Bilimkurgu varoluşa cevap arıyor!Bugün gösterime girecek olan "Yıldız Savaşları Bölüm 2 / Klonların Saldırısı", bilimkurgu sinemasının yanında bilimkurgu edebiyatını da tekrar gündeme getirdi.ESİN COŞKUNBilimkurgu edebiyatı denince
Frank Herbert, Arthur C. Clarke, Isaac Asimov, Stanislaw Lem, H. G. Wells, Frederik Pohl, Philip K. Dick, Tim Powers gibi isimler öne çıkar. Özellikle Frank Herbert’ın altı kitaptan oluşan Dune serisi ve Arthur C. Clarke’ın "2001: Bir Uzay Efsanesi (2001: A Space Odyssey)" ile başlayan ve 2010, 2061, 3001 ile devam eden "Uzay Efsanesi", bilimkurgu edebiyatının klasikleri arasında yer alır. Bilimkurgu yazınında öne çıkan bu kitaplarda yazarların fantazi,
masal, mit ve teknolojiyi düş gücüyle birleştirerek varoluşa bir cevap aradıklarını görürüz.
Herbert’ın Dune serisinin ilk kitabı olan "Çöl Gezegeni Dune", tutsak bir halkın mesih umudu olarak ortaya çıkan Paul Atreides’in bir kâhine ve bir peygambere nasıl dönüştüğünü anlatırken bir yandan da bilimkurgunun hayal gücünün sınırlarını zorlayan şifrelerinden yararlanır. Solucanları ve ömrü uzatan baharıyla (baharatı) birlikte Dune gezegeni kitabın baş aktörüdür. Dune’un canavarları dev solucanlar, bahar yoluyla geçmişe ve geleceğe bakabilen cadılar, genetik yapılarını değiştirebilen Sima dansçıları, ölü bir bedenin tekrar yaşama döndürülmesi ve zihnin sürekliliğinin sağlanması, insan bilgisayarlar, üstün insanın kendinin genetik yapısını değiştirerek bir solucana dönüşmesi... Tüm bunları bilimkurgunun imkânsızı olağan kılan atmosferinden yararlanarak ve macera ve miti birleştirerek aktaran Herbert bir yandan da iktidar, enerji, enerjinin kullanımı, çevre bilinci, mesih, ahlak ve din kavramları etrafında dönen bir sürü sorunun insan zihnine dolmasına neden olur. Kuşkusuz, insanoğlunun varlığının bilincine vardığı ilk andan itibaren kendi kendine sorduğu ve günümüz edebiyatı, felsefesi, bilimsel araştırmaları tarafından sürekli bir yanıt aranan varlık sorunsalı altı kitap boyunca ön plana çıkar. Önce Muad’dib ondan sonra da bir Tanrı olarak kabul edilecek olan oğlu Leto, insan varlığının köklerine inerek bir insanın neden ve nasıl var olduğu sorunsalıyla birlikte, insanın varlığını devam ettirme gereğine odaklanmamızı sağlar.
Herbert gibi insan varoluşuna gelecekte bir cevap arayan bir başka bilimkurgu yazarı Arthur C. Clarke’dır. Arthur C. Clarke adı, özellikle 1964 yılında Stanley Kubrick ile birlikte çalışmalarına başladığı ve 1968 yılında "2001: Bir Uzay Efsanesi" adıyla önce sinemalarda gösterime giren sonra da yayımlanan "Uzay Efsanesi" sayesinde bilimkurguyla birlikte anılır oldu. Teknoloji, uzayın keşfi, sonsuzlukla karşı karşıya kalma, insan varlığını tehdit edecek kadar gelişmiş düşünen beyin olarak bilgisayarlar, insanoğlunun belki de kendi varlığının sebebi olan Tanrı katında bir düşünen varlıkla karşılaşması, klon gibi kavramlar Clarke’da bilimde olması imkânsız olarak görünen ama gelecekte yine de karşılaşabileceğimiz öngörüler olarak ortaya çıkar.
Uzayda başka uygarlıklarla ya da insanüstü bir beyinle karşılaşma miti bir çok bilimkurgu yazarının yapıtlarındaki temel unsuru oluşturur. Genelde bu uygarlıklar bilinmezliklerinden dolayı insan uygarlığını tehdit eder. Ama Frederik Pohl’un "Hiçi"leri (Hiçi Destanı) insanın gelişimini öngören dost bir uygarlık olarak karşımıza çıkar. Ancak onlar da tüm evreni tehdit eden başka bir uygarlıktan kaçmak için bir kara deliğe saklanmışlardır. Yine bu kitapta insan beyninin mekanik olarak bir bilgisayara aktarılması ve yaşamını orada devam ettirmesi yoluyla ölüm ve ölümsüzlük kavramları ele alınır.
Stanislaw Lem, yapıtlarında bir yandan insan uygarlığının sınırlarını araştırırken bir yandan da ruhbilimsel incelemelere girişir. Bu anlamda "Solaris", onun öne çıkan yapıtıdır. 1972 yılında Andrey Tarkowski tarafından filme de alınan "Solarisöte bilimadamları oradaki okyanusun aslında muazzam bir beyin olduğunu fark edecekler ve onunla iletişim kurmanın yollarını arayacaklardır. Ancak onların bilinçaltlarını okuyan okyanus, geçmişlerindeki hayaletleri maddi gerçeklikler gibi karşılarına çıkaracak.
Çoğunluğu daha önce Kavram ve Sarmal yayınevleri tarafından Türk okuyucusuyla buluşturulan bilimkurgu yazarlarından bazılarının kitapları İthaki Yayınları tarafından tekrar basıldı. Arthur C. Clarke’ın en
son olarak "İmparator" Dünya’sı (Imperial Earth) geçenlerde yayımladı. Frank Herbert’ın daha önce Sarmal’dan çıkan Dune serisinin özellikle de ilk kitabını şu an için kitapçılarda bulmak mümkün değil. Ancak serinin yayın haklarının Kabalcı Yayınevi tarafından satın alındığını ve Dost Körpe tarafından çevrilen ilk kitabın çok yakında yayımlacağını söyleyebiliriz. Sanırım özellikle Frank Herbert hayranları bu habere oldukça sevineceklerdir.
KÜLTÜR & SANAT