİN
Her insanın dinlemeye değer bir öyküsü vardır ama bazı öyküler dinleyenin hayat akışını değiştirebilir. Bana kalırsa Tekin Acar Cosmetics’in Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Tekin Acar’ın öyküsü de birçok girişimciye, işe yeni koyulanlara ve başarmak için yola çıkanlara pusula olacak nitelikte.
Çalışmaya çok küçük yaşta başlayan Acar, su satıcılığından sıva ustalığına kadar pek çok iş yapar. Amacı inşaatlarda çalışan babasına biraz da olsa destek olmaktır. Azimli bir çocuktur, aklında tek bir hedef vardır o da ODTÜ’de inşaat okumak. Sırf bu nedenle lisede okurken akşamları teknik resim dersleri almaya başlar. İstediği gibi inşaat mühendisliği okuyamaz ama yeni hedefler belirler kendine, isteği ticarete atılmaktır. Dayısının 16 metrekarelik dükkânının bir köşesinde Türkiye’nin en büyük kozmetik mağaza zincirlerinden Tekin Acar Cosmetics’in temellerini atar...
Çalışmaya küçük yaşta başlamışsınız...
Çok mutlu ve keyifli bir çocukluk dönemi geçirdim aslında. Erzurum doğumluyum ama Ankara’da büyüdüm. Bağ, bahçe içindeydik. Evimizin önünden dere akardı, kasaba gibi bir mahalledeydim. Babam inşaat işçisiydi ama bize zorluk yaşatmamak için elinden geleni yaptı. Ben de en azından okul çantamı ve pantolonumu kendi paramla alabilirim ve babama destek olurum diye düşünüyordum. O dönemlerde su sattım, gazete sattım... Lise yıllarında garsonluk, sıva ustalığı ve pek çok iş yaptım. Biz tatil falan yapmazdık. Lisede okurken ablamın yanına İstanbul’a gelmiştim. O güne kadar deniz görmemiştim.
Lisede okurken akşam sanat okulunda 3 yıl boyunca teknik resim kurslarına katılmıştınız. Aklınızda hangi meslek vardı o zaman?
Babam inşaat sektöründe çalıştığı için ben de hep inşaat mühendisi olmak istedim. Ve sadece ODTÜ’de okuyacaktım. Bu nedenle önceden mesleğe ısınmak için teknik resim derslerine başladım. Ama mühendisliği seçmek için lisede fen bölümünü okumak gerekiyormuş. Kimse bana söylemedi, öyle bir bilinç yoktu. Bütün arkadaşlarım edebiyatı seçtiği için ben de o bölüme girdim. ODTÜ ayrı bir sınav yapıyordu ve ben de girdim sınava; önümdeki bir kişi girmeseydi ben girecektim inşaat bölümüne.
Kazanamayınca ne hissettiniz?
Fen bölümünde okusaydım diye hayıflandım ama her şeyin bir nedeni var. Belki ODTÜ’de inşaat okuyacaktım ama o zaman da Tekin Acar markası olmayacaktı. Sonra bir arkadaşımla Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi Dış Ticaret Turizm Bölümü`ne kayıt olduk ama ilk zamanlar gitmedim. Aklımda yine ODTÜ’ye girmek vardı. Sonra Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü’nün memurluk sınavını kazanıp, spor teşkilatında işe başladım. O zaman ODTÜ ve mühendislik hayal oldu.
Mühendislikten umudu kestiğinizde kariyerinizle ilgili bir B planınız var mıydı?
Aslında çok tesadüf oldu her şey. Bir arkadaşımın kız kardeşi Spor Genel Müdürlüğü’nün özel kalemi olarak çalışıyordu. Beden terbiyesi bölümüne memur aldıklarını söyledi. Biz de gidip form doldurduk. Sınava girdim ve birinci oldum. Beni bisiklet federasyonuna memur olarak atadılar. İşim bisikletçilerin sırt numaralarını sıraya dizmekti. Sonra federasyonda genel sekreter oldum. 8 sene yaptım ve iş bana çok cazip geldi. Dünyayı geziyordum, maaşı iyiydi. Orada çok şey öğrendim de...
Peki, neden bıraktınız memuriyeti?
12 Eylül öncesi ortalık çok karışıktı. İktidarlar sık sık değişiyordu, bizim dairemizde de oluyordu. O gün koşullar gereği ayrılmam doğruydu. Bir taraftan da aklımda hep ticaret vardı aslında, serbest çalışmayı istiyordum.
Neden kozmetik sektörünü seçtiniz?
Arkadaşlarım bu işle ilgileniyordu, kozmetik mağazaları vardı. Dolayısıyla sektörü gözlemliyordum. Kadın tüketimine ilişkin bir iş yapacaktım; kozmetik olmasaydı belki kadın çorabı işine girerdim.
Dayımın küçük bir dükkânı vardı ama kapanmak üzereydi, iş yapmıyordu. Ben de dedim ki “Kapatma ben kozmetik ürünleri satayım”. Bir süre sonra kirayı ben ödemeye başladım ve yeni şubeler açarak işleri büyüttüm.
