Kültür Sanat Çok karamsarım

Çok karamsarım

09.10.2008 - 02:19 | Son Güncellenme:

Yönetmen Refiğ, “Çok karamsarım, çünkü Amerika’nın dünyaya yaydığı bir tüketim kültürü, doğal kaynakları tüketiyor. Gündelik akış, bana Atlantik’te buzdağına doğru giderken eğlenen Titanik’i hatırlatıyor” diyor

Çok karamsarım

Dünya Hayvan Hakları” günü dolayısıyla bu akşam 20.30’da Beyoğlu Sineması’nda gerçekleşecek bir etkinlik kapsamında, Halit Refiğ imzalı 1996 yapımı “Köpekler Adası” adlı film de gösterilecek.
Bu vesileyle görüştüğümüz yönetmen Halit Refiğ, sorularımızı yanıtladı.
“Köpekler Adası”nı çekerken, hayvan hakları konusuna dikkat çekme gibi bir kaygınız var mıydı?
Filmi yaparken birinci derecede kaygım, hayvan hakları meselesi değildi. Zira gördüğüm bir rüyadan yola çıkarak çekmiştim.
Ama, film tamamlandıktan sonra ilk gösterimi Hayvan Severler ve Doğacılar’la ilgili bir tanıtım ve ödül gecesi vesilesiyle oldu. Film ortaya çıktıktan sonra bu yöne meyletti.
Bu nasıl gerçekleşti?
Film, ıssız adada sokaktan topladığı sahipsiz köpeklerle yaşayan bir kadının hikayesini anlatıyor. Esin Elingür’ün Tuzla’daki barınağından aldığımız 35-40 köpeği çekimlerde kullandık.
Esin Hanım, sahipsiz hayvanlara sahip çıkan öncü insanlardan birisiydi.
Onun baktığı köpekleri kullandığımız için işin tatbikatı gereği sahipsiz hayvanların sahiplenilmesi gibi meseleler gündeme geldi.
Peki filmin 12 yılın ardından böyle bir gösterimle tekrar gündeme gelmesi nasıl oldu?
Geceyi düzenleyen Nur Onur, bu filmin hayvan haklarını koruyan topluluklar için ilginç bir film olacağını söyledi.
O, bu fikri ortaya attığında, ben de elimden gelen desteği sağlamaya çalıştım.  
Malum Altın Portakal yakında başlayacak ve ulusal yarışma bölümü bir hayli iddialı. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Takip etmiyorum, çünkü, son yıllarda sinema ve TV aktüalitesinin dışında durmaya özen gösteriyorum. Günümüzde ne oluyor sorusuyla değil, Türkiye’nin hali ne olacak, dünyanın hali ne olacak gibi bir takım temel konularla ilgileniyorum. 

Tüketim doğayı bitiriyor
Sinema da temel konuların dışında kalıyor bu durumda? Ama, geçen haziranda Altın Koza Film Festivali’nde Onur Ödülü aldınız.
O zaman, orada olan olayı da hatırlarsınız. Dibimizde patlatılan havai fişeklerden sinir krizi geçirdim.
Bu da daha önce anlattıklarımla bağlantılı... O patlayan havai fişeklerin doğadaki diğer canlılara, özellikle kuşlara ne kadar zararlı olduğunun bilincindeyim.
Geleceğe karamsar bakıyorsunuz sanırım...
Çok karamsarım, çünkü, Amerika’nın dünyaya yaydığı bir tüketim kültürü var. Bu tüketim kültürü, dünyadaki doğal kaynakları tüketiyor. Bilgi çağı sayesinde yeryüzünün bütün envanterini biliyoruz.
Dünyadaki kaynaklar 4 milyar insanın doğal ihtiyaçlarını karşılar ve kendini yeniler.
Şimdi 6 milyarı geçmiş durumdayız ve 8 milyarı geçtiğinde, doğal kaynaklar kendilerini yenilememek üzere ortadan kaybolacak. Bu da insanlığın yakın geleceğinin karanlık olduğunu gösteriyor.
Ama, gündelik akışta bir sorun yok, normal....
Gündelik akış, bana Atlantik’te buz dağına doğru giderken eğlenen Titanik’i hatırlatıyor.
Şu an itibariyle, gelecekten tamamen ümidi kesmemiz gerekmiyor. Nüfus kontrolü, tüketimin sınırlandırılması gibi önlemler alınmalı.