15.08.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:
Melisa Vardal - Yönetmenliğini Özge Erdem’in yaptığı Kadıköy Emek Tiyatrosu’nun yeni oyunu “Sanki Hiç Unutmayacakmış Gibi”nin prömiyeri 8 Ağustos’ta gerçekleşti. Berfu Aydoğan’ın tek kişilik performansıyla övgüyü hak ettiği, metnini Alis Çalışkan’ın kaleme aldığı oyun, Kadıköy Emek Tiyatrosu’nun 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü için bu yıl “Bellek” temasıyla ikincisini düzenliği “Kadınlar Şenlikte” etkinliği için hazırlandı. Çalışkan bu seneki temanın “Bellek” olması nedeniyle metinin temadan pek çok iz taşıdığını fakat sahneye aktarırken bazı unsurları değiştirmeleri gerektiğini anlatıyor. Oyunda hikâyesi anlatılan sadece keçisi ile arkadaşlık kuran köylü kızı Nihan. Nihan’ın yaşadığı köyde çocuklar tarafından taşlanırken sineye çektiği her şey koca bir taş gibi duruyor içinde. Onun hikâyesini belki de kaderini değiştiren Zerda ile tanışması. Ve Nihan oyun boyunca Zerda’yı beklediğini, onu hiç unutmadığını ve ona karşı hissettiği duygularını anlatıyor. Çünkü kendisinden haksız yere koparılıp alınmış birinin varlığına dair hatırladıkları onu ayakta tutuyor. Berfu Aydoğan, Nihan’ı bizlerle tanıştırmakla kalmıyor, onu anlamamızı sağlıyor ve masalsı anlatımıyla seyirciyi adeta hikâyenin içerisine sokup büyülüyor.
Bu memlekette herkes çalışır
Oyunda araya ustaca sıkıştırılmış cümleler bize dönemin 80’ler olduğunu anlatıyor. Zerda’nın bir gün Nihan’a dönemin yasaklılar listesinde bulunan “Sırça Köşk” kitabını hediye etmesiyle hikâyenin seyri değişiyor. Yazar, “Sırça Köşk” ile Zerda’nın arasındaki bağı “‘Sırça Köşk’ öyküsünün en sonunda, halk elinde kalanlarla dağılmak üzereyken içlerinden biri çıkıp, “Böyle başın da bana lüzumu yok diyerek elindeki kelleyi atıyor ya, sanırım Zerda’nın düşünü kurduğu şey de fırlatıp atabilme kudreti. Muhtemelen başka düşleri de vardır ama ben bu kadarını biliyorum” diyerek açıklıyor. Oyunda Zerda’nın düşlediği hayat en sevdiği öykü olan “Sırça Köşk”ten cümleler olarak karşımıza çıkıyor “Bu memlekette bütün millet çalışır, herkes elinden gelen işi yapar, kendi başına buyruk, beyler gibi yaşarmış. Tarlalarda, dükkânlarda insanlar arı gibi çalışır, kazanan kazanamayana destek olur, malını lüzumuna göre başkasıyla değişir, kavgasız dövüşsüz, efendisiz uşaksız, ömrünün sonunu bulurmuş. Gündelik işlerini gördürmek, nizalarım yatıştırmak için aralarından seçtikleri adamlar hemşerilerine hizmet etmekten başka şey düşünmez, zorbalığı akıllarından bile geçirmezlermiş.” Bu son seyirci hüzünlendirse de aradan geçen yıllara rağmen pek çok şeyin aynı kaldığını gösteriyor. Oyun, bugün saat 19.00’de Kadikoy Emek Tiyatrosu’nda 23 Ağustos’ta da Selamiçeşme Özgürlük Parkı Tepe Sahne’de seyirciyle buluşacak.