Kariyer ‘İşletmeciliğe başladığımı duyunca annem fenalık geçirdi’

‘İşletmeciliğe başladığımı duyunca annem fenalık geçirdi’

06.10.2008 - 00:01 | Son Güncellenme:

Eğlence sektörünün duayen ismi Erol Kaynar, “Ailem diplomat olmamı hayal ediyordu, işletmeciliğe başladığımda annem fenalık geçirdi” diyor

‘İşletmeciliğe başladığımı duyunca annem fenalık geçirdi’

10 sene piyano dersi aldım, nefesli sazlarla uğraştım ama ya kabiliyetsizdim ya da çok haylaz; öğrenemedim bir türlü... Bu sözler başta Sortie olmak üzere birçok ünlü işletmenin sahibi Erol Kaynar’a ait. Küçük yaşlarda içinde yeşeren müzik aşkı onu ünlü bir müzisyen yapamamış ama şimdi ‘duayen’ olarak kabul edildiği eğlence sektörüne girmesinin de en önemli nedeni olmuş. Bir odasını müzik çalışmalarına ayırdığını söyleyen Kaynar, evde DJ’lik ya da dinlediği müziklerinin remiksini yaparak perçinliyor müzik aşkını. Kaynar’ın bir diğer tutkusu ise dalış. 11 kez gittiği Maldivler’de dalmayı seviyor. Dalış yaptığı denizlerin, okyanusların muhteşem güzelliğini görüntülemeyi de ihmal etmiyor Kaynar. Şimdi en büyük isteği, bugüne kadar birçok kanalda yayınlanan sualtı görüntülerinden bir belgesel film yapmak.

Haberin Devamı

Yaklaşık 25 yıldır eğlence sektöründesiniz. Bu sektöre nasıl girdiniz?

Üniversite yıllarındayken eniştem ve onun ortak olduğu şirket, Galata Kulesi’ni restore etti ve işletmesini aldı. Bana da orada iş teklif ettiler. Galata Kulesi’nde açtıkları restoranın her bölümünde çalıştım; depoculuk, kasiyerlik, DJ’lik yaptım. Daha sonra yöneticiliğini yapmaya başladım.  Aslında biraz tesadüfen girdim bu işe.

İdari ve iktisadi bilimler okumuşsunuz. Okul yıllarında aklınızda hangi meslek vardı?

Küçük yaşlardan bu yana müziğe büyük ilgim oldu. O yılların kısıtlı olanaklarıyla evde DJ’lik yapardım arkadaşlarıma. Dinleyeceğim müziği kendim misklerdim. Ailem de bir müzik aleti çalmamı çok istiyordu. 10 sene piyano dersi aldım, nefesli sazlarla uğraştım ama ya kabiliyetsizdim ya da çok haylaz; öğrenemedim bir türlü. Belki işletmeciliği de müzikle daha iç içe olmak için seçtim.

Haberin Devamı

Pişman mısınız peki, müzikle daha çok ilgilenmediğiniz için?

Evet, hatta tek pişmanlığım bu oldu diyebilirim hayatta. İyi bir piyanist olmayı isterdim. Ama müzik hep hayatımın önemli bir yerinde olacak. Ağırlıklı klasik müzik dinliyorum ama dünya müziklerini ve trendi de takip eden biriyim.

İşletmeciliğe soyunduğunuzda ailenizin tepkisi ne oldu?

25 sene önceden bahsediyoruz. O zamanlar aileler çocuklarının ya iyi bir diplomat ya da mühendis olmasını isterdi. Ailem de diplomat olmamı hayal ediyordu. İşletmeciliğe başladığımda annem fenalık geçirdi. Çünkü bu iş bugünkü kadar saygın değildi.

Peki, şimdi ne düşünüyorlar mesleğinizle ilgili?

Şimdi açtığım her mekâna gelip yemek yer, zaman geçirirler. 

