Kültür Sanat Aşk romanlarının unutulmaz yazarı

Aşk romanlarının unutulmaz yazarı

01.08.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:

Kara sevda romanları deyince ilk akla gelen isim olan Güzide Sabri’nin en ünlü romanı olan “Ölmüş Bir Kadının Evrak-ı Metrukesi” ile onun devamı olan “Nedret” yeniden okurla buluşuyor

Aşk romanlarının unutulmaz yazarı

Kültür Sanat Servisi - Unutulmaz aşk romanlarının yazarı Güzide Sabri’nin unutulmayacak romanları yayımlandı. “Ölmüş Bir Kadının Evrak-ı Metrukesi” ile “Nedret” adlı kitaplar okurla yeniden buluştu. Romanlara geçmeden önce Güzide Sabri’yi biraz hatırlatalım. Yazar 1883’te İstanbul’da doğdu. Babası Adliye Nezareti memurlarından Salih Reşat Bey annesi ise Nigâr Hanım. Eğitimini özel hocalardan dersler alarak tamamlandı. Hocalarından olan sözlük yazarı Hoca Tahir Efendi ondaki yeteneği gören ilk insandı. Edebiyata meraklı olan Güzide Sabri küçük yaşlarda yazmaya başladı. Babasının önce Sivas’a ardından Tokat’a sürülmesi onu çok etkiledi. Küçük yaşta Beyoğlu birinci noteri Ahmet Sabri Aygün’le evlendi. Kocası yazmasına karşı çıktı ama bu durum Güzide Sabri’yi yıldırmadı, geceleri gizlice yazmaya devam etti.

Haberin Devamı

Fikret ve kızı Nedret

Eşinin vefatı ise yüreğinde mutsuz ve derin izler bıraktı. 16 yaşındayken kaleme aldığı, yakın bir arkadaşının ölümünü anlatan “Münevver” adlı ilk romanı, 1899’da Hanımlara Mahsus Gazete’de tefrika edildi, 1901’de ise kitap olarak yayımlandı. Ona asıl ününü kazandıran ise ilk baskısı 1905’te yapan yapılan “Ölmüş Bir Kadının Evrak-ı Metrukesi” adlı romanı oldu. Sonra da “Yaban Gülü “ (1920), “Nedret” (1923), “Hüsran”  (1928), “Hicran Gecesi” (1937), “Necla” (1941), “Mazinin Sesi” (1944) romanlarını yayımları. Hikâyelerini “Gecenin Esrarı”  (1934) adıyla kitaplaştırdı.

Kitaplarında genellikle kara sevdayı işleyen Sabri kaleme aldığı sekiz romanıyla döneminin çok okunan yazarlarından oldu. “Ölmüş Bir Kadının Evrak-ı Metrukesi”, “Yaban Gülü” ve “Hicran Gecesi” sinemaya uyarlandı. Eserlerinden bazıları Ermeniceye ve Sırpçaya çevrilen yazar 1946 yılında Giresun’da öldü. Can Yayınları tarafından yeniden yayımlanan kara sevda romanı denince ilk akla gelen eser olan “Ölmüş Bir Kadının Evrak-ı Metrukesi”,  âşık olduğu doktorun evli olduğunu öğrenince kendinden yaşlı bir çiflik sahibiyle mutsuz bir evlilik yapıp, ölen bir genç kızın yaşadıklarını mektuplara dökmesinin öyküsü. Güzide Sabri’nin “Ölmüş Bir Kadının Evrak-ı Metrukesi’nin devamı olarak, ondan 18 yıl sonra yazdığı “Nedret” ise ilk romanın talihsiz kahramanı Fikret’in kızı olan Nedret’i anlatıyor. Nedret, yüzünü bile hatırlamadığı annesinden kalan notlarla ve hikâyenin kahramanlarının hayatına girmesiyle kendi tarihiyle tanışıyor kitapta. Ne var ki o da annesininkine benzer bir aşk hikâyesi yaşamaktan kurtulamıyor.