O küçücük dükkândan çıkıp tüm Türkiye’ye ulaşacağınız aklınıza gelir miydi hiç?
Zaten bir işe iddialı başlamazsanız, başaramazsınız. İşe başladığım yıllarda firmalardan birine yazdığım notu buldum. Şöyle yazıyordu: Hedefimiz Türkiye pazarında lider olmak. Ama biz başladığımız dönemlerde lüks tüketim ithalatı yapamıyorduk. Türkiye’de üretilen kozmetik ürünleriyle idare ediyorduk. Özal döneminde ithalat serbestleşti, işlerin artmasının en önemli nedeni oldu.
Şu an 44 mağazamız var, yılsonuna kadar 48 mağazaya ulaşmayı hedefliyoruz. Bu yılın mart sonunda Turkven’in organizasyonunda yabancı bir ortağımız oldu.
Bu ortaklık neden gündeme geldi?
Belirli bir konuma gelince kazandıklarınızla büyüyemeyeceğinizi görüyorsunuz; çünkü güçlü rakipler var, kiralama eskisi kadar kolay olmuyor. Dolayısıyla büyüyecekseniz taze paraya ihtiyaç var. Bu nedenle ortaklığa sıcak baktık.
Her ay bir mağaza açmayı düşünüyoruz. 5 yıl sonunda 100 mağazaya ulaşma hedefimiz var.
Yöneticilik anlayışınızı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ben öğrenci yöneticiyim; sürekli sektörle ilgili araştırmalar yapar, seminerlere katılırım. Bunun dışında sakin bir yönetici olarak bilmezler beni ama, bence sakinim. Tahammül edemediğim bazı noktalar var. Yalana büyük tepki veririm, bir de karşımdakinin ısrarla yanlışı savunmasına. Kolay dostluk kuramam, etrafımda bir duvar vardır. Çok az insanla çok yakınımdır. Ama bu durum da beni rahatsız etmiyor. Onun dışında özverili bir yöneticiyim. Herkesten önce işe gelir, herkesten sonra çıkarım.
Eleştirdiğiniz yönleriniz var mı?
Olaylara çok tepki verdiğim zamanlar oluyor. Bazen ‘keşke bu kadar tepki vermeseydim’ diye düşünürüm. Ama kindar değilimdir, çabuk unuturum.
İş dışında zamanınız nasıl geçiyor?
Doğayı ve denizi çok seviyorum. Benim tek lüksüm deniz kenarında bir evde oturmak. Hafta sonu da tekneyle denize açılıp balık tutmak hoşuma gider. Çok fazla okurum. Hobi edinecek çok zamanım olmuyor aslına bakarsanız. Ama biraz daha zaman ayırıp kendime, denizle ve doğayla baş başa olmayı isterim. En fazla yapmak istediğim şey yelkenliyle dünyayı dolaşmak. Yorulduğumu hissediyorum şimdi daha fazla.
Üç tane oğlunuz var ve biri de sizinle çalışıyor. İleride şirketi çocuklara bırakmayı mı planlıyorsunuz?
Bu onların isteğiyle ilgili bir şey. Büyük oğlum ithalat yapan bir şirketin başında. Biz onun müşterisiyiz, bize mal tedarik ediyor. Ben bu şirketin de yönetim kurulunda olmasını istedim ama o şimdilik düşünmüyor. Ama ortanca oğlum okulu bitirdikten sonra isterse beraber çalışırız.
‘Bazı AVM’ler kapanabilir ya da hastane olabilir’
Türkiye’de iş yapıyorsanız ve geçmişiniz 20 yıldan fazlaysa onlarca kriz atlatmış oluyorsunuz. Dolayısıyla kriz yönetimi konusunda bir deneyimimiz var ama bu kriz hacim olarak diğer krizlerden daha büyük olacağa benziyor. Rüzgârın nereden geleceği belli değil. Alışveriş merkezleri hep dolarla veya euro’yla kiralıyor mağazaları. Dolayısıyla kira giderleri artıyor. Biz krizde ilk yapacaklarımızı belirledik. Kirası yüksek, cirosu düşük, verimliliği az olan 78 nokta belirledik.
Buralardan çekilmek için görüşmelere başladık. Yılsonuna kadar kapatmayı hedeflediğimiz hem AVM’de hem de caddede 4-5 mağaza var. Ama bir taraftan da yeni mağazalar açacağız.
Bütün perakende de sıkıntı var. Bazı alışveriş merkezleri kapanabilir veya hastane olabilir. Çünkü arz talep dengesizliği var. Yeni alışveriş merkezi projelerinin tamamlamayacağını düşünüyorum. Bir yandan büyürken bir yandan da mağazaları eleyeceğiz.
Peki, kapatacağınız mağazalarda işten çıkarma yapacak mısınız?
Yeni açılacak AVM’lerin açılmaması istihdama yansıyacaktır. Çünkü her alışveriş merkezi 2 bin kişiye istihdam sağlıyor. Ama biz kimseyi hiçbir krizde çıkarmadık, bu sefer de işten çıkarma yapmayacağız.
Şu an 400 kişilik bir istihdam yaratıyoruz.