Galata Kulesi’nin işletmeciğinden sonra Danimarka’da uzun süre yaşamışsınız, neden?

Okul bittikten sonra işletmeciliği bırakıp turizm sektörüne geçmiştim. Halı, bakır gibi turistik eşyaları yurtdışına pazarlıyordum. 80 öncesi dönemde sağ-sol çatışmalarının yoğunlaşması turizm sektörünü sekteye uğratmıştı. Ben de o dönem Danimarka’ya yerleşip şirket kurdum. Türkiye’den aldığım malları bütün Kuzey Avrupa ülkelerine dağıtmaya başladım. Türkiye’yi özleyince 4 yıl sonra kesin dönüş yaptım. Ama işletmecilik ağır bastı sanırım, tekrar eğlence sektörüne döndüm. İlk olarak Fondü restoranı açtım. Çok özel bir restorandı, çok tutuldu; bir aylık kapalı rezervasyonla çalışıyorduk. İstanbul’un elit kesiminin de uğrak yeri olmuştu. Daha sonra otellerin yiyecek, içecek işletmeciliğini yaptım. Türkiye’deki en büyük yazlık diskoteği ben açtım. Bu arada Akmerkez’de sinemaların içinde Park Cafe’yi açtık. Sinema öncesi ve sonrası hizmet veren bir kafeydi.

Haberin Devamı

Şimdi de City’s Alışveriş Merkezi’nin sinema salonlarının içinde aynı tarzda bir yeriniz var...

Mayısın sonunda açtık, hareketlilik yeni başlıyor orada. Tüm sinema galaları orada yapılacak, öyle bir anlaşma yaptık.

Açtığınız yerler kısa zamanda popüler oluyor. Bu Türkiye’deki eğlence anlayışını iyi analiz edebilmenizden mi kaynaklanıyor?

Nedenlerden bir tanesi olabilir. Öncelikle işletmeyi açtığım lokasyonda bulunan insanların ne beklediğini iyi anlamaya çalışıyorum. Bir de yurtdışında trendi takip ediyorum. Türkiye’deki insanlar yeniliğe çok açık. Ben kendimi ölçü olarak alırım, bir mekâna girersem nasıl bir kahve, nasıl bir servis istiyorum, önce onu düşünürüm. Ve beni mutlu olan şeyleri uygulamaya geçiririm. Başarısız olup kapattığımız işletme hemen hemen hiç yoktur. Başarı ayrıntıda gizlidir, ben de ayrıntıyı iyi kullanıyorum.

Haberin Devamı

Diğer yöneticilerin işten çıktığı saatte siz işe gidiyorsunuz. Ve geç saatlere kadar çalışıyorsunuz. Bu tempoya nasıl ayak uyduruyorsunuz?

Sektör için iyi bir tespit ama benim hayatım pek böyle değil. Mesaim sabah erken saatlerde başlıyor ve gece 12.00’ye kadar devam ediyor. Normal bir yönetici gibi çalışıyorum. Öğleye kadar muhasebe ve planlama işlerini bitiririm, programlar ve randevular ayarlanır. Öğle saatlerinde açılan mekânları denetlerim. Zaten her işletmenin başında çok deneyimli işletmeciler var.

‘İşletmeciliğe başladığımı duyunca annem fenalık geçirdi’
Bu şekilde çalışmak yorucu olmuyor mu?

Yaşantınızı ve zaman diliminizi bu tempoda iyi kullanmanız gerekiyor, aksi takdirde dayanabilmeniz mümkün değil. Benim de gün içinde kendime ayırdığım zaman dilimleri var. Günde 2-3 saatimi kendime ayırırım. Yorgunsam eve gidip dinlenirim, arkadaşımla buluşurum, müzik dinlerim. Bir papağanım var; o benim tüm yorgunluğumu alıyor, onunla ilgilenirim. Bu, şarj olmak gibi bir şey. Sonrasında tekrar işe dönüyorum. Çünkü işletmelere gelen müşteriler mekânda beni de görmek istiyor. Onları bir süre sonra misafir olarak görmeye başlıyoruz.

