"Arkadaşlık" kitabına dair

Sizi daha çok akademisyen kimliğiniz ve özellikle "örgütsel davranış” odağındaki çalışmalarınız ile tanımaktayız, "Arkadaşlık" isimli yeni öykü kitabını yazmaya nasıl karar verdiniz?

Prof. Dr.Mehmet Yahyagil: Benim içimde gençlik yıllarından beri bir “yazma” hevesi vardı. Edebiyata, felsefeye ve klasik müziğe düşkünlüğüm, bu konularda kendimi geliştirme arzum geçen zamanla daha da güçlendi. Daha önce yazdığım 7-8 öyküm ve çeşitli gazetelerde yayınlanmış toplumsa-kültürel konular hakkında çok sayıda makalem var. Geçen yıl kesin olarak bir deneme yapmaya karar verdim ve sonuçta bu ilk “novella” türündeki çalışmam ortaya çıktı.

Arkadaşlık’ta vermek istediğiniz ana mesaj nedir? İçinde bulunduğumuz süreçte arkadaşlıkların nasıl değiştiğini gözlemlemektesiniz?

Evet, arkadaşlık ilişkileri insan ilişkilerinin mikro ölçekte yansıması bence ve bu mikro yapı giderek yaşamımızın ilişkiler ağının temelini oluşturuyor. Ben bu öyküde bir anlamda kötülüğün felsefesi açısından ve Aristo’nun hazcılık, mutluluk görüşünün aksine “eudaimonia” olarak adlandırılan açıdan insani ilişkileri sorguladım. Kendini gerçekleştirme ve hatta bilgelik olarak adlandırılsa da bu yaklaşım insanın kendini tatmin etmesi için mutlak olarak iyilik değil, kötülük olarak tanımlanan eylemleri planlamasıyla ilgilidir. En mükemmel cinayet, katilin yakalanmadığı vakadır ve bu katil için kendini gerçekleştirmektir.

Hikâyenizdeki karakterleri belirlerken nelerden etkilendiniz, bu karakterlerin davranışlarını etkileyen ana unsurlar nelerdir?

Felsefi akımların ışığında kendi deneyimlerim, okuduklarım, dinlediklerim ve hatta tanık olduklarım bana insan davranışlarının hiç de göründüğü gibi olmadığını gösterdi. Bu davranışların temelindeki değerlerin aslında birbirinden çok farklı olduğu gerçeği bizleri üçüncü kişiler hakkında ne denli yanılttığının göstergeleridir.

Bundan sonra benzer öykü kitapları düşünceleriniz var mı? Arkadaşlık' ı okuyup, benzer hikâyeler bekleyen okurlara sonraki kitaplarınıza yönelik ipucu vermek ister misiniz

Evet şimdi yine kötülüğün felsefesiyle ilişkilendirilebilecek bir öykü üzerinde çalışıyorum. Bir de biz insanların milliyet, ırk, cinsiyet ve kültürel aidiyet farkı olmaksızın insanların dünyaya niçin geldikleri, tanrı inancı ve kader üzerine çelişkili düşünceleri, çabalarını oldukça muhafazakâr bir aile bireylerinin yaşamlarından bir kesit vererek anlattığım, tamamlanmış bir öyküm daha var. Üzerinde son düzeltmeleri yapıyorum.

Yeni nesli yıllardır gözlemleyen bir Hoca olarak, yeni nesle yönelik özellikle belirtmek istediğiniz ortak özellikler neler? Çok eleştirilen bu dijital kuşağa tavsiyeleriniz neler olur?

Ülkelerin gelişmişlik derecelerine göre farklılık göstermekle birlikte yeni kuşak yetişkinlik sürecinde şimdiye dek bizlerin tanık olmadığı hızlı değişimleri ve bilinmeyen bir dijitalizasyon sürecini yaşıyor, etkileniyor ve aldığı bilgi ve kişiliği doğrultusunda kendini bu dünyada konumlandırmak istiyor. Önceki kuşak ise şimdiye dek öğrendikleri ve henüz öğrenemedikleri arasında sıkışıp kaldığı için genç kuşağın hızla değişen değer yargılarını, yaşam tarzını, yaşam amaçlarını anlamakta ciddi sorunlara sahip olmaktadır. Ancak, dijital kuşağın yeniden biçimlenen özgürlükler içinde kendini kaybetmeden yaşamına anlam kazandıracak şekilde kendini geliştirmesi gerekiyor. Onlar da hem yakın geçmiş, hem de onları bekleyen yakın gelecek arasındaki köprüden geçmek zorundalar…