Haberin Devamı

Yaptığınız işin zorluğu nedir? 

Tatil günleriniz belli değildir bu işte. Herkesin dinlendiği gün siz çalışırsınız, ama herkes çalışırken de tatil yaparsınız. Aslında artı tarafları da var. Yollar kalabalık olmaz, daha uygun fiyatlara tatil yapabilirsiniz. Gittiğiniz yerler sakin olur. İyi tarafından bakmazsanız bu işi yapamazsınız. Biz hep enerjimizi yüksek tutmak zorundayız; çünkü müşteri hemen sezer nasıl havada olduğunuzu ve kötü elektrik alırsa bir daha da gelmez mekânınıza.

Peki, siz nasıl eğlenirsiniz?

Gece hayatında çok fazla gezen, eğlenen biri değilim. Yaşantım boyunca hep böyle oldu. Müzik dinlerim, dinleyeceğim müziklerin remiksini yaparım. Bir odam müzik aletlerimle dolu, kayıt yaparım. Bunun dışında benim için en büyük dinlenme, dalış. Daldığım denizlerde su altı videoları çekiyorum. Doğayı çok seviyorum, ÇEKÜL Vakfı’nın da danışma kurulu üyesiyim. Benim için en büyük eğlence bir ülkeye gidip orada su altı filmleri çekmek, onları montajlamak ve arkadaşlarımla izlemek.

Çektiğiniz görüntülerden bir belgesel film yapmayı düşünüyor musunuz?

Bazen televizyonlarda yayınlanıyor aslında ama daha profesyonel, kapsamlı bir belgesel yapmayı çok istiyorum. Bir keresinde çektiğim görüntülerden birini Sortie’de gösterdim. Maldivler’i çok seviyorum, 11 kere gittim oraya. Endonezya, Afrika, Seyşeller... Birçok yer gezdim.

Beşiktaş’ın eski yöneticilerindensiniz. Tekrar düşünür müsünüz kulüp yöneticiliği?

O zamanlar bu işin daha çok içindeydim, şimdi de kopmadım. Tekrar döner miyim  bilmiyorum.

‘Bu işte emeklilik söz konusu değil’

Bu işi bırakacağım dediğiniz bir tarih var mı aklınızda?

10 senedir, bu işi bırakacağım, diyorum ama 10 senede işin içine daha çok giriyorum. Bu işi ya bırakırsın ya devam edersin, emeklilik söz konusu değil.Kendimi geri plana çekmeye çalışıyorum, çekilmeye başladım da zaten. Bunun nedeni kurumsal olmaya çalışmamızla ilgili. Ben profesyonel arkadaşlarımızın ön planda olmasını istiyorum. Arka planda olunca daha çok yatırım ve proje yapmaya zamanım oluyor. Ben de o noktaya gelmeye başlıyorum.

Yeni yatırımlarınızdan biri dondurma sektörüne de adım attıran Marpop. Şu an ne aşamada bu yatırımınız?

Mado’yla beraber böyle bir işe girdik. Dondurma kafe zinciri kurmaya hazırlanıyoruz. Franchise vermeye başlayacağız, talep çok fazla. Yurtdışına hızlı bir açılımımız olacak gibi görünüyor. 

‘İşletmeciliğe başladığımı duyunca annem fenalık geçirdi’
Favori yemeği, balık 

Elinizden düşürmediğiniz bir kitap var mı?

Şakir Eczacıbaşı’nın Gülen Düşünceler kitabı.

Sizi çok etkileyen bir film? 

Mavi Korku filmini izledim en son, çok etkilendim.

En sevdiğiniz yemek?

Balıktan vazgeçmem ve deniz mahsullerini çok severim.